İSTANBUL - AİHM'in "ihlal" kararı, Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi'nin “ara karar” uyarısı ve Devlet Bahçeli'nin açıklamalarına rağmen Abdullah Öcalan'ın "umut hakkı"na dair adım atılmıyor. Hak ve hukuk örgütleri, komiteye yeni bir bildirimde bulunmaya hazırlanıyor.
Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan, uluslararası komployla 15 Şubat 1999 tarihinde Türkiye’ye getirildikten sonra aynı yılın 29 Haziran'ında idam cezasına çarptırıldı. Ancak komploya karşı ortaya çıkan toplumsal tepki ile Öcalan'ın müdafiliğini yapan Asrın Hukuk Bürosu avukatlarının hukuki mücadelesi ve Türkiye'nin 2001'de başlayan Avrupa Birliği (AB) üyeliği süreci idam cezasının uygulanması önünde engel oldu.
Asrın Hukuk Bürosu, Yargıtay’ın idam cezasını onaması üzerine kararı Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne (AİHM) taşıdı. AİHM, 21 Kasım 2000'de infazın uygulanması konusunda "yürütmeyi durdurma" kararı verdi ve 14 Aralık 2000'de Abdullah Öcalan’ın başvurusunu kabul edilebilir buldu.
Burada süreç devam ederken, Türkiye’de de idam cezası kaldırıldı. 2001 yılında “Savaş tehdidi ve terör suçları halleri dışındaki suçlar”, 3 Ağustos 2002'de ise “Savaş ve çok yakın savaş tehdidi hallerinde işlenmiş suçlar hariç" şartlarıyla idam cezası kaldırıldı. 7 Mayıs 2004 tarihli değişiklikle Anayasa'dan ölüm cezaları ile ilgili maddeler çıkarıldı. 14 Temmuz 2004'de ise Türk Ceza Kanunu'ndan ölüm cezaları ile ilgili maddeler çıkarıldı. Böylece ölüm cezası Türkiye'nin iç hukukundan tamamen kaldırılmış oldu.
AİHM Büyük Dairesi, 12 Mayıs 2005'de "Türkiye/Öcalan" adıyla açıkladığı nihai kararında, Abdullah Öcalan’ın davasının adil olmadığına hükmetti ve davanın yeniden görülmesini talep etti. Ancak Türkiye, Abdullah Öcalan’ı yeniden yargılamayı reddetti.
Türkiye'de, 2002 yılına kadar bir tutsağın şartlı salıverilme hakkına sahip olmaksızın ömür boyu hapiste tutulması söz konusu değildi. Ancak Abdullah Öcalan’a verilen ceza sonrası "ömür boyu hapiste tutma" uygulaması Türkiye’nin infaz uygulamasında yer aldı. Sonraki süreçlerde söz konusu uygulamayı da kapsayan bazı maddeler Terörle Mücadele Kanunu'nda (TMK) yerini aldı.
4 BİNİ AŞKIN TUTSAĞI İLGİLENDİRİYOR
Asrın Hukuk Bürosu, Abdullah Öcalan’ın tahliye “umudunu” ortadan kaldıran bu cezaya karşı AİHM’e başvurdu. AİHM, 2014 yılında “Öcalan 2” adıyla verdiği kararda, Abdullah Öcalan’a ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verilmesinin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (AİHS) işkence ve kötü muameleyi yasaklan 3’üncü maddesine aykırı olduğu yönünde hüküm kurdu. Ayrıca şartlı tahliyeyi yasaklamanın "umut hakkı"nın ihlali olduğunu vurguladı.
Böylece "umut hakkı" Türkiye'nin gündeminde yer almaya başladı. Söz konusu hak, Abdullah Öcalan için verilen kararla ülke gündemine girdi ve son aylarda ülkenin başlıca gündemleri arasında yer alıyor.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, 22 Ekim 2024 tarihli haftalık grup toplantısında, Abdullah Öcalan'ın "umut hakkı"na dair yasal düzenlemelerin önünün açılmasını istedi. Bahçeli, düzenlemenin yapılmasını ise, Abdullah Öcalan'ın "örgütünü tasfiye etmesi" şartına bağladı.
Bahçeli'nin pazarlık konusu haline getirmeye çalıştığı hak, sadece Abdullah Öcalan'ı ilgilendirmiyor. Öcalan'ın yanı sıra 4 bini aşkın ağırlaştırılmış müebbet ve müebbet hapis cezasına çarptırılmış tutsağın da "umut hakkı" şu an ihlal ediliyor.
KOMİTE İLK KEZ 2015’TE GÜNDEMİNE ALDI
Öcalan’ın "umut hakkı"nın sağlanması için bugüne kadar birçok girişim yapıldı. Bu kapsamda AİHM kararlarının uygulanıp uygulanmadığını denetlemekle sorumlu olan Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi (AK BK), ilk kez 2015 yılında söz konusu "ihlal" kararını gündemine aldı. Türkiye, 24 Temmuz 2015’te komiteye bir “Eylem Planı” sundu. Eylem planında, AİHM kararının çevirisiyle birlikte bütün mahkemelere yollandığı ve bu şekilde kararın icra edildiği iddia edildi. Ancak fiili olarak AİHM kararı yerine getirilmedi.
AVUKATLARIN BAŞVURULARI
2015 yılından sonra "ihlal" kararına dair birçok başvuru yapıldı. Abdullah Öcalan’ın avukatları, "umut hakkı" ile ilgili Bakanlar Komitesi’ne ilk kez 6 Haziran 2016 tarihinde başvurdu. Daha sonra sırasıyla 12 Ekim 2017, 2 Şubat 2018, 28 Ocak 2019, 9 Ağustos 2022 ve 26 Ocak 2023 tarihlerinde başvuru yapıldı. 6 başvurunun tümünde, Abdullah Öcalan'ın "umut hakkı"nın sağlanması ve Türkiye’nin gerekli adımları atması talep edildi.
STÖ’LERDEN İLK BAŞVURU
Sivil toplum örgütleri de 26 Temmuz 2021 tarihinde ilk kez "umut hakkı"na dair komiteye başvuruda bulundu. Özgürlük için Hukukçular Derneği (ÖHD), İnsan Hakları Derneği (İHD), Toplum ve Hukuk Araştırmaları Vakfı (TOHAV) ile Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) tarafından yapılan başvuruda, komitenin "ihlal" kararını “acil” olarak gündemine alması talep edildi.
TÜRKİYE’DEN 'İHLAL YOK’ YANITI
Türkiye, 7 Eylül 2021'de hak ve hukuk örgütlerinin yaptığı başvuru üzerine Bakanlar Komitesi’ne yanıt verdi. Türkiye'nin yanıtında, 2009’dan beri İmralı’da “ihlal olmadığı” ileri sürüldü. Türkiye, ağırlaştırılmış müebbet cezasına dair yasal değişiklik yapılmasına dair tespit ve önerileri ise görmezden geldi. Türkiye, farklı tarihlerde komiteye yaptığı bildirimlerde de bu iddiasını sürdürdü.
ÖCALAN'IN 'MUAF' TUTULDUĞU İTİRAF EDİLDİ
Türkiye, 7 Ekim 2021’de komiteye ikinci bir bildirimde bulundu. Türkiye, aynı iddiaları savundu. 2009’dan bu yana İmralı’da "ihlal" olmadığını ileri süren Türkiye, “Umut hakkının güvenceye alınması” ve “ağırlaştırılmış müebbet cezasının infazı rejimi hakkında yasal değişiklik” yapılmasına ilişkin tespit ve önerileri görmezden geldi. Ayrıca Abdullah Öcalan’ın "umut hakkı"ndan “muaf” tutulduğunu kabul etti. Türkiye, Aralık 2022 ve Temmuz 2024 tarihlerinde sunduğu eylem planlarında da önceki iddialarını savundu.
STÖ’LERDEN TÜRKİYE’YE YANIT
Başvurucu sivil toplum örgütleri, Türkiye'nin 7 Eylül 2021 tarihli “ihlal yok" yönündeki yanıtına karşı 12 Ekim 2021 tarihinde komiteye bir bildirimde bulundu. Bildirimde, iddiaların yanıltıcı olduğu ve tecridin sürdüğü vurgulandı.
TÜRKİYE'YE SÜRE VERİLDİ
Komite, hak ve hukuk örgütlerinin başvurusu üzerine, yani 6 yıl aradan sonra 30 Kasım-2 Aralık 2021 tarihleri arasında "umut hakkı"nı gündemine aldı. Aralık ayında kararını açıklayan komite, Türkiye’yi gerekli tedbirleri daha fazla gecikmeden kabul etmeye çağırdı. Ayrıca Türkiye’deki yetkililerden, genel tedbirlerin uygulanmasında kaydedilen ilerlemeye dair en geç 2022 Eylül ayı sonuna kadar bilgi sunması talep edildi.
STÖ’LERDEN İKİNCİ BAŞVURU BAŞVURU
ÖHD, TİHV, İHD, TOHAV ile Ceza İnfaz Sisteminde Sivil Toplum Derneği (CİSST) ve Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD), söz konusu karar üzerine 31 Temmuz’da da komiteye yeni bir bildirimde bulundu. Bildirimde, "Gerekli mevzuat değişikliklerinin yapılması" için çağrıda bulunulması talep edildi.
3 YILDAN SONRA YENİDEN GÖRÜŞÜLDÜ
Komite, 30 Kasım-2 Aralık 2021 tarihli toplantısının üzerinden 3 yıl geçtikten sonra yeniden "umut hakkı"nı gündemine aldı. Komite, 3 yılın ardından 17-19 Eylül 2024 tarihlerinde yapacağı toplantıda "umut hakkı"nı gündemine alacağını açıkladı.
Komite, 17-19 Eylül arasında yaptığı toplantıda, AİHM’in ihlal kararlarını 3 yılın ardından bir kez daha gündemine alarak, açıklamada bulundu.
'MEKANİZMA OLUŞTURULMALI'
Komite temsilcileri, "Gurban grubu/Türkiye" başlığında ihlal kararını gündemine aldı. Komite temsilcileri, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına dair AİHM'in verdiği ihlal kararlarını hatırlattı. Temsilciler, söz konusu grupta (Abdullah Öcalan da dahil) yer alan isimlerin ihlal kararının "muaf tutulması"na üstü kapalı bir şekilde değindi. Kararda, temsilcilerin "(...) böyle bir ihlal bulgusunun başvuruculara yakın zamanda salıverilme olasılığı vermek olarak anlaşılamayacağını, ancak ulusal makamların Mahkeme’nin belirlediği standartlar doğrultusunda herkes için bir inceleme mekanizması oluşturmasını gerektirdiğini hatırlattığı" vurgulandı.
ARA KARAR UYARISI
Kararın "Genel önlemlerle ilgili olarak" bölümünde 4 madde sıralandı:
"* Bu kararların uygulanmasının, belirli bir asgari sürenin ardından ağırlaştırılmış müebbet hapis cezalarının gözden geçirilmesini sağlayacak ve cezalandırma ve caydırıcılık şartlarının henüz tamamen yerine getirilmemiş olması ya da kişinin hâlâ topluma tehlike arz etmesi dışında salıverilme olasılığını sunacak bir mekanizmanın oluşturulması için yasal veya diğer uygun tedbirlerin alınmasını gerektirdiğini bir kez daha hatırlattı;
* Bu amaçla hiçbir ilerleme kaydedilmemiş olmasından derin endişe duyduğunu ifade etti ve yetkilileri bu konuda diğer üye devletlerin bu tür mekanizmaları uygulamaya koyma konusundaki deneyimlerinden ilham alarak gerekli önlemleri daha fazla gecikmeden almaya güçlü bir şekilde teşvik etti;
* Yetkilileri, indirilemez müebbet hapis cezasına çarptırılan ve gözden geçirme olasılığı olmaksızın halen tutuklu bulunan kişi sayısı hakkında bilgi vermeye bir kez daha davet etti;
* Bu grubu (Gurban gurubu) Eylül 2025’te yapılacak toplantıda yeniden incelemeye karar verdi ve bu grup kapsamında incelenen sorunların uzun süredir devam etmesi ve mevcut bilgilerle kaydedilen ilerlemenin yetersizliği göz önünde bulundurularak, o tarihe kadar daha olumlu bir değerlendirmeye olanak tanıyacak somut bir ilerleme sağlanmadığı takdirde, Sekretaryayı bir ara karar taslağı hazırlaması için talimatlandırdı."
Bakanlar Komitesi'nin ara karar uyarısı, Bahçeli'nin açıklamaları ve AİHM'in ihlal kararına rağmen Türkiye henüz bir adım atmadı.
Hak ve hukuk örgütlerinin, kararın uygulanması için komiteye yeni bir bildirim için hazırlık yaptığı öğrenildi.
MA / Ömer İbrahimoğlu