ANKARA - DEM Parti Çocuk, Emek ve Eğitim komisyonları, yeni başlayan eğitim ve öğretim yılında Türkiye’de her dört çocuktan birinin okula aç gittiğini belirtti.
Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Çocuk, Emek ve Eğitim Komisyonları; yeni eğitim ve öğretim yılına dair partinin genel merkezinde basın toplantısı düzenledi.
Toplantıda, DEM Parti Çocuk Komisyonu Eşsözcüsü İhsan Seylan ile DEM Parti Emek ve Sosyal Politikalar Komisyonu’ndan Sorumlu Eş Genel Başkan Yardımcısı Sevtap Akdağ birer konuşma yaptı.
SEYLAN: YENİ BİR DÖNEME BİN KAYGIYLA GİRİYORUZ
Toplantıda ilk olarak konuşan Seylan, "Yine yeni bir öğretim dönemine bin bir kaygı ve sorun ile başlıyoruz. Ve bu başlangıç 2024-25 eğitim-öğretim dönemini de bir kayba dönüştürmek üzere. Bu nedenle yine sözün başında söyleyelim: Bu açıklama aynı zamanda sorumluluk sahibi her kesimi bu eğitim-öğretim döneminin de bir kayıp yılı olarak yaşanmaması için birlikte mücadele etmeye çağrımızdır” dedi.
'ARTAN YOKSULLUK EN ÇOK ÇOCUKLARI ETKİLEMEKTE'
Okulların ilk günü olan Pazartesi günü kaç çocuğun çantasının eksiksiz olacağı ve kıyafetleri tam olacağının ülkenin temel meselesi olduğuna işaret eden Seylan, “İktidarın devlet okullarından adeta elini eteğini çekmiş olması, okullarda hijyen ve eğitim araç-gereçleri başta olmak üzere büyük eksiklikleri beraberinde getiriyor" diye konuştu.
'KIRTASİYE MALZEMELERİNDE YÜZDE YÜZE VARAN ZAM'
Türk İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre 2024’ün Temmuz ayında en yüksek fiyat artışının yaklaşık yüzde 105 ile eğitimde yaşandığını kaydeden Seylan, “Kırtasiye malzemelerinde yüzde 100’e varan zamlarla okul çantaları nasıl dolacak? Ailelerin beli bükülmüş, okul masraflarıyla nasıl başa çıkacaklarını düşünüyorlar. Giderek artan sınıfsal eşitsizlik, çocukların yaşamlarını da birbirinden tamamen yabancı yerlere savuruyor. Yoksul çocuklar, eğitim yılı boyunca tamamlayamadıkları okul ihtiyaçları için asıl devletin olan utancı kendi yüzlerinde taşımaya çalışıyorlar. Çocuklar devletin onlara reva gördüğü utancı daha küçük yaşta omuzlarında taşımaya çalışırken, üzerine bir de başka bir yük daha alıyorlar. Ve okul masrafını karşılamak için çalışmaya başlayan binlerce çocuğun omzundaki yük giderek ağırlaşıyor” şeklinde konuştu.
AKDAĞ: ÇOCUKLAR MESEM’LERE YÖNLENDİRİLİYOR
Ardından konuşan Akdağ ise, çocuklarını özel okullara gönderemeyen ailelere okul ve öğretmen seçme tercihinin bir alternatif olarak gösterildiğini belirtti. Akdağ, “Kayıt ücreti altında ücret alınıyor. Eğitimin iyi olduğu gerekçesiyle talebin yoğunlaştığı devlet okullarında ise istenen kayıt ücretleri 100-200 binleri buluyor. Velilerin en hassas olduğu konuda kuşatan bu anlayış, okulların tüm giderlerini bu kez de velinin boynuna yüklüyor. Tam bu noktada da Millî Eğitim Bakanlığı açık liselerin önünü de tamamen açıyor. Neden olarak ‘öğrencilerin eğitimden kopmaması’ gösterilse de asıl neden, eğitimden kopmak zorunda kalan ve çalışmak zorunda bırakılan öğrencilerin MESEM’lere yönlendirilmek istenmesi. İktidar, kendisinin neden olduğu ekonomik zorlukları kullanarak, MESEM’ler eliyle çocukların işçileştirilmesini meşrulaştırmaya çalışıyor” dedi.
'HER DÖRT ÇOCUKTAN BİRİ OKULA AÇ GİDİYOR'
Akdağ, Türkiye’de şiddetli yoksulluk içinde 6,5 milyon çocuğun bulunduğu vurgusunu yaparak, “Türkiye’de her beş çocuktan biri yeterli ve besleyici gıdaya erişemiyor. Her dört çocuktan biri ise okula aç gidiyor. Coğrafi eşitsizlikler de göz önüne alındığında bu durum daha vahim bir hal alıyor! Hal böyle iken nitelikli eğitimden nasıl söz edilebilir? Beslenme hakkı, insanın en temel hakkı ve bu hakkın korunması ve sağlanması devletin sorumluluğu iken peki bu çocukların okula aç gitmesi bize neyi gösteriyor? Elbette, sorumluluğu olan devletin artık yoksul çocuğun açlığını zerre umursamamasını! Lüks ve şatafat içinde yaşayan iktidarın, bu çocukların ellerinden aldıkları ile bu hayatı, sarayları, saltanatları yaşadıklarını gösteriyor” ifadelerine yer verdi.
Akdağ, "Parti olarak iktidara bu ülkenin, bu toprakların okula aç giden çocuklara, işçilik yapan çocuklara ve gençlere değil okula karnı tok, aklı berrak giden çocuklara ihtiyacının olduğunu hatırlatıyoruz!” çağrısı yaptı.
'ÇOCUKLARDAN VE GENÇLERDEN UMUDU KESMEDİK'
Akdağ, “Çocuklardan ve gençlerden umudumuzu kesmedik” diyerek, devamla şunları ekledi, “Tam da o nedenle Narin’i arıyoruz hep birlikte. Onunla birlikte kaybolan tüm çocukları, depremde kaybolan çocukları, kimsesiz sayılan tüm çocukları da arıyoruz. İşçileştirilip hayatını kaybeden, sakat bırakılan çocukların haklarını onlarla birlikte arıyoruz. Eğitimde çocukların yaşadığı hiçbir sorunun münferit olmadığını biliyoruz. Yoksulluk ya da istismar da veyahut açlık ya da işçilik hiçbiri münferit değil ve elbette hiçbiri çocukların kaderi değil! Buradan; 2024-2025 eğitim-öğretim dönemine başlarken; sadece iktidara ve tüm siyasi partilere bir kez daha sorumluluklarını hatırlatmıyoruz. Aynı zamanda tüm eğitim bileşenlerine, velilere, eğitim sendikalarına ve tüm eğitim emekçilerine eğitimde eşit ve özgür bir sistem mücadelesini hep birlikte güçlendirme çağrısı yapıyoruz. Eğitimde çocukların yaşadıkları hiçbir eşitsizlik ve baskı kader olmadığı gibi biliyoruz ki bu sistem zorunlu ve vazgeçilmez de değil. 2024-2025 eğitim yılı bize dayatılan bu sistemi en güçlü şekilde dönüştürdüğümüz yıl olsun; çocukların, velilerin, tüm eğitim emekçilerinin ve hepimizin ‘Evet, birlikte değiştirebiliriz’ demesinin yılı olsun.”