Ceza hukukçusu Kanar: Yerel yönetim özerkliğini içeren anayasa şart

İSTANBUL - Din, dil, ırk ayırmaksızın eşit ve adil bir anayasaya ihtiyaç olduğunu söyleyen ceza hukukçusu Ercan Kanar, "Doğrudan demokrasiye geçişi kolaylaştıracak eyalet ya da yerel yönetimlerin özerkliği gibi düzenlemeleri içeren bir anayasanın olması şarttır" dedi. 
 
Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan'ın "Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı" ve akabinde PKK'nin yaptığı kongreyle birlikte çalışmalarını sonlandırma kararı alması, siyaset ve kamuoyunun ana tartışma gündemlerinden biri haline geldi. Özellikle siyasal, kolektif ve bireysel hakların özgürlükler temelinde genişletilmesi, toplumda güçlü bir beklentiye dönüştü. Bu sorunların çözümünün özgürlükçü bir anayasa değişikliğiyle kolaylaşacağı yaygın bir kanı haline geldi. Abdullah Öcalan da İmralı Heyeti'yle yaptığı görüşmede, "yeni bir toplumsal sözleşmeye ihtiyaç olduğunu" söyledi. Ceza hukukçusu Ercan Kanar, yeni anayasa tartışmaları, başta Kürt sorunu olmak üzere nasıl bir anayasanın sorunların çözümünü kolaylaştıracağına dair Mezopotamya Ajansı'nın (MA) sorularını yanıtladı. 
 
İmralı Heyeti'nin son ziyaretinde Abdullah Öcalan mesajında, "Kardeşlik hukuku üzerinden yeni bir sözleşmeye ihtiyaç var" dedi. İlk avukatları arasında yer aldığınız Öcalan'ın bu mesajını nasıl değerlendiriyorsunuz?
 
Abdullah Öcalan'ın kastettiği şey eşitlik ilkesine dayanan bir hukuk sözleşmesidir. Bu da Kürt halkına statü verilmeden olmaz. Lafla olmaz bu iş. Eğer gerçek kardeşlik olacaksa, Türk ve Kürt halkı ayrıca diğer azınlıkların da hak ve özgürlükler açısından eşit olması gerekir. Bunu kastediyor. Bunun olması için de önce anayasal düzenlemeler yapılmalı. Başlangıçta bu müebbet hapis cezasının kaldırılması gerek. Sonra özgürlükçü anayasa yapılması gerek. Ayrıca düşünce, ifade, toplanma özgürlüğü önündeki baskıların, yasakların son bulması gerek. Cezaevlerinin boşaltılması gerekir. Yine özellikle bölgede getirilen yasakların biran önce son bulması gerek. Yol temizliği olacaksa bunlar yapılması gerekir. Ancak gerçek bir kardeşlik hukuku bunların yerine getirilmesiyle olabilir.
 
Güncel bir anayasa tartışması var siyasetin gündeminde. Türkiye'nin demokratikleşmesi açısından nasıl bir anayasaya ihtiyaç var?
 
 
Tüm toplumu kapsayan din, dil, ırk ayırmaksızın eşit, adil bir anayasaya ihtiyaç var. Dillerin ve halkların hak eşitliğini koruma altına alan, bir düzenlemenin olması gerek.
 
Anayasalar, devletin ve hukukunun bel kemiği olmakla birlikte toplumu da ilgilendiren temel bir meseledir. 2'nci Dünya Savaşı'ndan sonra anayasa mahkemeleri kurulmaya başladı ve anayasanın kuruluş amacı 2'nci Dünya Savaşı'ndan ders alarak yönetilenleri devlete karşı korumak amacıyla yapıldı. Maalesef hiçbir devletin anayasa mahkemeleri bu işlevini yerine getiremedi. Hele bizim gibi ülkelerde anayasa mahkemeleri zerre kadar özgürlüklerden yana bir tavır koymadılar. Yeni bir anayasaya ihtiyacımız var. Bunun için öncelikle Türkiye'de 1921, 1924 ve 1961 anayasalarına bakmak lazım. 1961 Anayasası'nı kadük hale getiren 12 Mart darbesinden sonraki değişiklikleri içeren anayasa var. Yukarıda saydığımız bu anayasaların içinde sadece 1921 Anayasası nispeten özgürlükçüdür. Ama o da maalesef hiç uygulanmamıştır. 12 Eylül 1982 Anayasası sayısız değişikliğe uğradı. Fakat hala özgürlükçü bir niteliğe kavuşmadı. Şimdi bütün bu uygulamalardan dersler çıkartarak yeni bir anayasa sürecine girilmek isteniyor. Öncelikle tüm toplumu kapsayan din, dil, ırk ayırmaksızın eşit, adil bir anayasaya ihtiyaç var. Dillerin ve halkların hak eşitliğini koruma altına alan, bir düzenlemenin olması gerek. Devlet merkezli bir anayasa yerine, toplumun devlete karşı denetimini artıracak bir anayasanın olması lazım. Yine doğrudan demokrasiyi temel alan ve doğrudan demokrasiye geçişi kolaylaştıracak eyalet yönetimi gibi, yerel yönetimlerin özerkliği gibi düzenlemeleri içeren bir anayasanın olması şarttır. Öte yandan kadın erkek eşitliğini tam sağlayan bir anayasa, olmazsa olmazdır. Toplumun hiçbir kesimine karşı ayrım yapmayan, anti militarist hükümlerin yer aldığı bir anayasanın yapılmasına ihtiyaç var. 
 
1921 Anayasası'nı özgürlükçü kılan yönleri nelerdi?
 
1921 Anayasası daha halkçı ve farklıların haklarını gözeten bir yerde duruyordu. 1921 Anayasası'nda yerel yönetimlerin özerkliği ve merkezin yetkilerinin kısıtlanması vurgulanıyordu. Fakat ondan sonra gelen 1924 Anayasası tamamen tekçi, Türkçü, şoven, milliyetçi, militarist bir anayasaydı. 1961 Anayasası liberal halklar açısından 1924 Anayasası'na göre biraz daha olumluydu. Fakat o anayasada da başta Kürtler olmak üzere farklı etnik kökenler, azınlıklar yok hükmündeydi. Onlarla ilgili en ufak bir eşitlik ve özgürlük açısından bir düzenleme söz konusu değildi. Buna rağmen egemenler, 1961 Anayasası'na bile tahammül edemediler. 12 Mart Askeri Darbesi'nden sonra önemli ölçüde bunu kriter haline getirdiler. 12 Eylül'de de faşist darbeci cunta sistemine göre düzenlenen bir anayasa oluşturuldu.
 
Yeni bir anayasaya yapılması kadar bu anayasanın nasıl yapılacağı da önemli bir yerde duruyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan, hükümet kanadından oluşan 10 kişilik bir komisyon kurdu bunun için. "Yeni bir sözleşme" temelinde olacaksa nasıl bir anayasa yapım süreci olmalı?
 
Devlet merkezli olmaması gerekir. Sadece Meclis'in değil; sivil toplum kuruluşlarının, insan hakları kurumlarının, hukuk kurumlarının, siyasi aktörlerinde anayasa yapım sürecine katılımıyla yapılmalı. Tabii bunun ön koşulları olması için önce Meclis yapısının değişmesi gerekir. Yani önce tek adam rejimin hakim olduğu bir Meclis'in değişmesi, siyasi partilerin şimdiki yapısının değişmesi gerekir. Ama kısa vadede böyle bir anayasa yapılması mümkün görünmüyor.
 
Kürt sorununun, demokratik temelde çözümü Anayasal ve yasal değişiklikleri veya düzenlemeleri gerektiriyor. Zaten sorunun çözümü konusunda gerek iktidar gerek sistem içi muhalefette dahil tüm partiler, Meclis zeminine getirilmesi konusunda mutabık. Anayasa, çözümün neresinde duruyor?
 
 
Barışın yapılabilmesi için, kalıcı olabilmesi için önce ifade, düşünce, toplanma özgürlüğünün önündeki engellerin kaldırılması gerekir. Barışın korunması demek, yeni yapılacak bir anayasa ile tüm hak ve özgürlüklerin korunmasıyla mümkün olabilir. 
 
Kürt sorunun çözümü ve Türkiye'nin demokratikleşmesi için köklü değişimlere ihtiyaç olduğu açıktır. 27 Şubatta, Abdullah Öcalan'ın çağrısıyla PKK'nin ilan ettiği bir çatışmasızlık süreci var. Fakat bu gerçek bir barışın geldiği anlamına gelmez. Gerçek bir barışın olması için pozitif ve yapısal bir barışın olması gerek. Yapısal barışla kast edilen adaletin sağlanmasıdır. Barışın inşası ise barışı yapmak, barışı korumak ve barışın sürdürülebildiğini devam ettirmektir. Siz devlet olarak çatışmaların nedenlerini ortadan kaldırmazsanız bir barış sağlamış olmazsınız. Çatışmaların nedenleri ortadan kalkmadıkça, adilane, eşit, özgürlükçü bir çözüm olmadıkça sadece silahların bırakılmasıyla kalıcı bir barış sağlanmış olamaz. Barışın yapılabilmesi için, kalıcı olabilmesi için önce ifade, düşünce, toplanma özgürlüğünün önündeki engellerin kaldırılması gerekir. Barışın korunması demek, yeni yapılacak bir anayasa ile tüm hak ve özgürlüklerin korunmasıyla mümkün olabilir. Örneğin Güney Afrika'da Mandela cezaevinden çıkarılıp bir eve yerleştirilince her türlü siyasetçiyle, gazetecilerle, uluslararası heyetlerle görüşme hakkı tanındı. Ayrıca Güney Afrika'daki barış sürecine siyasi aktörler, siyasi partiler, sivil toplum kurumları da katıldı. Şimdi bizde şu anda böyle bir uygulama yok. Oysa eğer gerçekten Türkiye'de barış olacaksa bu sürecin şeffaf olması gerek. İnsan hakları kurumları, hukuk kurumları ve siyasi aktörlerin de sürece dahil olması gerek. Devleti temel alan bir anayasa olmamalı. Tam tersine devleti küçülten, esas olarak halkların eşitliğini ve özgürlüğünü temel alan bir perspektifle anayasanın yapılması gerekir.
 
Mandela örneğini vermişken Abdullah Öcalan'ın umut hakkının ihlal edildiğine yönelik Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin (AİHM) kararı var. Bu konuda Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi'nin (AK BK)   Türkiye'nin yasal düzenlemeler yapması konusunda bildirimleri var. Kürt sorunun çözümü ve yasal düzenlemeler bağlamında umut hakkı ile ilgili neler söylersiniz?
 
Umut hakkı, ağırlaştırılmış müebbet ya da müebbet hapis cezası verilen ve koşullu salıverme imkanından yararlanamayan tutsakların durumuyla ilgili bir düzenleme. AİHM, bir tutsağın umut hakkının uygulanmamasını insan haklarına aykırı olarak değerlendiriyor. AİHM, 18 Mart 2014 tarihinde Abdullah Öcalan'ın şartlı salıverilme hakkına sahip olmaksızın ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına mahkum edilmesini, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'ne (AİHS) aykırı buldu. Ancak AİHM kararına rağmen söz konusu düzenleme kapsamında henüz bir adım atılmış değil. AİHM'in kararlarının uygulanıp uygulanmadığını denetlemekle yükümlü olan Bakanlar Komitesi'ne bu noktada başvurular yapılıyor. Bunların arasında sivil toplum örgütleri de var. Komite, 17-19 Eylül arasında yaptığı toplantıda, AİHM'in ihlal kararlarını bir kez daha gündemine aldı ve Türkiye'ye somut adım atması için Eylül 2025 tarihine kadar süre verdi. Şimdi bu sürenin dolmasına az kaldı.
 
Komite, Türkiye'den somut yasal düzenlemeler yapmasını beklerken, Adalet Bakanı her seferinde mevzuatta “umut hakkı”nın olmadığını dile getiriyor. 
 
 
Yol temizliği yapılacaksa önce yasadaki ölünceye kadar hapis cezası ve müebbet hapis cezasını düzenleyen hükümlerin ortadan kaldırılması gerekir. Umut hakkının yasalaşması gerekir.
 
Adalet Bakanı "umut hakkı yoktur" diyerek talihsiz bir açıklama yapmış oldu. Şimdi “umut hakkı” aslında 50 senedir dünyada giderek kabul edilen temel bir insan hakkıdır. Hatta Almanya ve İtalya Anayasa Mahkemesi kararlarına da yansıdı. Norveç, Portekiz, Bosna Hersek, Sırbistan müebbet hapis cezasını kaldırdılar. Hatta Norveç ve Portekiz 18'inci Yüzyıl'da kaldırdı. Avrupa'da ağırlatılmış müebbet hapis cezası diye bir ceza şu anda söz konusu değil. Şimdi suç ne olursa olsun, alınan ceza ne olursa olsun, herkesin günün birinde özgürlüğe kavuşma umudunu taşıma hakkının olması gerekir. Aksi uygulama insana işkencedir. İnsan haklarına aykırıdır, despotluktur, faşistliktir. O yüzden yol temizliği yapılacaksa önce yasadaki ölünceye kadar hapis cezası ve müebbet hapis cezasını düzenleyen hükümlerin ortadan kaldırılması gerekir. Umut hakkının yasalaşması gerekir. Selahattin Demirtaş ve Osman Kavala için TMK uygulandı.  Aslında yapılan devlet işkencesi, devlet terörüdür. Bu nedenle AİHM kararlarının uygulanması ile toplum biraz nefes alır ve özgürlüklerin yolu açılır.
 
Siz "Yol temizliği" bakımından atılması gereken adımlardan birinin umut hakkının yasalaşması olduğunu belirttiniz. "Yol temizliği" bakımından yasal ve hukuksal olarak başlangıçta hangi adımların atılması gerekli size göre?
 
Kürt sorunun çözümü ve Türkiye'nin demokratikleşmesi bakımından hak ve özgürlüklerin önü açılmalı ve tüm yurttaşlara eşit yargılanma hakkına sahip olmalıdır. Mesele, Terörle Mücadele Kanunu'nun (TMK) Kürt sorunun çözümsüzlüğünü derinleştiren bir yerde duruyor. Bir kere TMK tamamen kaldırılmalıdır. Yani TMK'nin iyileştirilmesi diye bir hayal kurmamak gerekir. TMK,  düşmanla savaş hukukunun uygulanması anlamına gelir. TMK'nin ilk çıkışı anavatanı ise Amerika ve İngiltere'dir. 19'uncu Yüzyıl'ın başlarında sömürge ülke ve kolonilerde, sömürgecilere karşı kurtuluş savaşları başlayınca emperyalist, ceza yasasıyla yetinmeyerek özel yasalar getirerek düşmanla savaş hukuku uygulamaya başladılar.
 
TMK, bir düşman savaş hukuku yasası mı?
 
TMK'yi anlamak için önce düşmanla savaş hukukunu anlamak gerekir. Şimdi düşmanla savaş hukukuna göre, devlete mağlup olanların temel hakları olamaz. Dürüst yargılanma hakkı uygulanamaz. Devlete mağlup olanlara karşı, suçsuzluk karinesi uygulanamaz. Devlete mağlup olanlara karşı, suç ve cezanın geriye yürümezliği ilkesini uygulanamaz. Yani, Terörle Mücadele Yasası muhalifleri açıkça düşman olarak görüyor. Ve yurttaş ceza yasası onlara uygulanamaz diyor. Yurttaş Ceza Mahkemesi Yasası onlara uygulanamaz diyor. İnfaz açısından da farklı bir infaz sistemi getiriliyor. Hücre tipi infaz sistemini getiriyor. Dolayısıyla bir demokratikleşme ve ya adaletten söz edeceksek öncelikle yasanın tümden kaldırılması gerekiyor.
 
TMK, ilk kez Türkiye'de ne zaman hangi amaçla getirildi? 
 
TMK, Türkiye'de ilk kez 1991 yılında Kürdistan'da yürütülen savaşta "Terörle Mücadele Yasası" olarak yürürlüğe girdi. 1980'li yılların sonlarına doğru Kürt mücadelesinin hızla büyüme başlamasıyla, Kürt mücadelesinin gelişimini bastırmak amacıyla uygulanmaya başlandı. TMK ilk yürürlüğe girdiğinde o zaman İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi başkanıydım. Bu yasaya karşı "Hayır" mitingi yaptık Çağlayan'da. Fakat maalesef toplum duyarsız olduğu için yasayı çok rahat bir şekilde geçirdiler. Yaptığımız tüm itirazlara rağmen Anayasa Mahkemesi bu kararı iptal etmedi. Zamanla bazı maddelerini iptal etti, ama şu anda yine bütün şiddetiyle TMK uygulanıyor. Yani doğrudan düşmanla savaş hukuku anayasası uygulanıyor şu anda. 
 
Peki, kime karşı uygulanıyor? 
 
Başta Kürtlere karşı uygulanıyor. Daha sonra Türkiye'deki farklılıklara, azınlıklara, devlete muhalif olan herkese uygulanıyor.
 
TMK gibi bir yasa Türkiye'yi demokrasi konusunda ne yönde etkiledi?  
 
Türkiye'de 2005 yılında TMK'nin değişmesiyle birlikte ifade özgürlüğü "terör" kapsamına alındı. 12 Eylül Darbesi'nde bile askeri mahkemelerin kriterleri vardı. Örneğin; işkenceye dayalı ifadeler geçerli kabul ediliyordu, ama sahte kimlik olmadan, illegal yazı olmadan askeri mahkemeler sanıklara üyelikten ceza veremiyorlardı. Daha sonra Devlet Güvenlik Mahkemeleri (DGM) geldi, daha kötü oldu. DGM'den sonra, Özel Yetkili Mahkemeler'le bu haklar daha da kısıtlandı. Fakat AKP döneminde getirilen TMK'nin uygulama alanı çok daha genişledi. AKP, TMK'yi lafzına aykırı bir şekilde uygulanmaya başladı. AKP'lilere muhalif olan herkes düşman kabul edilerek gözaltına alınmaya ve tutuklanmaya başlandı. Şimdi buna, doktrininde soruşturma, tutuklama, gözaltına alma endüstrisi denir. Yani AKP dönemiyle birlikte düşmanla savaş endüstrisi kullanılıyor. Bu nedenle TMK'nin tümden kaldırılması gerekiyor.
 
TMK'nin kaldırılmasının koşulu nedir? Anayasa ile nasıl bir bağı var ya da "yeni" anayasa tartışmalarının merkezinde olmalı mı?
 
 
Adalet Bakanlığı tarafından hazırlanan 10'uncu Yargı Paketi taslak çalışmalarında baktığımızda basına yansıyan kadarıyla, hasta tutukluların ve yaşlıların ev hapsine getirilmesi hazırlığı yapılıyor. Bunlar yeterli değil.
 
TMK'nin kaldırılması için anayasanın tamamının değişmesi gerekir. Çünkü şu andaki anayasa devlet merkezli bir anayasadır. Başta Kürt halkı olmak üzere farklı etnik kökenleri kabul etmeyen, yok sayan bir anayasadır. Yine ifade özgürlüğünü, düşünce özgürlüğünü, toplanma özgürlüğünü, kısıtlayan bir anayasadır. Dolayısıyla yeni baştan başlamak gerekecek. Bu başlangıcı yaparken de öncelikle hukuk kurumlarının, insan hakları kurumlarının, sivil toplum kurumlarını harekete geçirmek gerek. TMK'nin kaldırılması ya da yeni anayasa değişikliğini eğer kitleler sahiplenirse olabilir. Adalet Bakanlığı tarafından hazırlanan 10'uncu Yargı Paketi taslak çalışmalarında baktığımızda basına yansıyan kadarıyla, hasta tutukluların ve yaşlıların ev hapsine getirilmesi hazırlığı yapılıyor. Bunlar yeterli değil. İşin özüne uygun değişiklikler değil. Bir barış ve iyileştirme sürecinden bahsediliyor. Bunun için köklü bir hukuk reformu gereklidir. Gerçek barış da ancak öyle sağlanabilir.
 
Abdullah Öcalan başta olmak üzere tüm bu konuların masaya yatırılacağı yerin Meclis olduğu belirtiliyor. Bu konuda Meclisin rolüne dair neler söylersiniz?
 
Abdullah Öcalan, Meclis'te bir komisyon kurulsun diyor ama tek bir komisyon kurulsun demiyor. Her alanda çok sayıda komisyon önerisi var. O önerileri çok isabetlidir. Eğer her alanda bir komisyon kurulursa bunun görev yetkileri geniş olmalı. Meclis'teki tüm partilerin yanı sıra hukuk kurumları, insan hakları kurumlarından katılımlar da olursa komisyonlar demokratik düşünmede ciddi adımlar atılabilir. Bu komisyonların Meclis'te kurulması halinde verdiği kararlar bağlayıcı olmalı. Kim iktidarda olursa olsun bu Meclis'in kararlarını uygulamalıdır. Meclis'in vereceği kararlardan toplumun da haberi olmalı. Tabii kurulacak bu komisyonlar, Meclis kararlarıyla öncelikle Tayyip Erdoğan'ın yetkilerinin önemli bir kısmının ortadan kaldırılması gerekir. Şu anda bütün yetkiler sadece Erdoğan'da ve her şeye kendisi karar veriyor. Yani tek adam diktatörünün sona ermesi gerekir. Acilen gerçek demokratik bir parlamenter sisteme geçilmesi gerekir. Yani bu tür Cumhurbaşkanlığı Sistemi'nin son bulması gerekir. Ancak o zaman kurulacak komisyonların işlevini yerine getirebilir.
 
MA / Esra Solin Dal
 

Diğer başlıklar

04/06/2025
23:56 ABD’den ateşkes tasarısına veto
23:51 Narin Güran cinayeti: Sanık Bahtiyar aleyhine Yargıtay’a başvuru
23:13 SOHR: İsrail, Kuneytra kırsalına operasyon düzenledi
22:30 Vanspor kutlamalarında kayyım protestosu
21:49 İstanbul’da 3.5 büyüklüğünde deprem
21:12 Şam ile müzakereleri yürütecek Kürt heyeti belirlendi
20:24 Trump, Putin'le görüştü
20:22 Çelik: Anayasaya dair ilk toplantımız bayram sonrası olacak
19:34 10’uncu Yargı Paketi yürürlüğe girdi
19:13 Maxmur’da ablukaya karşı yürüyüş
19:09 Hama’da cephane deposunda patlama: 4 kişi öldü
19:07 Zelenski’den Rusya’ya liderler görüşmesi çağrısı
19:01 KHK eylemi 334'üncü haftada: Zulüm bitene kadar direneceğiz
18:57 Putin’den Ukrayna saldırılarına dair açıklama
18:54 İsrail cezaevlerindeki Filistinli sayısı 10 bin 400’ü aştı
18:28 'İnfaz erteleme kararları bağımsız sağlık kurullarınca verilmeli’
18:23 Maxmur’daki abluka için uluslararası kamuoyuna çağrı
18:17 Bakanlık kampında 17 yaşındaki genç boğularak yaşamını yitirdi
18:15 Gazze’de can kaybı 54 bin 607’ye yükseldi
17:47 Hama Havaalanı’nda patlama
17:43 Sağlık Bakanlığı’ndan Kırım Kongo Kanamalı Ateşi'ne karşı uyarı
17:34 Özel’den Silivri’deki sevklere tepki: Kötülükleri yanlarına kalmayacak
17:31 Wan’da ‘Xemê Akdoğan Kadın Kent Bostanı’ açıldı
16:25 7 gazeteciye duruşmada 'ses ve görüntü kaydı alma' davası
16:21 84 örgütten İran’daki Afgan idamlarına karşı 'eylem' çağrısı
15:28 Licê ve Pîran'da mezarlık ziyareti
15:16 Gazeteci Tuğçe Yılmaz serbest bırakıldı
15:00 Tutsak gazeteci Perihan Erkılınç: Gerçekleri yazmak meşrudur
14:42 İzmir'de grev sona erdi: TİS imzalanacak
14:24 Rapor: Tutsak yakınlarının iç çamaşırları kontrol ediliyor
13:50 Wan'da kayyım protestosuna ceza
13:45 DEM Parti'den gözaltı görüntülerine tepki: Siyasi acizlik
12:17 İzmir'de grev 7'nci gününde: İstişare süreci devam ediyor
12:01 Qoser'de şüpheli kadın ölümü
11:36 AYM, ‘Kur Korumalı Mevduat’ düzenlemesini iptal etti
11:25 İşte Abdullah Öcalan’ın kongreye sunduğu kararlar
11:17 Hayatını kaybeden gazeteci Özbek Niğde’de defnedilecek
11:16 DFG: Mayıs'ta 78 gazeteci yargılandı, 4'üne ceza verildi
11:00 Abdullah Öcalan’ın kongre perspektifinin tam metni
10:30 Serxwebûn'dan veda sayısı: Yeni bir başlangıç için…
09:28 PKK kongresi sonrası ilk araştırma: Karara destek yüzde 71,5
09:21 Dolandırıcılar bulunmayınca 'kripto' satışı yapan şirketin malına tedbir
09:19 5 Haziran patlamasında kardeşini yitirdi: Devlet ailelerden özür dilemeli
09:18 Tahliye edilen hasta tutsak Başaran: Yargı paketinden beklenenler çıkmadı
09:14 Devrimci Parti Genel Başkanı: Örgütlü mücadeleyle değiştirme iradesini büyütmeliyiz
09:13 Riha'da iki yılda 6 bin 287 çocuk ve kadına karşı 13 suç işlendi
09:12 ÖHD'den ‘umut hakkı'na dair 3 aylık eylem takvimi
09:11 Andy Carl: Sürecin ilerlemesi için ön koşul siyasi liderliğin tam katılımıdır
09:08 Veri Analisti Stevenson: ‘Çocuk istismarı’nda yeni tehlike yapay zeka
09:02 Halide Türkoğlu: Bütün kadınlar Ortadoğu Rönesansı’nda rol alsın
09:00 4 HAZİRAN 2025 GÜNDEMİ
08:57 10. Yargı Paketi kabul edildi: 8 madde çıkarıldı
07:47 İBB soruşturması: Belediye başkanları dahil 22 tutuklama
02:05 DEM Partili Uçar: Siyasi tutsaklar toplum için risk değil, güvencedir
01:29 Diyanet’e geniş yetkiler veren kanun, yürürlüğe girdi
01:03 Abdullah Öcalan'dan PKK kongresine perspektif
00:40 Meclis Başkanı seçimi kararı Resmi Gazete'de
00:35 Halep’te Abdullah Öcalan’ın özgürlüğü için yürüyüş
00:29 DEM Parti: Kürt sorununun demokratik çözümü paketlere sığdırılamaz
03/06/2025
23:59 Tanrıkulu: AKP beklentileri boşa çıkardı
23:55 MHP’li Yıldız’dan süreç açıklaması: Hiç kimse bozamaz
23:15 bianet Editörü Tuğçe Yılmaz gözaltına alındı
23:03 Özgür Özel'den miting çağrısı
21:56 Basel’de hasta tutsaklar için çağrı: Harekete geçin
21:23 Trafo merkezinde patlama: 150 mahalle elektriksiz kaldı
21:17 Arsîsa Grubu üyeleri serbest bırakıldı
21:13 Munzur Festivali’nin tarihi belli oldu
21:00 Yeniden seçilen Kurtulmuş: Bu mesele aynı zamanda demokratik Türkiye meselesidir
20:19 Bazîd’te Arsîsa Grubu üyelerine gözaltı
19:51 Balıkesir’de orman yangını
19:38 ‘2050 yılında 34 milyar ton plastik yeryüzünde olacak’
19:13 Meclis başkanı ilk iki turda seçilemedi
18:47 SOHR: Şam’da 10 günde 17 kişi kaçırıldı
18:39 10’uncu Yargı Paketi’nden 8 madde çıkarıldı
18:04 KCDP: 'Aile Yılı’nda 14 kadın aile üyeleri tarafından katledildi
17:47 YNK’den Pervin Buldan’a tebrik mesajları
17:26 Gazze’de bir günde 40 kişi katledildi
17:16 Hollanda başbakanı istifa etti
17:13 DEM Parti'nin bayram ziyaretleri programı belli oldu
16:56 Kültürel Miras ve Kentleşme Meclisi kuruldu
16:10 BES-AR: Genel enflasyon yüzde 53,83
15:12 ÖHD ve TUAY-DER: Tecrit barışın önünde engeldir
15:11 Ehmedê Xanî Türbesi'ne yürüyüş: Kürtçeye statü tanınsın
14:58 Silahlı saldırıya uğrayan Yiğiter: Henüz detaylı ifadem alınmadı
14:53 Çiğli işçilerinin eylemi 24'üncü gününde
14:49 Mêrdîn’de halk GES şirketini mahalleden kovdu
14:48 Atılım gazetesiyle dayanışmaya soruşturma
14:47 Yıllardır değişmeyen zihniyet: Gözaltındakiler tek sıra kameraların karşısına çıkarıldı
14:16 Katledilen iş insanları anıldı: Barış yüzleşmek, katilleri yargılamaktır
14:09 Doktorlar Süleymaniye ve Hewlêr’de alanlarda
13:33 Tutsak yakınlarından grup toplantısında ‘Kovid-19’ tepkisi
13:22 TMO buğday ve arpa alım fiyatını açıkladı: Çiftçi hüsrana uğradı
13:10 İzmir'de grevin 6'ncı gününde belediyeye masa çağrısı
13:08 Bahçeli: Hepimizin hanesine tarihi sorumluluk düşmektedir
12:42 Tülay Hatimoğulları: Oyalanacak vakit yok, yol temizliğine ihtiyaç var
12:37 Grevdeki işçiler taleplerinin kabul edilmesi için direnişte
12:17 Hollanda’da mülteci krizi koalisyonu çökertti
11:59 Riha Barosu’ndan BM için ‘işkence’ raporu
11:17 TÜİK'e göre Mayıs enflasyonu 1,53
11:09 Durre Kaya ve Muhsin Melik’in isimleri Curnê Reş’te yaşatılacak
10:31 Mahkeme kaymakamın ‘Mem û Zîn’ ismine yönelik yasak kararını kaldırdı
09:57 MKG'den Mayıs raporu: 5 soruşturma 6 dava, 1 tutuklama
09:55 Kürt kadınlar hakları ve özgürlükleri için direniyor
09:23 ENAG: Mayıs'ta enflasyon yüzde 3,66 arttı
09:19 Juliana Gözen: Sosyalistler sürecin öznesi olmalı
09:11 Dêrsim'in 'hafızası' hedefte
09:10 ODTÜ'de Kürtçe Araştırmaları Topluluğu kuruldu
09:09 ‘Katliam yasası’ geri çekilinceye kadar mücadeleleri sürecek
09:08 Sêrt Baro Başkanı Alptekin: 'Umut hakkı’nın uygulanması hukuki bir sorumluluktur
09:08 Kimyasal saldırıda kızını kaybetti: Acılar kalıcı barışla unutulur
09:07 Hakimin eşi bir tıkla 8 milyon dolandırıldı
09:05 İmralı Heyeti'nden Erol: Öcalan demokratik siyasetin silahtan güçlü olduğunu söylüyor
09:00 ‘Yeni anayasa kadının rengini yansıtmalı'
09:00 Gabar’da ağaç kıyımı büyüyor
09:00 03 HAZİRAN 2025 GÜNDEMİ
08:39 İran’da Mayıs ayında 152 kişi idam edildi
08:20 Marmaris'te deprem: 1 kişi hayatını kaybetti
02/06/2025
23:52 DAKB’dan Nevin Kamilağaoğlu ile dayanışma çağrısı
23:25 Sena Düzgün soruşturmasında araştırma görevlisine uzaklaştırma
22:49 Wan'da polis, iki genci darp etti
22:05 ‘Kent Uzlaşısı’ ile kazanılan Toroslar’da başkan yardımcıları görevden alındı
21:03 Sırrı Süreyya Önder’e Ali İsmail Korkmaz Yaşam Ödülü
20:46 Erdoğan'dan Pervin Buldan'a tebrik telefonu
19:37 Emek ve Özgürlük İttifakı Ankara’da toplandı
19:30 Mêrdîn’den seslendiler: Cezaevlerindeki ayrımcı uygulamalara son verin
19:09 30 yıldan sonra tahliye edilen Çelikdemir’e ziyaret
19:05 Gerok Ma’dan Curnê Reş'te çocuk atölyesi
18:48 Ali İsmail Korkmaz darp edildiği sokakta anıldı
18:41 MHP, bayramda DEM Parti’yi ziyaret edecek
18:29 DEM Parti Meclis Başkanvekilini belirledi
18:24 Meclis yarın yeni başkanını seçecek
18:17 Wan ilçelerinde yürüyüş: Kürt halkının ulusal değerleri tanınsın
18:08 Pîrejman'daki tahribat raporlandı
17:57 İstanbul’daki Rusya-Ukrayna görüşmesi sona erdi
17:29 Halep’te ikinci grup ‘esir ve tutuklu değişimi’ gerçekleşti
17:06 Emekliler bayram öncesi taleplerini sıraladı
16:59 Bazîd’te 'Kürtçeye statü' yürüyüşüne çağrı
16:51 Tutsağın mektubuna ‘infial yaratır’ gerekçesiyle el konuldu
16:45 Devrimci önderleri anan gençler tahliye edildi
16:34 Prf. Alex Callinicos’dan Öcalan’ın çağrısına destek
15:54 Kurtulmuş İYİ Parti ve Yeni Yol Partisi ile görüştü: Bu tarihi bir süreçtir
15:32 DEM Parti’den 10’uncu Yargı Paketi’ne şerh
15:01 Özel’den grev açıklaması: Çözüm bulunacak
14:50 Kürt Böreği Festivali 9 Haziran'da düzenlenecek
14:40 10’uncu Yargı Paketi yarın Genel Kurul’da görüşülecek
14:24 Görevden alınan eşbaşkanların serbest bırakılması istendi
13:20 Gazeteci Elif Akgül tahliye edildi
13:12 Rojhilat’ta bir ayda en az 10 kadın katledildi
13:00 İşçilerin direnişinde 5’inci gün: Grev kırıcılığa tepki
12:56 Birleşik Devrimci Parti: Kürt halkının yanındayız