İZMİR - Ege ve Akdeniz'in savaşlardan kaçan göçmenler için ölüm yolu olduğunu söyleyen ÇHD’li Ali Ekiz, AB ve Türkiye'nin göçmen politikasına değinerek "Kirli siyaset, bir ölüm yolu yarattı" dedi.
Ortadoğu'da ve dünyanın birçok yerinde yaşanan savaş ve çatışma ortamlarından kaynaklı her yıl binlerce insan, tehlikeli yollar üzerinden yaşadıkları yerleri terk etmek zorunda kalıyor. Yoksulluk ve ölümden kaçmak zorunda kalan binlerce insan da göç yollarında yaşamını yitiriyor. Uluslararası Göç Örgütü'nün (IOM) verilerine göre 2024'de dünya genelinde en az 8 bin 938 kişi göç yollarında yaşamını yitirdi. Verilere göre, 2024 yılı, göçmenlerin en çok yaşamlarını yitirdiği yıl oldu. Yine IOM'un verilerine göre 2024 yılının sadece ilk üç ayında 956 göçmen yaşamını yitirdi.
Göçmenlerin Avrupa'ya geçmek için çok sık kullandığı rotaların başında gelen Akdeniz ve Ege kıyılarında da her sene binlerce göçmen yaşamını yitiriyor. Geçtiğimiz hafta da Yunanistan ve Türkiye kıyıları arasında iki farklı yerde 16 göçmen yaşamını yitirdi. Ayrıca Akdeniz ve Ege kıyılarında mültecilere yönelik işkence, kötü muamele ve geri itmeler de en çok göze çarpan olaylar arasında.
'EGE ÖLÜM YOLU HALİNE GELDİ'
Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) İzmir Şubesi Göçmen Komisyonu Üyesi Avukat Ali Ekiz, Akdeniz ve Ege kıyılarında göçmenlerin yaşadıklarına değinerek, uluslararası bir hak olan iltica ve sığınma hakkının uygulanmamasında soruna etkisine işaret etti. İltica ve sığınma haklarının uluslararası sözleşmelerle kabul edildiğini hatırlatan Ekiz, bu anlamda gittiği ülkede sığınma talep eden göçmenlerin haklarının sağlanması gerektiğini vurguladı. Yine göçmenler için çalışma koşullarının oluşturulması, sağlığa erişim hakkının sağlanması ve geçici bir kimlik verilmesi gerektiğini belirten Ekiz, "Göçmen meselesi bir sorun olarak addediliyor, ama bu sorunun neden ortaya çıktığını ve bu insanların neden topraklarını terk etmek zorunda kaldıklarına dair herhangi bir söylemde bulunmuyorlar. Türkiye ile sürekli geri kabul anlaşmaları yapılıyor. Bu anlaşmalarla Türkiye bir uğrak yeri ve 'pis işleri' yürüten ülke haline gelmiş durumda. Avrupa göçmenleri bir sorun olarak görüyor, ama bu soruna bir çözüm bulmuş değil. Aslında göçmenler bir sorun değil. Var olan bir sorunun sonucu. Şu an Suriye, Afganistan veya İran gibi ülkelerdeki barbar rejimler olmasaydı, göçmen sorunundan bahsetmiyor olurduk. Bu kirli siyasetin sonucu bir ölüm yolu yarattı. Ege Denizi de bu ölüm yolunun bir durağı haline gelmiş durumda" dedi.
'GÖÇ SAVAŞIN SONUCU'
Her sene farklı ihlaller yaşandığına dikkat çeken Ekiz, Türkiye ve Avrupa Birliği'ni (AB) bu ihlallerden sorumlu tuttu. AB'nin Akdeniz'de göçmenlerin botlarını şişleyerek göçmenleri geri iten Yunanistan'a göz yumduğunu söyleyen Ekiz, "Avrupa bu geri itmelere yönelik Yunanistan'a hiçbir yaptırımda bulunmuyor. Sonuç olarak Ege Denizi yaşama giden yolda bir ölüm kapısı haline geliyor. Göçmenler kendini güvende hissettiği ülkelere gitmek istiyor. Bu ülkeler de genelde Avrupa ülkeleri oluyor. Buraya geçişler de Ege Denizi ya da Suriye üzerinden Kıbrıs oluyor. Türkiye'deki koşullar ağırlaştığı ölçüde bu geçişleri daha fazla göreceğiz. Ama Suriye'deki 'rejimlerin' veya 'erklerin' gerçekleştirdiği katliamlar tamamen görmezden gelinerek, uluslararası koruma başvuruları reddediliyor. Yunanistan da ise yıllardır bir geri itme sistemi uyguluyor. Geri ittirilen göçmenlere işkence uygulanıyor. İşkenceyi uygulayan kolluklar açık açık korunuyor. Sağ olarak kurtulanların akıbeti ne olacak? Türkiye bu insanları geri gönderme merkezlerine alıp daha sonra hızlı bir şekilde sınır dışı ediyor. Hukuki anlamda haklarını kullanmaları zorlaştırılıyor" diye konuştu.
'ÜLKELER ORTADA SORUN YOKMUŞ GİBİ DAVRANIYOR'
Suriye ve Filistin'deki saldırı ve katliamların yeni göçler yaratacağına da dile getiren Ekiz, "Ayrıca bir savaş yaratırsanız bunun sorumluluğunu almanız gerekiyor. Katliamlardan dolayı insanlar kaçma zorunluluğu hissettiğinde, bu sefer ülkeler bunu bir sorun olarak görüyor. 2011'de Suriye'de başlayan savaşta Rojava'da sınır kapılarının açılmadığını gördük. Başka yerlerde kapıların açıldığını gördük. Bunlar bilinçli olarak yapıldı. Şu anda da Alevi katliamı var. Ama Hatay'da kapıların açılmadığını görüyoruz. Yani katliamın kime yönelik yapıldığı Avrupa ve Türkiye için çok önemli. Alevilere, Kürtlere ve Filistinlilere yönelik katliam yapıldığında ortada bir sorun yokmuşçasına davranıyorlar. Ancak siz savaşın müsebbibiyseniz kapıları açmakla mükellefsiniz. Asıl sorun savaşın desteklenmesi. Ülkeler Avrupa'daki insan hakları sözleşmelerin tamamına uymaları gerekiyor" diye ifade etti.