Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan'ın yaptığı çağrının ardından PKK ateşkes ilan etti. Ancak 1 Ekim 2024'ten bu yana devlet-iktidar tarafından demokratikleşmeye dair bir adım atılmadı. Sivil toplum örgütleri ve siyasi parti temsilcileri ise sık sık iktidardan somut ve güven verici adımlar atması yönünde çağrılarda bulunuyor. 

 

 

 

Ankara'da DAİŞ'in 10 Ekim 2015'te düzenlediği saldırıda yakınlarını kaybedenlerin kurduğu 10 Ekim Barış Derneği'nin başkanı İshak Kocabıyık, toplumdaki herkesin barış özlemi duyduğunu söyledi. Kocabıyık, gelişmelerin barış için önemli olduğunu vurgulayarak, "Bu gelişmelerin iki tarafı var. Biri iktidar, devlet kanadı; diğeri de PKK ve Kandil kanadı. PKK bir ateşkes açıkladı ve herkes tarafından olumlu değerlendirildi. Bundan sonra atılması gereken adımların atılması ve çağrının boşlukta kalmaması lazım. Ama gördüğümüz kadarıyla iktidar kanadının böyle bir çalışması yok. Olmadığı gibi tam tersi olaylar oluyor. SİHA'lar tarafından Rojava'da bir aile katledildi. Bunu sürecin bir sabotesi olarak düşünüyorum. Daha sonra Ekrem İmamoğlu'nun tutuklanması ve bununla birlikte birçok yerde hayatın felç hale gelmesi. Bütün bunlar, aslında bu sürecin heba olacağına yönelik düşüncemizi güçlendiriyor. Gönül isterdi ki bugüne geldiğimiz noktada kaygılarımızın olmamasıydı, ama bakıyoruz ki bu kaygılar, daha da arttı" diye konuştu. 

 

'BÜTÜN ÖRGÜTLER BARIŞ İÇİN ÇABALAMALI' 

 

Toplumsal muhalefetin üzerine büyük görevler düştüğünü belirten Kocabıyık, toplumun barış talebi üzerinde birleşerek bu talebin toplumsallaştırılması gerektiğini dile getirdi. Meclis'e de işaret eden Kocabıyık, "Bu noktada CHP'ye büyük önem vermek lazım. CHP'nin Meclis'te komisyon oluşturma önerisi önemli bir çabaydı. Ancak bu çaba sadece Meclis'le sınırlı kalmamalı. Barışa ihtiyacı olan bütün örgütler, barışın toplumsallaşması için çabalamalı. Her dönemin kendinde göre gelişmeleri var. Bir önceki süreçte eksiklikler vardı. O süreçten ders alınması lazım. O süreçte Meclis, yeteri kadar yer almadı. Siyasi partiler yer almadı. Ama şimdi pek çok siyasi parti süreci destekliyor. Meclis'in somut bir tutum alması gerekiyor. Türkiye'de 400 bin tutuklu ve hükümlü var. Hapishanelerde yer kalmadı, yeni hapishaneler yapmakla övünen bir siyasi iktidar var. Yeni bir infaz yasasının yürürlüğe girmesi, hasta mahpusların bir an önce özgürlüklerine kavuşması gerekir" ifadelerini kullandı. 

 

'AMED NEWROZU'NA KULAK VERİLMELİ'

 

"Amed Newrozu'nda çıkan sese toplumun bütün kesimin kulak vermesi lazım" diyen Kocabıyık, şunları söyledi: "Amed'den çıkan barış seslerinin karşılık bulması gerektiğini düşünüyorum. Bu Newroz bütün halklara barış ve huzur getirsin. Bunun olması için de bizim çaba göstermemiz lazım. Herkes başkalarının yapıp yapamadıkları üzerinden değil de kendisinin yapması gerektikleri üzerinden bu süreçte yer almalı. Biz dernek olarak biliyoruz ki gerçek anlamda barış tesis edilmeden adalet gelmiyor. Bizim çabamız adalet ve barış mücadelesinin bir arada götürmek. Eğer bu süreç olarak tanımlanan gelişmeler istediğimiz gibi giderse Ortadoğu da olumlu yönde etkilenecek." 

 

'İKTİDAR'IN BARIŞ DİLİ KULLANMASI LAZIM'

 

İktidarın bu süreçte dilini ve tavrını değiştirmesi gerektiğini aktaran Kocabıyık, iktidarın olaya halen "terör" meselesi olarak baktığını ve muhalefeti kriminalize etmek istediğine dikkati çekerek, şunları kaydetti: "Yargıyı ortadan kaldıran ve araçsallaştıran bir yaklaşım, bizim kabul edeceğimiz bir durum değil. Bu süreçte iktidar ilk olarak barıştan yana bir dil kullanmalı, üslubunu barıştan yana bir çerçeveye oturtmalı ve 'devlet aklı' politikasını barışçıl bir temelde yürütmelidir. Ancak tam aksine, savaş çığırtkanlığı diyebileceğimiz bir dili kullanmakta çekinmiyorlar. Bunlar değişmeden bir yol yürünmez. Kürt hareketi kendi üzerine düşeni yaptı ve 27 Şubat çağrısına karşılık verdi. İktidar adım atarken barışçıl bir dil kullanması, şeffaf ve demokratik olması lazım. Bunların sağlamaması halinde süreç yürümez."