Dr. Darati: Türkiye tarihte ilk defa bir isyanı yenilgiye uğratamadı

img

ANKARA - Araştırmacı Dr. Sayid Resul Darati, PKK'nin yeni ve sağlam bir Kürt kimliğinin oluşmasını sağladığını belirterek, "Tarihte ilk defa Türk devleti bir isyanı yenilgiye uğratamadı" dedi. 

 
Türkiye Cumhuriyet'ine geçişte kurulan Türk-Kürt ittifakının kısa sürede devlet nezdinde inkara dönüşmesiyle ortaya çıkan Kürt meselesi, yüz yılı aşkın süredir Türkiye’nin en temel sorunlarından biri olmayı sürdürüyor. Kürtler tarafından çeşitli dönemlerde başlatılan çözüm girişimleri devletin süreci sonlandırması nedeniyle sonuçsuz kalırken, en son Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın başlattığı “Barış ve Demokratik Toplum Süreci” farklı gelişmelerle devam sürüyor. Meselenin çözümünün ise devletin atacağı adımlara göre şekilleneceği belirtiliyor. 
 
Sözlü kültür, kolektif hafıza ve tarih alanında çalışmalar yapan araştırmacı Dr. Sayid Resul Darati, devletin Kürtlere yönelik inkar ve asimilasyon politikalarının, Kürtlerin kolektif hafızasını güçlendirdiğini ve bu hafızanın PKK mücadelesiyle örgütlü ve politik bir kimliğe dönüştüğünü vurguladı. 
 
Darati, çözüm sürecinin başarıya ulaşmasının hem Kürtler hem de Türkler için kazanım olacağını, aksi halde daha kanlı ve riskli bir dönemin gündeme gelebileceğini belirterek, konuya dair sorularımıza yanıtladı. 
 
Kürt meselesi ile başlamak gerekirse, Kürt meselesi, devletin uzun yıllar inkar ettiği ve çeşitli isyanlarla kendini gösteren tarihi bir sorun olarak nasıl ortaya çıktı ve temel unsurları nelerdir? 
 
Yeni kurulan devletin liderleri, Kürtlere ihtiyaç kalmadığını hissedince verdikleri sözleri inkâr edip yeni kurulan devletin bir Türk devleti olduğunu ilan ettiler. Buna tepki gösteren Kürtleri de tehcir ve kıyımla cezalandırdılar. İnkar olmasa isyan olmazdı.
 
Öncelikle meseleyi ‘Kürt Sorunu’ olarak tanımlamaktan yana değilim. Bunun yerine Kürt meselesi kavramını kullanmayı öneriyorum. Çünkü “sorun” dendiğinde negatif bir çağrışım yapıyor. ‘Mesele’ ise daha nötr bir kavram. Dolayısıyla yaşadığımız meseleyi 'Kürt Sorunu' olarak tanımlayınca Kürtler otomatik olarak bir ‘sorun, problem' olarak akla geliyor.  Oysa Kürtler bu meseleye yol açmış değil. Bir sorundan bahsedeceksek bunu 'Türk sorunu' olarak tanımlamak daha doğru.  Zira daha cumhuriyetin kuruluş yıllarında Kürtlere vaat ettiklerini inkar edip üstüne Kürtlerin bir halk olarak varlığına karşı eşi pek görülmemiş bir etnik inkar siyasetini sürdüren Türk tarafıdır. Dolayısıyla bir sorun varsa bu esas olarak Türk sorunu olarak tanımlanmalı.
 
Şimdi, 'Kürt sorunu' olarak tanımlanan mesele, Türk Cumhuriyeti ile paralel olarak ortaya çıkan ve bugüne kadar gelen bir meseledir. Osmanlı’da bugünkü anlamıyla bir Kürt meselesi yoktu. Osmanlı yıkıldığında, Türk Kurtuluş mücadelesinin önde gelenleri, esas olarak da M. Kemal ve Kazım Karabekir, Kürt aşiret liderlerini, din adamlarını ve toprak ağalarını bir takım vaatlerle kendileriyle beraber hareket etmeye ikna ettiler. Onlara verdikleri sözler de Kürdistan veya Türkistan değil, Osmanlı’dan beri süregelen düzenin devamıydı. Ancak yeni kurulan devletin liderleri, Kürtlere ihtiyaç kalmadığını hissedince verdikleri sözleri inkâr edip yeni kurulan devletin bir Türk devleti olduğunu ilan ettiler. Buna tepki gösteren Kürtleri de tehcir ve kıyımla cezalandırdılar. Mesele bundan ibarettir. İnkar olmasa isyan olmazdı. İsyan olmasa kanlı bir Cumhuriyet tarihi olmazdı.
 
Devletin inkar ve baskı politikalarına karşı Kürtler, tarih boyunca kendi toplumsal ve kültürel hafızalarını nasıl oluşturdu? 
 
Kürtlerin devlet okullarına ve kurumlarına uzak tutulması, özellikle 1970’lere kadar Kürt hafızasının şekillenmesinde önemli bir etkendir. Türk devleti, Kürtleri Türkleştirmek isterken böyle bir hatayı nasıl yaptı, kesin olarak bilmek zor. Ancak Celal Bayar’ın Kürtlerle ilgili söylediği 'bunlara orta mektepten fazlasını okutmamak lazım’ sözü, o zamanki Türk yöneticilerinin zihniyeti hakkında bize bir fikir verebilir. Türk devletinin bunu fark etmesi ise 1980 nüfus sayımı ile oldu. 12 Eylül askeri darbesinden tam 1 ay sonra, 12 Ekim 1980 tarihinde yapılan nüfus sayımında sorulan sorulardan biri de 'Anadiliniz nedir?'  sorusuydu. Muhtemelen bu soruya cevap olarak Kürtlerin yoğun olarak yaşadığı şehirler ve köylerden gelen 'Kurmancî' ve 'Zazakî' cevaplarının yüksekliği, devleti yeni adımlar atmaya yöneltti. 
 
Önce darbe yöntemleriyle Kürtlük adına ne varsa bitirmeye çalıştılar. Hemen ardından gelen Özal hükümetleriyle de bir yandan yaygın bir doğum kontrol kampanyası, diğer yandan yetişkinlere dönük örgün, çocuklara dönük yaygın eğitimi hızlandırarak asimilasyon politikalarına hız verdiler. İlginçtir, o zamana kadar kimsenin aklına gelmeyen 'Türkçe dışındaki dillerle yayın yapma yasağı' da bu dönemde yasalaştı.
 
Kürtlerde okuma yazma oranı yüksek olmadığı için daha önce böyle bir ihtiyaç duyulmamıştı. Şimdi ise belki de bir tedbir olarak Kürtçe basın-yayın faaliyetlerini yasaklamak bir ihtiyaç olarak ortaya çıkmıştı. Ki 12 Eylül darbesinden önce bazı Kürtçe yayınlar çıkıyordu; ancak bir yasaklama ihtiyacı hissedilmemişti, zira bu yayınlar oldukça küçük bir kesime hitap ediyordu.
 
Sonuçta olan şuydu; Kürtler 1970’lere kadar büyük oranda okullaşma sürecinden uzak kaldılar. Bu da onlara kendi sözlü hafızalarını oluşturma imkânı verdi. Bir örnek üzerinden gidersek; bugün 40’lı yaşların üzerinde olan ve Kürtçe konuşulan bir ailede büyümüş hemen herkesin ailesinden tarihe ve devlete dair duyduğu ilk şeylerden biri ‘Hikûmetê Şêx Seîd daliqand (Hükümet Şêx Seîd’i astı)’ cümlesidir. Üstelik bunu etnik bilinci olan Kürtler değil, siyasete hiçbir ilgisi olmayan, okuma-yazma bilmeyen geniş kesimler biliyor ve fısıltıyla da olsa söylüyordu.
 
Bu ilk 'aile dersi'nin ne kadar önemli olduğunu, bu dersin Türk okullarına yaygın girişle yok olduğu 1990 sonrası kuşakta iyi gözlemleyebiliriz. Bu kuşak, daha politik olmasına ve politik bir ortamın içinde büyümesine rağmen, o apolitik, okuma-yazma bilmeyen eski kuşakların tarih bilincinden yoksundur. Geçmişte ne olduğunu sadece okuyarak öğreniyorlar. Eskiler ise adeta hissederek öğreniyordu; işte kolektif hafızanın gücü burada ortaya çıkmaktadır.
 
Devletin asimilasyon politikalarının Kürtlerde kolektif hafızayı zayıflatmaya başladığı dönemde, PKK’nin ortaya çıkışı bu hafızayı nasıl etkiledi?
 
Öcalan ve PKK, tam da Kürt sözlü hafızasının devletin okullar yoluyla 'adam etme' siyaseti karşısında yenilmeye başladığı zamanda ortaya çıktı ve o sözlü hafızanın yerine etnik ve siyasi bilinci yüksek bir Kürt profiline yol açtı.
 
Türk devleti 50 yıl boyunca belki de cezalandırmak için Kürtleri okullaşma sürecinden uzak tuttu, ama sonuç beklediğinin tam tersi oldu: Kürtlerde adı bile olmayan, etnik ya da milli olarak tanımlayamayacağımız, ama geçmişin zulmünü, aldıkları 'devlet dersi'ni iliklerine kadar hissedip bunu çocuklarına fısıldayan bir kolektif hafıza oluştu. Bu hafıza Kürtleri 1980’lere kadar taşıdı. Bu tarihlerden sonra devlet, Kürt köylerinde okulları yaygınlaştırmaya ve okumuş, 'adam olmuş' Kürtleri ödüllendirmeye başladı. Burası, kolektif hafızanın artık yeterli gelmediği ve devletin asimilasyon politikasının işlemeye başladığı noktadır. Ancak o noktada da PKK mücadelesi ortaya çıktı ve Kürtler diğer etnik gruplar gibi asimile olmadılar. Türk devletinin ve bu devlet aklını paylaşan herkesin PKK ve Öcalan nefretinin kaynağının bu nokta olduğunu düşünüyorum. Öcalan ve PKK, tam da Kürt sözlü hafızasının devletin okullar yoluyla 'adam etme' siyaseti karşısında yenilmeye başladığı zamanda ortaya çıktı ve o sözlü hafızanın yerine etnik ve siyasi bilinci yüksek bir Kürt profiline yol açtı.
 
PKK’nin varlığı, Kürtler ve Türk devleti üzerinde derin etkiler bıraktı. PKK’nin ortaya çıkışı ve yürüttüğü çalışmalar, bu iki tarafı nasıl bir noktaya taşıdı? 
 
En başta şunu söylemek gerekir; tarihte ilk defa Türk devleti bir isyanı yenilgiye uğratamadı. Her isyanı üstelik sadece Kürt isyanlarını değil, 1920’lerin başındaki Bolu-Düzce-Hendek isyanları ile Çerkez Ethem isyanı gibi Kürtlükle ilgisi olmayanları bile kolayca bastıran, her Kürt isyan girişimini neredeyse başlamadan bitiren Türk devleti, 40 yıl uğraşmasına rağmen silahlı bir Kürt isyanını bastıramadı. Bunun Türk devlet hafızası açısından nasıl bir travma olduğu ileride daha iyi anlaşılacaktır.
 
15 Ağustos 1984’te Eruh ve Şemdinli baskınları yapıldığında devlet yetkilileri hala hep bir ağızdan '3-5 eşkiya' derken, geçmişin bu mirasına dayanıyordu. Bu mirasa göre isyan, jandarma marifetiyle 3-5 ayda bastırılacak bir işti. Oysa bu isyan, devletin o güne kadar gayet iyi işleyen çarklarını işlemez hale getirerek Türk devleti içindeki yıkım sürecini başlattı. Kürtler açısından ise kaybolmaya başlayan kolektif hafızanın yerine yeni ve sağlam bir Kürt kimliği oluşturuldu.
 
PKK’nin mücadelesi ile Kürtler bir halk olarak tarih sahnesine çıktı. Kürtlerin ‘Iraklı Kürtler, İranlı Kürtler gibi’ olarak değil, bir halk olarak tarih sahnesine çıkması önemli bir kırılma noktasıdır ve bunun öncülüğünü PKK’nin yürüttüğü mücadele yapmıştır. Siz hiç 'Türkiyeli Kürtlerin mücadelesi' diye bir şey duydunuz mu? Hatta 'Türkiye Kürdistan’ı' terimini kullanan 'radikal Kürt gruplar' bile 1970’lerde kaldı.  Zira PKK daha baştan sadece Türkiye’de değil, bütün Kürdistan’da iddialı oldu ve mevcut devlet sınırlarını tanımayarak ulaşabildiği her yerde pratik faaliyet yürüttü. Bu nedenle PKK ile başlayan mücadele bölge ve dünya genelinde Kürt Ulusal Mücadelesi olarak tanındı ve Kürtler sadece bulundukları parça itibariyle değil, bir halk olarak dünya siyaset sahnesine çıktılar. Bu açıdan bugün Güney’deki kazanımların da Rojava’daki statünün de önünü açan aslında bu mücadeledir. 
 
Abdullah Öcalan yıllardır Kürt sorununun çözümü için birçok yol denedi; devlet ve hükümetler kimi zaman yanıt verdi ama sonuç alınamadı. Son dönemde ise Bahçeli, geçmişteki sert tutumuna rağmen sürpriz bir şekilde el uzattı. Bu süreci tetikleyen gelişmeler neler? 
 
Aslında bugünküne benzer tek girişim, yani devlet tarafından birilerinin çağrısıyla başlatılan görüşme süreci, 1992 yılında gerçekleşti. Arada ise değerlendirilmesi gereken 2013-2014 görüşmeleri var. Bunların dışındaki tüm girişimler tek taraflıdır; PKK’nin tek taraflı olarak attığı ve karşılıksız kalan adımlardır. 1992 yılı ile bugün arasında Türk devleti açısından ortak bir nokta var; bekaa korkusu. 1992’de 'serihildan' süreci doruk noktasındaydı ve artık devlet içinde bile savaşın kaybedildiğini dile getirenler vardı. Özal (1989-1993 yılları arasında Türkiye'nin sekizinci cumhurbaşkanı olarak görev yaptı) zeki bir siyasetçi olarak birtakım tavizlerle yeni bir yol açmayı denedi ve sürece öncülük yaptı. Yani o zaman da çağrı, Türk devleti tarafından gelmişti; Öcalan da karşılık verdi. Bugün de durum benzer: Bahçeli devlet adına çağrı yaptı, Öcalan karşılık verdi. Özal’ın kaygısı ne idiyse, Bahçeli’ninki (MHP Genel Başkanı) de odur: Bekaa. Devletin bekası, 1992’den sonra ikinci kez tehlikededir. Sürecin tetikleyici dinamiği budur. 
 
Süreç ile ilgili ve şu anda içinde bulunduğumuz zaman diliminde en çok konuşulan konuların başında Suriye ve Özerk Yönetim’in durumu geliyor. Özerk Yönetim bu sürecin neresinde duruyor?
 
2013-14 görüşmeleri Rojava meselesine takılıp kalmıştı. Yine öyle olma ihtimali var.  Zira Rojava sadece Türk devleti için değil, başka güçler için de hazmedilmesi zor bir varlık. Benim görebildiğim Rojava’da yürütülen siyasetin ana hatlarıyla başarılı olduğudur. 
 
Bu süreç boyunca Kürt-Türk ittifakı, Kurtuluş Savaşı benzetmeleri ve yüzyıl önceki tartışmaları hatırlatan pek çok söylem ve değerlendirmeye tanık olduk. Özellikle devlet yetkilileri, bu tür söylemlere sıkça başvuruyor. Peki, Türkiye’ye yönelik gerçekten bir tehdit tespit edilmiş midir, yoksa “beka sorunu” söylemi iktidarın varlığını sürdürme gayesiyle mi öne çıkarılıyor?
Devlet yetkililerinin bahsettiği ‘bekaa’ korkusu gerçek ve somut bir gerçekliktir. İç ve dış nedenlerle Türk devleti kendini tehlikede hissetmektedir ve bu 1992 yılından beri ilk defa tanık olduğumuz bir şeydir. 
 
Devlet yetkililerinin bahsettiği ‘bekaa’ korkusu gerçek ve somut bir gerçekliktir. İç ve dış nedenlerle Türk devleti kendini tehlikede hissetmektedir ve bu 1992 yılından beri ilk defa tanık olduğumuz bir şeydir. Kürtler yüz yıl önceki Kürtler değil. Özellikle Türkiye’deki etkin Kürt siyasetinden bahsedersek ne Türk devletinin ne de diğer devletlerin sözleriyle kendilerini Türk devletinin yanında konumlandıracak, kaderlerini onların insafına bırakacak değiller. Bundan dolayı kaybedecekleri bir şey de yok. Kardeşlik işin edebiyatı ama herkes biliyor ki konuşulan bir 'ortaklık'. Yeni bir devletin inşasında iki tarafın da işine gelen, karşılıklı bir ortaklık. Bu da anayasal düzenle olur. Yeni bir devletin yeni bir anayasası olur. Bu olmazsa olmazdır. Belki ilk adım oradan başlamaz ama varılacak yer odur. Sonrasında muhtemelen devletin ismi de cismi de değişir. 
 
Mevcut çözüm girişimi başarılı olursa Kürtler de Türkler de kazanır. Olmazsa yeni ve daha kanlı bir sürece girme riski önümüzde duruyor. Türk devleti içinde mevcut çözüm sürecini bir an önce bitirip bir soykırım başlatmaya hevesli olanlar maalesef az değil."
 
MA / Mehmet Aslan
 

Diğer başlıklar

12:13 Dêrazor'da son 8 ayda 150 DAİŞ saldırısı
12:09 Süveyda'da köylere saldırı
10:17 Komisyon bugün yakınlarını kaybedenleri dinleyecek
10:12 Meclis önünde 'Toros' markalı aracını yaktı
10:00 Kayalıklardan düştüğü iddia edilen çocuk hayatını kaybetti
09:22 Dr. Darati: Türkiye tarihte ilk defa bir isyanı yenilgiye uğratamadı
09:10 Çerkes akademisyen hakkında tahliye kararı
09:07 Wan sürecin büyük mitingine hazırlanıyor
09:06 Gazeteci Kaya: Türkiye için Suriye’de tek yol Kürt fobisinden kurtulmak
09:04 Mûş Belediyesi'ne 'dengbêj evi' çağrısı
09:03 Îdir Baro Başkanı: Komisyon yasal düzenlemeler yapmalı
09:02 'Komisyon her iki tarafla da görüşmeli'
09:01 Din alimi Deniz: Komisyon çözüm için Öcalan ile görüşmeli
09:00 19 AĞUSTOS 2025 GÜNDEMİ
08:47 İBB soruşturmasında 17 tutuklama
18/08/2025
23:44 Amedspor sahasında 2-2 berabere kaldı
22:55 Elbak'ta ‘Kadın Kurtuluş İdeolojisi’ atölyesi
22:18 Trump, posta ile oy kullanmayı kaldırmayı planlıyor
21:19 Uluslararası Savaş Karşıtı Film Festivali Aralık’ta
19:43 İktidarın kamu emekçilerine son zam teklifi belli oldu
19:38 '223 işçi direnecek, Wan halkı kazanacak'
19:26 Birçok kentte Arslan, Sofî ve Babur anması
18:35 Hamas'tan 'ateşkes' açıklaması
18:26 Siweyda’da ateşkes bir kez daha ihlal edildi
17:50 Wan’da miting çalışmaları tüm ilçelerde aralıksız devam ediyor
17:26 Kamu emekçilerine yeni zam teklifinin saati belli oldu
17:10 44 ülkeden Gazze için dayanışma kampanyası
16:50 Mahalle sakinleri yüksek elektrik faturalarına tepki gösterdi
16:45 TİHV, görüş ve önerilerini komisyona sundu
16:10 ‘Aliboğazı’nda baraj yapımından vazgeçin’
16:03 Kadınlardan Edibe Özel'in taziyesine kitlesel ziyaret
15:52 GADEV kitap fuarı gerçekleştirecek
15:34 Kato Marînos’ta “Kadın Kurtuluş İdeolojisi” atölyesi
14:59 Mûş Belediyesi, Çar Çayı Projesi'ne başladı
14:26 Gülten Akgül 31 yılın ardından tahliye edildi
14:20 Mêrdîn’de Arslan, Sofî ve Babur anıldı
14:16 Evrensel'e silahlı saldırı düzenleyen Biler tutuklandı
14:00 Aydın’da kadın katliamı
13:58 Kamu emekçileri iş bıraktı: Müzakere değil mücadele
12:46 Balıkesir'de 4,2 büyüklüğünde deprem
12:25 Tanrıkulu'dan Meclis'e: Demokratik siyaseti güvence altına alın
12:16 Komisyon yakınlarını kaybedenleri dinleyecek
12:05 Rêya Armûşe’nin ‘Kadın Kent Bostanı’nda hasat zamanı
11:39 Nijerya’da tekne battı: 40’ı aşkın kişi kayıp
11:26 Bolivya'da seçimler ikinci tura kaldı
09:50 Gever'de on binler konserde buluştu
09:15 Dr. Konak: Türkiye'nin 'Turan Hattı' düşü yeni Zengezur Koridoru'nda ütopya kalacak
09:08 Stephen Smellie: Öcalan’ın özgürlüğü süreç için kritik önemde
09:07 Gazeteci Eren: Medyada süreci provoke eden dil değişmeli
09:06 Belediye bütçesinin kullanımına halk karar verecek
09:04 Öcalan'ın mesajını alan Mexmûrlular: Her türlü sorumluluğu almaya hazırız
09:03 Botan’ın ezgileri gençlerle yeniden hayat buluyor
09:02 Üç Kürt aydının sürgünde yaşadıkları tiyatro sahnesine taşınıyor
09:01 Kadınlar öncülük ediyor: 'Öcalan'a özgürlük' talebi evrenselleşti
09:00 18 AĞUSTOS 2025 GÜNDEMİ
08:07 Kuzey Marmara Otoyolu’nda kaza: 3 ölü, 20 yaralı
17/08/2025
23:09 Amed’de balkon çöktü: 5 yaralı
21:56 Îlham Ahmed: Entegrasyon ile tüm halkların birlikte yaşaması mümkün
21:52 Antalya'da erkek şiddeti
21:46 Halep’te canlı bomba saldırısı: Ölü ve yaralılar var
21:18 Semsûr’da kadın ve çocuk buluşmaları
21:10 Rojhilatlı fotoğrafçı Alipoor Amed’de
20:30 Babacan: Öcalan’ın görüşlerinin komisyon tarafından alınabilmesi önemli olacaktır
17:48 Adana’da Nûreddîn Sofî ve Metin Arslan anması
17:37 Filistin ile Dayanışma Platformu: İktidar iki yüzlülük yapıyor
17:10 Mücahit Birinci AKP'den istifa etti
16:41 Cizîr’de ‘Kadın Kurtuluş İdeolojisi’ atölyesi
16:11 ‘Kürt Dirilişi’ belgeselinin 20’nci bölümünün fragmanı yayınlandı
16:07 X’ten Beluc kadınların direnişine sansür
15:56 Askeri birlikte kavga: Astsubay, uzman çavuşu öldürdü
15:45 Kızıl Parti’den süreç açıklaması: Barış mücadelesi devrimci sorumluluk
15:26 Limanlarda çalışan nakliyeciler kontak kapattı
15:14 Wan’da şüpheli kadın ölümü
14:28 Marmara Depremi'nde yaşamını yitirenler anıldı
14:19 Filozof Zabala: Öcalan’ın çabaları boşa gitmemeli
11:17 Şerife Muhammedi’nin idam cezasının onanmasına tepki
11:11 Musul’da toplu mezar
10:04 Jin derginin 129’uncu sayısı yayında
09:12 Diyanet’e tepki: Kadının yaşamı kendi tasarrufunda
09:11 Sincan Cezaevi için ‘inceleme’ çağrısı
09:09 ‘Fırat’ın Salı, unutmamayı hatırlatmak için var’
09:06 Gazeteci Türköne: Abdullah Öcalan gerçekçi bir yol haritası çiziyor
09:05 Türkiye'den Liberya'ya: Kadınların barış mücadelesi
09:00 17 Ağustos 2025 GÜNDEMİ
08:46 Gelibolu'da yangın: 5 köy tahliye edildi
08:38 Kürtlerin yüzde 97,9'u tüm kademelerde anadilde eğitim istiyor
07:07 Kamulaştırma kararları Resmi Gazete'de
06:30 İspanya’da orman yangınları: 7 ölü
16/08/2025
22:18 Özel’den ‘süreç’ açıklaması
21:16 Selahaddin’de 6 DAİŞ’li öldürüldü
20:27 Manisa'da 16 yaşındaki çocuk katledildi
19:52 Bakırhan: Alevileri görmeyen bir süreci kabul etmeyiz
19:01 ‘Tecridi kaldırın’
18:51 İstanbul’da yürüyüş: Uyuşturucuya karşı örgütlenelim
18:28 Dêrazor’un doğusundaki operasyon tamamlandı: 12 kişi gözaltına alındı
18:23 Suriye Geçiş Hükümeti’ne bağlı güçler bir çocuğu katletti
18:16 Licê’de yeniden çıkan yangın söndürüldü
16:19 Instagram’dan Özgür Basın’a sansür
15:26 Şerife Muhammedi’nin idam cezası kesinleşti
14:23 Ağır hasta tutsaklar için tahliye çağrısı
14:09 Yeniden başlayan yangının yayılma tehlikesi: Helikoptere ihtiyaç var
13:51 Kayıp yakınlarından hükümete ‘yüzleşme’ çağrısı
13:48 Mersin’de yangın söndürüldü: 4 kişi tutuklandı
13:40 31 yıl önce ‘Beyaz Toros’la kaçırılan Acar için adalet talebi
12:49 Pakistan’da selde ölenlerin sayısı 330'a yükseldi
12:26 BM: Mayıs’tan bu yana en az bin 760 Filistinli öldürüldü
12:16 Zelenski Trump'la görüşmek için Washington'a gidiyor
12:15 Barış İçin Toplumsal Girişim’den ‘İBB operasyonu’ açıklaması
12:04 İran’da polis karakoluna silahlı saldırı: 1 ölü
12:03 Süveyda’da çatışmalar devam ediyor
12:02 Licê’de yangın yeniden başladı
11:57 PYD ve BM heyeti Şam’da bir araya geldi
11:45 SMA hastası Ömer Asaf bebek için destek çağrısı
11:38 İzmir'de toplu ulaşıma zam
11:00 ÖHD’den 'Kürtçeye resmi statü' için imza kampanyası
10:27 Dünya kadınlarının özgürlük getiren mücadeleleri
10:16 Tutsağın tahliyesi 'örgütlü koğuşta' olduğu gerekçesiyle engellendi
10:06 Amed’deki yangın karadan müdahaleyle kontrol altına alındı
09:33 Trump-Putin zirvesinden ‘anlaşma’ çıkmadı
09:28 Çerkes öğretim görevlisi bir aydır tutuklu: Akademi camiasına çağrı
09:12 Şebnem Korur Fincancı: Yüz yüze görüşmeler çözüm getirir
09:09 Sendikalardan hükümete TİS uyarısı: Greve gideriz
09:08 Tutsaklara ‘süreç bitsin o zaman görüşürüz’ tehdidi
09:07 AKP'nin Avrupa'da Êzidî politikası
09:06 DİSK İstanbul Bölge Temsilcisi: Kürt sorunun çözümü için eşitlik gerekiyor
09:05 Arıcılar jeotermale tepkili: Kararı durdurun
09:04 Beluc kadınlar hakları ve özgürlükleri için direniyor
09:03 Barış Akademisyeni Kaya: Öcalan’la görüşme süreci hızlandırır
09:02 Xelfetî hizmetten yoksun: Süreç varsa kayyımlar olmamalı
09:01 İHD’den rapor: Kanser hastasına tarihi geçmiş ilaç verildi
09:00 Korxan'da yüzyıllar süren mirasın taşıyıcıları: Bêrîvanlar
09:00 16 AĞUSTOS 2025 GÜNDEMİ
00:22 Dîlok'ta kadın buluşması: Devlet adım atsın
00:16 Licê’de yangın sürüyor
15/08/2025
23:43 Trump ve Putin Alaska’da bir araya geldi
23:01 Tuşba’da 'Barış ve Demokratik Toplum Mitingi'ne katılım çağrısı
22:57 TMMOB'dan Lice'deki yangın için çağrı: Derhal hava desteği yönlendirilmelidir
22:28 Licê’deki yangın yerleşim yerlerine yaklaştı: Hava desteği olmadan söndürülmesi mümkün değil
22:17 DEM Parti ve DBP: Can kaybı yaşanmadan helikopterleri yangın bölgesine yönlendirin
22:09 Antalya Büyükşehir Belediyesi'ne yönelik soruşturmada 8 kişi tutuklandı
21:51 Birçok kentte gençlerden 15 Ağustos kutlaması
20:39 Barolardan Rojin Kabaiş açıklaması: DNA örnekleri ilk ATK raporunda da vardı
20:09 Trump’ın Netanyahu’ya 'Gazze saldırılarını hızlandırın' dediği iddiası
19:53 İşten çıkarılan 223 işçinin eylemi devam ediyor
19:38 Hêni'deki yangın Licê'ye yayılarak devam ediyor
19:01 İktidardan TİS görüşmelerinde bin TL ek zam teklifi
18:57 KESK 18 Ağustos’ta iş bırakacak
18:31 Mersin’de Barış Anneleri Derneği açıldı
17:29 Muğla'da orman yangını
17:09 Kayyımın Şamiram Kadın Yaşam Merkezi’nin kapatma kararı protesto edildi