AMED - Tecride Karşı Adalet Girişimi’nde yer alan Orhan Işık, toplumun tüm kesimleriyle bir araya gelerek, İmralı'daki mutlak tecridi ve tecridin yarattığı adaletsizliği anlatacaklarını aktardı.
İmralı F Tipi Yüksek Güvenlikli Cezaevi’nde 25 yılı aşkın bir süredir tecrit koşullarında tutulan PKK Lideri Abdullah Öcalan ile cezaevindeki diğer tutsaklar Hamili Yıldırım, Veysi Aktaş ve Ömer Hayri Konar’dan 42 aydır haber alınamıyor. Ülkede ekonomik, sosyal, siyasal ve toplumsal krize neden olan “mutlak iletişimsizlik” haline karşı Kurdistan başta olmak üzere dünyanın dört bir yanından tepkiler yükseliyor. Kurdistan ve Türkiye’den bir grup aydın, yazar, sosyalist ve insan hakkı savunucusu, tecride karşı Tecride Karşı Adalet Girişimi oluşturdu. 5 Eylül'de kamuoyuna deklere edilen girişim, önümüzdeki süreçte tüm kesimlerle bir araya gelmeyi hedefliyor. Girişimde yer alan isimlerden MED Tutuklu ve Hükümlü Aileleri Hukuki ve Dayanışma Dernekleri Federasyonu (MED TUHAD-FED) üyesi Orhan Işık, girişimin amacı ve çalışmalarına dair konuştu.
TECRİT NEDEN DERİNLEŞTİRİLDİ?
Abdullah Öcalan’ın günümüz sorunlarına cevap olabilecek bir projeye sahip olduğunu belirten Işık, tecridin bu nedenle derinleştirildiğini söyledi. Abdullah Öcalan’ın mevcut sisteme karşı Demokratik Modernite’yi geliştirdiğine dikkati çeken Işık, Kapitalist Modernite’nin insanlık üzerindeki tahribatlarına değindi. Abdullah Öcalan’ın Kürt sorunu başta olmak üzere dünya sorunlarına çözüm olabilecek paradigmasının hem uluslararası güçleri hem de Türkiye’yi korkuttuğunu dile getiren Işık, “Bütünüyle onun düşüncesine, gerçekleştirdiği projelere karşı gerçekleştirilen bir tecrit söz konusu. Sayın Öcalan gerçekten her ulusun sorunlarını çözebilecek derinlikte ve perspektifte” dedi.
Tecride Karşı Adalet Girişimi’nde yer alan Orhan Işık
'KURUMLAR ÜSTÜ' ÇALIŞMA
Tecride Karşı Adalet Girşimi’nin kimlikler üzeri bir oluşum olduğunun altını çizen Işık, “Bir kurumsal kimlikle, bağımsız bir şahsiyet, aydın, uzun yıllar devletin içerisinde yer alan bir bireyin karşısına çıktığında seni kimlikle, kurumla değerlendiriyor. Dolayısıyla çeşitli gereksiz kaygılar açığa çıkıyor. Bu anlamıyla Tecride Karşı Adalet Girişimi çalışmamız, bütün kurumları aşan bir çalışma. Bu çalışmamızın kurumlardan ve siyasi kimliklerimizden bağımsız olmasının en temel nedeni ulaşabilecek her insana ulaşabilmek” ifadelerini kullandı. Tecridin geldiği noktaya bakıldığında herkesin insani ve vicdani boyutuyla girişimde yer aldığını dile getiren Işık, “Yani buna karşı sessizlik bir ölümdür. Dolayısıyla bu çalışma biraz daha bu temelde ele alınıyor” diye belirtti.
'ARTIK ULUSLARARASI BİR KİMLİK'
Işık, “Uzun bir süredir Avrupa’da ve dünyanın birçok yerinde siyasi partiler, kurumlar, sendikalar, işçi sınıfı, akademisyen ve aydınlar Sayın Öcalan’ın paradigmasını kuramsal anlamda akademik eğitim olarak görüyor, insanlığın kurtuluşu olarak değerlendiriyorlar. Bu anlamıyla Sayın Öcalan artık Ortadoğu sınırlarını aşan uluslararası bir kimliğe büründü. Girişim böylesi bir noktadan hareketle yola çıktı. ‘Tecrit sonlandırılana kadar’ diyerek yola çıktık ve tecrit kalkana kadar da mücadeleyi sürdüreceğiz” dedi.
GİRİŞİM NEDEN OLUŞTURULDU?
Işık, girişimin ismine işaret ederek, şöyle devam etti: "Sayın Öcalan'la rutin bir şekilde adil ve adetli bir şekilde görüşme sağlanması gerekir. Yine toplumla olan iletişiminin insani boyutuyla, kesintisiz bir şekilde sürdürülmesi lazım. Bütün bunlar da adalet kavramı içerisine giriyor. Yine zindandaki en temel ihtiyaçlarının karşılanıp karşılanmadığını, orada ne olup bittiğini ne ailesi ne avukatları ne de toplum bilmiyor. En ufak bir demokratik hak arama noktasında bile sistemin kendini ifade etme imkanı tanımama durumu söz konusu. Bu tecrittir, tecridin ta kendisidir. Ekonomik kriz tecridin ta kendisidir. İnsanların giderek, psikolojik anlamda ciddi toplumsal sorunlar yaşaması tecridin yansımasıdır. Sistemin yarattığı algı ve korku sendromunu kırmanın yolu, tüm devrimci, demokrat dinamiklerin, işçi sınıfının, aydınların, siyasi partilerin, herkesin karşı dik durması ile mümkün. Dolayısıyla böylesi bir girişim acil ihtiyaç olarak doğdu.” Işık, çalışmaları kapsamında toplumun tüm kesimleriyle görüşmelerinin olacağının söyledi.
MA / Rukiye Adıgüzel