DÊRSIM – Anti-demokratik uygulamalar karşısında eşbaşkanlık sistemiyle başlattıkları inşa çalışmalarını sürdürdüklerini dile getiren TJA’lı Ayla Akat Ata, “Bizim inşa ettiğimiz, üzeri silinebilecek bir şey değil, silemiyorlar” dedi.
Bu yıl 23'üncüsü düzenlenen Munzur Kültür ve Doğa Festivali’nin 3’üncü gününde, “Kadınlar gündemi tartışıyor” başlıklı panel Sanat Sokağı’nda gerçekleştirildi. Yerine kayyım atanan Dêrsim Belediye Eşbaşkanı Birsen Orhan’ın moderatörlüğünde gerçekleştirilen panele, Özgür Kadın Hareketi (Tevgera Jinen Azad-TJA) Aktivisti Ayla Akat Ata, Dêrsim Dernekleri Federasyonu (DEDEF) Kadın Meclisi Temsilcisi Gamze Yentür, Emek Partisi (EMEP) Genel Yönetim Kurulu (GYK) üyesi Sema Barbaros ve Sosyalist Kadın Meclisleri (SKM) Sözcüsü Tanya Kara konuşmacı olarak katıldı.
Burada ilk olarak söz alan Tanya Kara, “Ataerkil rejimin aile yılı ve kadın mücadelesinin yönü” başlığıyla konuşma gerçekleştirdi. “Aile yılı” ve aile politikalarının AKP ve MHP’nin kendini örgütlemek için yürüttüğü politikaların temelini oluşturduğunu dile getiren Tanya Kara, “Aile yılının ilanından sonra Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’na bağlı 2 kurum kuruldu. Sonrasında doğrudan diyanet göreve çağırıldı. Aile yılının ilan edilmesiyle diyanetin etkin rol almasını istedi iktidar. Aile yılının ilan edilmesinin ardından kurulan bu kurumlar, rejimin yol haritasını oluşturuyor. 10 yıllık bir aile programına geçeceklerini söylediler. Kapsamlı bir saldırı planıyla karşı karşıyayız. Kadınları kuşatacak bir plana dönüşmüş durumda. Kadınları bir birey olarak görmeyen, sadece bir anne, eş gören bir yaklaşımla karşı karşıyayız. Erkek egemenliğinin bir kriz içinde olduğunu görüyoruz. Kadınların haklarının tartışmaya açılması, cins çelişkisinin derinleşmesi bize bunu gösteriyor” şeklinde konuştu.
‘AKP-MHP KADINLARA SAVAŞ AÇMIŞ DURUMDA’
Sermayedarların kadın emeğine göz dikmiş olduğunu dile getiren Tanya Kara, “Erdoğan, ‘Aile yapısı bozuluyor’ diyerek, bunu bir beka sorunu olarak ifade etti. Kadın cinsinin uyanışı, toplumsal mücadele içinde yer alışı, sokakta eylemde duruşu AKP-MHP iktidarı için önemli bir tehlike olarak görülüyor. AKP-MHP kadınlara savaş açmış durumda. Buna karşı mücadeleyi yürütmek önümüzdeki dönemler için çok önemli. Kadın özgürlük mücadelesinde kadın cinsine dönük saldırılarda tutum almak, aynı zamanda aile yılı ilan edenlere karşı birlikte mücadele etmek bütün demokratiklerin, siyasi partilerin görevidir. Önümüzde çok zorlu ve uzun yol var. Bu saldırılara hep birlikte son diyeceğiz. Kadınların kararlılığıyla bu saldırıları durduracağız” diye belirtti.
Sema Barbaros ise “İktidarın aile yılı hedefi sömürülen kadın emeği” başlıklı sunum gerçekleştirdi. Aile politikalarının iktidar için, sermaye için çok özel bir anlamı olduğunu dile getiren Barbaros, “Aile sermaye ne istiyorsa onun parçası olarak hareket ediyor. AKP iktidar olduktan sonra bu tür adımları atarken, aileye teşbih, maddi destek, doğum izinleri, esnek ve yarı zamanlı çalışma… ‘Bir yandan çocuklara bakarken bir yan da çalışacaksınız’ diyerek ucuz ve esnek çalışmayı ortaya koyuyor. Önümüzdeki yıllar açısından da iktidarın kadın ve çocuktan yana politikalar izlemeyeceğini, sermaye ne dediyse onu yapacağını görüyoruz. Bütün bir krizin yükünü sermayeye değil, kadına, işçilere yükleyen bir süreç gördük ve göreceğiz. Aileni bu kadar kutsanması şiddetin artmasını karşımıza çıkarır. Kadına yönelik katliamın, nefretin artması şiddeti üretiyor" dedi.
‘YAN YANA OLMAK EN BÜYÜK GÜCÜMÜZ’
“Önümüzdeki dönem halklar açısından zorlu bir süreç olacak” diyerek, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın yaptığı çağrı sonrası başlayan sürece işaret eden Sema Barbaros, şunları belirtti: “Barış sürecinden bahsediyoruz. Anti-demokratik uygulamalar, hukuksuzluklar, şiddet, güvencesizlik artıyor. Bütün bu sürecin ortadan kaldıracak şeyin kendisi örgütlü bir mücadele. Çünkü iktidar örgütlü mücadele ediyor. Sermayeyi yanına alarak mücadele ediyor. Bizim bu örgütlü yapılara karşı direnç noktası oluşturmamız gerekiyor. Bu döneme hazır olmak aslında örgütlü olmaktan, yan yana durmaktan geçiyor. Barışı savunacaksak, halkımızın, kadınların, emekçilerin daha örgütlü bir mücadeleyle bu sürecin bir parçası olması gerekiyor. Eşit, güvenli bir yaşam için kadınların, emekçilerin bir araya gelmesi ve örgütlü hareket etmesinden başka yolu yok. Yan yana olmak en büyük gücümüz.”
KADIN HAKLARI
“Kadın hakları” başlıklı sunum yapan Gamze Yentür de devletin aileler üzerinden ortaya çıktığını dile getirerek, devleti tartışmadan ailenin tartışılamayacağını kaydetti. Ailenin kutsandığının bundan sonraki süreçte de görüleceğini belirten Gamze Yentür, “Çünkü sermayeyle aynı tarihsel sürece sahiptir. Ancak o süreç ortadan kalktığında ya da değiştiğinde ailenin kutsanmadığını göreceğiz. Sermaye ihtiyaçlarına göre kadınları, aileyi şekillendiriyor” diye kaydetti.
Yer yer uygulanmasa da 6284 Sayılı Kanun’un çok iyi bir kanun olduğunu ve kadınlar ile çocuklar için güvence olduğunu sözlerine ekleyen Gamze Yentür, “Ancak toplumsal güvence içinde bu kanunun uygulanmadığını söyleyebiliriz. Uluslararası bir çok sözleşmenin tarafıyız. Onlarda uygulanmasa da birçok kadın ve çocuk hakları sözleşmesine tarafız. İstanbul Sözleşmesi’nden çıktık. Aslında baktığınızda İstanbul Sözleşmesi de kadınlar için ciddi bir kazanımdı. Sermaye ve iktidarlar kendi politikaları bağlamında bu sözleşmeleri kullanıyorlar” şeklinde konuştu.
Kadınlara seslenen Gamze Yentür, “Birlikte olalım, güçlenelim, değiştirelim, dönüştürelim” dedi.
‘GÜVENCEMİZ HALKIMIZDIR’
Ayla Akat Ata, “Demokratik toplum inşası ve kadınların rolü” başlığıyla konuşma gerçekleştirdi. Ayla Akat Ata, yıllardır demokratik toplumun inşasında kendine rol biçen, bu anlamda örgütlenen bir zihniyete, anlayışa ve örgütlü yapılara sahip olduklarını dile getirdi. Ayla Akat Ata, “Demokratik olmayan nedir çok iyi biliyoruz ama demokratik olan ne olmalı bilmiyoruz. Demokratik toplumun inşasını bugün demokrasiyi katledenlerle yapmayacağız. Demokratik toplumun ne olduğunu bilerek, bir birimize omuz vererek bunu sağlayacağız. Bu soruyu çok duyduk: Neye güvendiniz? Kimseye güvenmedik, güvendiğimiz halkımız. Bu kadar baskıya rağmen ayakta kalmayı başarmış olan halkımızdır bizim güvencemiz. Örgütlü yapılarımızdır, öncülerimizdir bizim güvencelerimiz. Kendimize güvendik. Dêrsim’deyiz. Biz bir defa ezildiysek belki Aleviler 2 defa ezildi. Kadın aleviler 3 defa ezildi. Demokratik olan nedir sorusuna, Alevi halkının yaşadığı yıkım, katliam gerçekliğine bakmadan, bunun yakıcı olduğunu görmeden cevap vermek mümkün değil” şeklinde konuştu.
‘İNŞA ETTİKLERİMİZİ SİLEMİYORLAR’
Kayyım politikalarına dikkat çeken Ayla Akat Ata, şunları söyledi: “Demokratik olan halkın esas olduğu sistemdir. Tutuklamalar devam ederse, bunun adı demokratik sistem olmaz. Ama bizim inşa faaliyetimiz bitmez. Bu ortamda bile inşa için çalışma yürüttük. Biz inşaya eşbaşkanlık dediğimizde başladık, çok ağır bedeller ödedik. Bütün belediye eşbaşkanlarımız gözaltına alındı. İstisnasız kadınların hepsi alındı. Aradan 13 yıl gibi bir süre geçti, devam eden bir irade gaspı söz konusu. Ama bizim de eşbaşkanlıkta olan ısrarımız var. Değiştirmedik, değiştirdik. Eşbaşkanlık kabul edildi. Her zulüm anında demokratik olanın inşacısıyız dedik. Bizim gerçekliğimiz ödediğimiz bedelin gerçekliğidir, halkımızla birlikte bugüne kadar her türlü zulüm karşısında direnmenin gerçekliğidir. Bizim inşa ettiğimiz budur. Bizim inşa ettiğimiz üzeri silinebilecek bir şey değil, silemiyorlar.
TEK ÇÖZÜM ÖRGÜTLENMEK
En çok benimsenen en çok taraftarı olan sözdü, ‘Analar ağlamasın’ ama anaların gözyaşı durmadı. Her mekanizmada kadın arkadaşlarımız olacak. İster meclis içinde olsun ister meclis dışında olsun. Cezaevlerinde olanların, göç edenlerin, yakınlarını kaybedenlerin kurduğu dernekler, annelerin kurduğu dernekler ve merkezlerin hapsi çatışma sürecinde ben varım diyen, bunun kaydını alan kurumlarımız. Eğer demokratik sistemin inşası, barış için mücadele iddiamız ortaksa bizi bir arya getiren nedenlerimiz çok. Tek bir çözüm var sonuna kadar örgütlenmek. Tek bir gerçeklik var kendimizi eğitmek. Hangi kimliğe sahip olursak olalım, tek bir yolda örgütlenmek, örgütlenmek, örgütlenmek.”
Panel-soru cevap kısmının ardından son buldu.
Festival yarın çeşitli eylem ve etkinliklerle sürecek.