ANKARA - Meclis’te kurulan komisyonda dinlenmesi için önerilen isimlerden Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı, “Tarafların görüşmesi önem taşıyor. Birbirlerini duymaları önemli. Yüz yüze görüşmeler her zaman daha çok çözüm getiren görüşmelerdir” dedi.
Meclis’te süreçle ilgili kurulan komisyonda dinlenmesi için birçok isim ve kurum önerisi yapıldı. Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi’nin (DEM Parti) komisyonda dinlenmesini önerdiği isimlerden biri de Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) Yönetim Kurulu üyesi Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı oldu.
Süreç ve gelişmelere dair konuştuğumuz Şebnem Korur Fincancı, komisyonun toplumsal temsiliyeti genişletmesi, geçmişle yüzleşme mekanizmaları oluşturması ve evrensel insan hakları değerlerini temel alması gerektiğini belirtti.
‘KOMİSYON TÜM TOPLUMU KAPSAMALI’
Siyasi partilerin temsiliyetinin yeterli görülmesi kadar sivil toplum örgütleri ve diğer toplumsal yapıların da komisyona dahil edilmesinin kritik olduğunu belirten Şebnem Korur Fincancı, “Partilerin ötesinde toplumu temsil eden örgütler çok önemli. Tartışmaların topluma nasıl yansıyacağı komisyonun başarısını belirleyecek. Aynı zamanda komisyonun amacı özellikle özgürlük, demokrasi ve hukuk devleti alanlarında çalışma yürütmek. Ancak Türkiye’de bu alanlar yıllardır neredeyse yok sayılıyor. Özgürlükler büyük ölçüde ortadan kaldırılmış durumda” diye belirtti.
‘DEĞİŞİMİ SAĞLAYACAK ADIMLAR ATILMALI’
Türkiye’de hak temelli bir rejim anlayışının terk edildiğini dile getiren Şebnem Korur Fincancı, hakların yok sayıldığı ve insan haklarının devlet yönetiminde referans olmaktan çıkarıldığı bir ortamda kuralsızlık, keyfilik ve belirsizliğin hakim olacağını vurguladı. Komisyonun bu sorunları ele alarak değişim sağlayabilecek adımlar atması gerektiğinin altını çizen Şebnem Korur Fincancı, Meclis’te komisyonda nitelikli çoğunluğun oy birliğiyle karar çıkarmasının umut verici olduğunu söyledi. Fincancı, “Tarafların birlikte karar alabilmesi çabası kıymetli. Şu anki süreçte komisyona katılmayan partiler var ama zamanla bu mümkün olabilir, çünkü bu değişim bir günde olacak bir şey değil. Gerçekten zamana ihtiyaç var” diye belirtti.
'KOMİSYON İRADE BEYAN ETMELİ'
40 yılı aşkın süren çatışmalı sürecin acılarını ortadan kaldırmak için bir hakikat arayışına ihtiyaç olduğunu vurgulayan Şebnem Korur Fincancı, “Son 10 yılda patlayan bombalar, yitirilen insanlar, yaralananlar bu acılarla yüzleşerek, onları aşarak, onararak ve bir daha tekrarlanmaması için kararlı adımlar atmalıyız” dedi. Komisyonun, evrensel insan hakları değerlerini ve ilkelerini temel norm olarak kabul eden bir irade beyan etmesi gerektiğini ifade eden Şebnem Korur Fincancı, temel hak ve özgürlüklerin herkes tarafından kullanılmasını güvence altına alacak bir duruşun önemine dikkat çekti.
‘GÜVENCE SAĞLANMALI’
Sivil toplum, demokratik kitle örgütleri ve insan hakları alanında faaliyet gösteren yapıların sürece dahil edilmesi gerektiğini vurgulayan Şebnem Korur Fincancı, “Çatışmalı süreçte zarar görmüş grupların oluşturduğu örgütlenmelerin sesine kulak verilmeli” dedi. Yeniden entegrasyon süreçlerinde hukuki ilkelerle hareket edilmesi gerektiğini de kaydeden Şebnem Korur Fincancı, “Zararların giderilmesi, onarımı, tekrarlanmayacağının güvencesi ve hesap verilebilirlik ilkesi önemli ama en önemlisi bu acılar bir daha yaşanmasın diye güvence sağlamaktır” ifadelerini kullandı.
'HUKUKİ DÜZENLEMELER'
Hakikat arayışının, geçmişin acılarıyla yüzleşmek ve adaleti sağlamak için vazgeçilmez olduğunu belirten Fincancı, hukuki düzenlemelerin gerekliliğine dikkat çekti. Birleşmiş Milletler'in silahsızlanma ve yeniden entegrasyon süreçleriyle ilgili düzenlemelerinin dikkate alınması gerektiğini söyleyen Şebnem Korur Fincancı, “İdare ve gözlem kurullarının sınırsız yetkileri ve infaz ertelemeleri ele alınmalı” dedi.
‘ACILAR KOLEKTİF BELLEĞİMİZ’
Toplumsal barış için herkesin dinlenmesi ve kendilerini ifade edebileceği bir ortam yaratılması gerektiğinin altını çizen Şebnem Korur Fincancı, “İtirazlar ya da reddedişler üzerinden değil, herkesin hikâyesinin önemini fark ederek yaklaşılmalı. Önce ayrı ayrı, sonra birlikte yaraları saracak bir ortam oluşturulmalı” dedi. Birbirinin acısını hissetmenin zor olduğunu, ancak ortak bir yaşam için bunun denemesi gerektiğini vurgulayan Şebnem Korur Fincancı, “Birbirimizin acısını yok sayarak, toplumsal ortaklık kuramayız. Hepimizin hikâyesi var. Bu hikâyeler birbirinden ayrı ve çatışan gibi görünse de, bunlar bizim kolektif belleğimiz. Bunu kabul ederek, toplumsal ortaklık için adımlar atmalıyız” diye belirtti.
‘YÜZ YÜZE GÖRÜŞMELER ÇÖZÜM GETİRİR’
Yüz yüze görüşmelerin daha çok çözüm getiren görüşmeler olduğunu belirten Şebnem Korur Fincancı, şöyle devam etti: “Sonuçta hani bir çatışmanın tarafları var. Ve asıl olan, o çatışma taraflarının dinlenilmesi. Tarafların görüşmesi önem taşıyor. Birbirlerini duymaları, birbirlerinden haberdar olmaları önemli. Yüz yüze görüşmeler her zaman daha çok çözüm getiren görüşmelerdir. O yüzden böyle bir olanak tanınmalı. Yani sonuçta bütün bu çatışmalarla ilgili olarak asıl olarak çatışan tarafların dinlemesi gerektiğini düşünenlerdenim."
MA / Zeynep Topdemir