Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan'ın, İmralı F Tipi Yüksek Güvenlikli Kapalı Cezaevi’nden 26 yıl sonra ilk görüntülü mesajı yayınlandı. Abdullah Öcalan çağrısında "Silahın değil, siyasetin ve toplumsal barışın gücüne inanıyorum” diyerek bunun gerekliliklerinin yerine getirilmesi gerektiğini vurguladı. 

 

Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Eş Genel Başkanı Keskin Bayındır, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın yaptığı çağrıyı değerlendirdi. Abdullah Öcalan’ın 27 Şubat'ta yaptığı "Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı”nın ardından, aynı kararlılık ve umutla, barış ve demokratik toplumun inşası için bir kez daha büyük irade ortaya koyduğunu belirten Bayındır, “Bu çağrısının en önemli unsurlarından biri, ‘demokratik siyaset’ ilkesine yapılan vurgudur. Bu ilke, barış sürecinin yalnızca silahların bırakılmasıyla değil, aynı zamanda tarihsel ve toplumsal bir gerçekliği doğru tahliller ışığında okuyarak, demokratik bir dönüşüme odaklanmayı esas alır” dedi. 

 

Demokratik Toplum Manifestosu’nun iktidara, toplumsal barışı sağlamanın ve demokrasiyi inşa etmenin yollarını gösterdiğini belirten Bayındır, “Bu manifesto sadece Kürt halkının değil, tüm bölgesel ve küresel dinamiklerin geleceği açısından derin bir öneme sahiptir. Bu manifesto, toplumların barış ve demokrasi temelinde inşa edilecek bir geleceğe olan ihtiyacını açıkça ortaya koymaktadır” diye belirtti.  

 

SÜRECE YASAL GÜVENCE

 

“Demokratik bir dönüşüm, eşitlik, adalet ve hukuk düzeniyle sürecin inşası esas alınmalıdır” diyen Bayındır, bu amaçla atılacak ilk adımlardan birinin de sürecin anayasal bir çerçevede sürdürülebilir hale getirilmesi olduğunu söyledi. Bayındır, “Bu aynı zamanda barışın ve demokrasinin güvence altına alınmasına dönük kritik önemdedir” ifadelerini kullandı. 

 

DEMOKRATİK TOPLUM İNŞASI

 

Barışa katkı sağlamanın tek bir tarafın değil, tüm toplumsal kesimlerin ortak sorumluluğu olduğu ifade eden Bayındır şöyle devam etti: “Bu çözüm iradesine karşılık vermek, siyasal ve toplumsal tüm muhalefetin ve de tüm dinamiklerin yerine getirmesi gereken tarihi bir sorumluluktur. Kürdistan ve Türkiye halklarının Sayın Öcalan’ın çözüm iradesine sahip çıkma düzeyi barışın ve demokratik bir geleceğin inşasında belirleyici rol oynayacaktır. Özellikle siyasal iktidarın, Sayın Abdullah Öcalan’ın çözüm çağrısına duyarsız kalmaması gerektiği açıktır. Barışın sağlanması ve demokratik bir toplumun inşası adına bu çağrıya somut adımlarla karşılık verilmesi elzemdir. Hükümetin asli görevi ‘barış ve demokratik toplum’ çağrısına karşılık sonuç alıcı adımlar atmak olmalıdır.”

 

ÇÖZÜM HARİTASI 

 

Sadece iktidarın değil, barışın tesis edilmesinin herkesin ortak sorumluluğu olduğunu ifade eden Bayındır, son olarak şunları söyledi: “Bu, sadece siyasal bir mesele değil, tüm toplumsal dinamikleri kapsayan bir görevdir. Bugün, bu çağrıyı dikkate alarak, tüm toplumsal kesimler ‘çözüme ve barışa hizmet etme’ görevini yerine getirmek için sorumluluk almalıdır. Özetle 9 Temmuz tarihi itibariyle ‘Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı' Sayın Abdullah Öcalan’ın görüntülü açıklaması ile derinleşerek toplumsal, bölgesel ve küresel bir perspektife kavuşmuştur. DBP olarak bu çağrıyı tarihsel bir dönüm noktası olarak görüyor; barış ve demokratik toplum inşasına büyük bir özveri ile yaklaşacağımızı ifade ediyoruz.

 

Sayın Öcalan’ın çözüm haritası ve iradesi sadece bugünün değil, geleceğin de şekillenmesine katkı sağlayacaktır. İktidarın atacağı adımlar kadar, halkın bu sürece vereceği destek ve katkı, demokratik bir toplumun inşasında belirleyici olacaktır.’’

 

MA / Müjdat Can