İSTANBUL - Gazetecilerin hedef alınarak katledilmesinin uluslararası bir suç olduğunu belirten gazeteciler, sorumlular hakkında soruşturma başlatılması çağrısında bulundu.
Türkiye ve bağlı Milli Suriye Ordusu’nun (SMO), Kuzey ve Doğu Suriye’ye dönük saldırıları devam ediyor. Qereqozak Köprüsü ve Tişrîn Barajı çevresinde yoğunlaşan saldırılar 13’üncü gününe girerken, gazeteciler Nazım Daştan ve Cihan Bilgin bölgedeki gelişmeleri takip ettiği esnada Türkiye’ye ait Silahlı İnsansız Hava Aracı (SİHA) ile hedef alınarak katledildi. Türkiye’nin son 5 yıllık saldırılarında ise 9 gazeteci katledildi.
Nazım Daştan ve Cihan Bilgin’in katledilmesine bir tepki de gazeteciler İnci Hekimoğlu, Candan Yıldız ve Hakkı Özdal’dan geldi.
ULUSLARARASI SUÇ
İsrail’in Gazze’de gazetecileri hedef aldığını anımsatan İnci Hekimoğlu, Türkiye’nin de Kuzey ve Doğu Suriye’de benzerini yaptığını söyledi. Sahada haber takibi yapan gazetecilerin hedef alınmasının uluslararası bir suç olduğunu kaydeden İnci Hekimoğlu, “Ne yazık ki artık uluslararası suçluları bile ‘meşrulaştıran’ bir süreç yaşıyoruz. Ama bu bir suçtur. Haberlere bakılırsa iki gazeteci doğrudan hedef alınarak öldürülmüş. Bu süreçler geçer ama bu insanlık suçları bir gün hem uluslararası alanda hem de Türkiye’de masaya gelecek. Kamuoyunun haber alma hakkı uzun süredir ihlal ediliyor. Türkiye’de gazeteciler cezaevlerine atılıyor, mahkemelerde süründürülüyor. Gazeteciler artık sınır dışında bile hedef alınıyor” diye belirtti.
MUHALİF KANALLARA TEPKİ
Saldırıların iki satırla geçiştirilecek bir durum olmadığının altını çizen İnci Hekimoğlu, “Kendisine muhalif diyen kanallar bu konuya dair tek kelime etmedi. Muhalif değiller. Bu kavramın değişmesi gerekiyor. İktidarla aralarında örtülü bir destek var. Bu saldırılara karşı büyük bir tepkinin verilmesi gerekiyor. Gündemden düşmemesi gerekiyor. Gazeteciler görevlerini yapmaya devam edecek. Bu cinayetlere sadece gazete kuruluşlarının değil, bütün kamuoyunun karşı çıkması gerekir. Bütün kamuoyunu tepki vermeye çağırıyorum” ifadelerini kullandı.
‘BAĞIMSIZ ÖRGÜTLER DEVREYE GİRMELİ’
"Her gazetecinin ölümü gerçeğin ölümüdür” diyen gazeteci Candan Yıldız, gazetecilerin savaş sahasında hedef alınarak katledilmesinin kabul edilemez olduğunu vurguladı. Nazım Daştan’ı Şengal’de DAİŞ’in Êzidilere yönelik katliamını duyuran gazeteci olarak hatırladığını söyleyen Candan Yıldız, şunları belirtti: “Sınır tanımayan devletlerin en zalimlerinden İsrail devletinin Filistinli gazeteci Şirin Ebu Akile’yi görevi sırasında öldürdüğünü hatırlayalım. Sonraki bağımsız soruşturma örgütleri Akile’nin hedef alınarak kasten öldürüldüğünü raporladılar. Aynı soruşturma Nazım Daştan ve Cihan Bilgin için de mutlaka yapılmalıdır. Nazım Daştan ve Cihan Bilgin’in hedef alınmalarının sebebi yaptıkları haberler olsa gerek. Çok aktörlü savaş sahasında tam olarak ne yaşandığını bilmek için sahada gazetecilerin görev yapması olmazsa olmazdır. Kim bilir fotoğraf makinalarında, cep telefonlarında en son hangi görüntü vardı. Bütün gazeteci kurumlarının Nazım Daştan ile Cihan Bilgin’e sahip çıkması gerekir. Gazeteciler savaş bölgelerinde uluslararası koruma altında olmalılar. Savaş hukuku gereği gazetecilere dokunulamaz. Başka gazetecilerin can güvenliği bütün kurumların omuzlarındadır.”
SORUŞTURMA ÇAĞRISI
Gazeteci Hakkı Özdal ise, gazetecilerin katledilmesini öfke ve üzüntüyle öğrendiklerini söyledi. Özdal, “Bölgede 10 yılı aşkındır süren çatışmalarda hayatını kaybeden binlerce sivil ve onlarca gazeteci var. Bilgin ve Daştan’ın havadan hedef alınmak suretiyle kasıtlı olarak öldürüldükleri anlaşılıyor. Bölgedeki durumu sürgit bir istikrarsızlığa çevirmek isteyen güçlerin bölgeden sağlıklı bilgi ve haber akışını engellemek için giriştikleri bu cinayetler, Kürt basınının on yıllardır maruz kaldığı saldırıların son halkasıdır. Bu aynı zamanda bir savaş suçu niteliğindedir. Bu cinayetlere gösterilecek tepki, Suriye ve bölge genelinde yakın gelecekte gazetecilerin ne düzeyde bir can güvenliğine sahip olacağını belirleyen olgulardan biri olacaktır” ifadelerini kullandı.
Soruşturma başlatılması çağrısında bulunan Özdal, şöyle devam etti: “Bölgedeki saldırıları tertipleyen SMO adlı oluşum ve onu açıktan destekleyen AKP hükümetinin dış politikasıdır. Bu durum bölgeyi istikrarsızlığa ve kaosa sürüklemekte, sivil can kayıplarına yol açmaktadır. Bu saldırının da soruşturularak sorumluların açığa çıkarılması ve cezalandırılması için tüm yetkilileri göreve, basın-meslek örgütlerini de kurumlar üzerinde baskı oluşturmaya çağırıyoruz.”