İSTANBUL - Gazeteciler Nazım Daştan ve Cihan Bilgin'in katledilmesini protesto ettikleri için yargılanan gazeteciler, "Hakikatin dili ve eylemi olmaya, gazetecilik onurunu korumaya devam edeceğiz" dedi.
Gazeteciler Nazım Daştan ve Cihan Bilgin'in Türkiye tarafından SİHA'yla hedef alınarak katledilmesini protesto eden 10 gazeteci, 2 siyasetçi, 2 genç hakkında açılan davanın duruşması görüldü. Duruşmanın ardından İstanbul Adliyesi önünde yapılan açıklamaya Dicle Fırat Gazeteciler Derneği (DFG), Mezopotamya Kadın Gazeteciler Derneği (MKG), Devrimci İşçi Sendikaları (DİSK) Basın Yayın Matbaa Çalışanları Sendikası (Basın-İş) üyelerinin yanı sıra çok sayıda gazeteci katıldı.
Gazetecilerden Mahsum Sağlam, "Son günlerde Türkiye'de yaşanan olaylardan dolayı çok sayıda gazeteci gözaltına alınıp tutuklanıyor. Biz gazeteciler olarak bu baskıları kınıyoruz. Türkiye’de yaşanan sorunun Kürt sorunuyla bağlantılı olduğunu biliyoruz. Bu yargı sopalarını kabul etmiyoruz. Bu gün burada gazetecilik faaliyetimizi sorgulayan muamelelerle karşı karşıya kaldık. Nazım ve Cihan gazetecilerin olmadığını iddia ediyorlar. Bu gazeteci arkadaşlarımız gazeteci kimliklerine şahidiz. Bu arkadaşlarımız kendi gazeteci faaliyetini icra ederken katledildiler. Cihan ve Nazımı buradan anıyoruz. Hakikatin dili ve eylemi olmaya devam edeceğiz" diye konuştu.
'İKTİDARIN YARGISINI DAYANIŞMAYLA KIRABİLİRİZ'
Ardından söz alan DİSK Basın-İş Yönetim Kurulu Üyesi İzel Sezer, "Bugün bir yargılama olmadı. Gazeteci arkadaşlarımız ve avukat arkadaşlarımız mahkeme salonunda saldırgan bir tavırla karşı karşıya kaldı. Saray rejimi gazetecileri halkın sesini kısmak için katlediyor. İktidar için en kolay yolu budur. Dün Metin Göktepe’nin doğrum günüydü. Hakikati topluma buluşturmak istediği için katledildi. Bugün buradan yargılanan tüm gazeteci arkadaşlarımızın gazeteciliğine şahidiz. Bizler yana yana geldiğimizde iktidarın yargısını kırabiliriz" ifadelerini kullandı.
'BASIN ÖZGÜR DEĞİLSE HİÇKİMSE ÖZGÜR DEĞİLDİR'
Daha sonra MKG adına söz alan gazeteci Diren Yurtsever, herkesin haber yapma hakkının olduğunu söyleyerek, "Özgür Basın düşünce ve fikir özgürlüğünü savunduğu için burada. Özellikle savaş ve çatışma ortalamalarda ilk önce gazeteciler hedef alınıyor. Gazeteciler ya katlediliyor ya gözaltına alınıyor ya da tutuklanıyor. Katledilen gazetecileri anmak suç değildir. Nazım ve Cihan'ın gazeteciliğine şahidiz. Bundan sonra da gazetecileri yargılayanların karşısında çok daha güçlü durulacağız. Bir yerde basın özgür değilse hiç kimse özgür değildir. Gazetecilere dönük şiddeti teşhir etmek içinde buradayız. Katledilen gazeteci arkadaşlarımızı anmaya devam edeceğiz. Gazetecilik onurunu korumaya devam edeceğiz" dedi.
Açıklama "Özgür Basın susturulamaz" ile "Nazım ve Cihan onurumuzdur" sloganlarıyla son buldu.