AMED - Abdullah Öcalan ile görüşme talebiyle Adalet Bakanlığı’na bin 330 avukatın yaptığı başvuruya hala yanıt verilmediğini belirten ÖHD’li Zeki Binbir, hukuksuzluğa karşı herkesin ses çıkarması gerektiğini belirtti.
İmralı Yüksek Güvenlikli Kapalı Cezaevi’nde 25 yılı aşkın bir süredir tecrit altında tutulan PKK Lideri Abdullah Öcalan ile aynı cezaevinde tutulan Ömer Hayri Konar, Hamili Yıldırım ve Veysi Aktaş’tan 42 aydır haber alınamıyor. Avukat ve ailelerin görüşme başvuruları ise “disiplin cezası” gerekçe gösterilerek engelleniyor.
Türkiye çapında 29 farklı baroya kayıtlı 775 avukat, Abdullah Öcalan ile görüşme talebiyle ilkin 2022 yılında Bursa Cumhuriyet Başsavcılığı’na ve İmralı Cezaevi İdaresi’ne başvuruda bulundu. Yine Avrupa ülkeleri başta olmak üzere 22 farklı ülkeden 350 avukat, 14 Eylül 2022 tarihinde, Ortadoğu’dan 756 avukat da 19 Eylül 2022 tarihinde Adalet Bakanlığı’na başvuruda bulunarak, İmralı Cezaevi’ndeki tutsaklarla görüşmek istedi. Bu taleplerin yanıtsız bırakılmasının ardından son olarak 22 Ocak 2024’te 35 barodan bin 330 avukat Öcalan'la görüşmek için Adalet Bakanlığı’na başvurdu.
Yapılan başvurulara hala yanıt verilmezken, başvuruculardan Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD) Amed Şube üyesi Zeki Binbir, başvurularına ve tecride dair değerlendirmelerde bulundu.
ANAYASA’DA ENGEL YOK
PKK Lideri Abdullah Öcalan ve diğer tutsaklardan 42 aydır haber alınmamasına değinen Binbir, “Türkiye Cumhuriyeti Anayasası mevzuatında bu görüşme engeline ilişkin herhangi bir yasal düzenleme bulunmamaktadır. Anayasada, hükümlü ve tutukluların ziyaret edilmelerine ilişkin yönetmelik bulunmaktadır. Yönetmeliğin 5’inci maddesine belli şartlar konulmuş ve bu şartlar dâhilinde görüşmeler sağlanabilmelidir” dedi. Yönetmelikte kapatma, disiplin cezaları olsa dahi hükümlülerin ailesi, avukatı ve yasal temsilcileriyle görüşmesinin önünde herhangi bir engel olmadığının altını çizen Binbir, “Yine aynı yönetmenliğin 20’nci maddesi ise ‘hükümlü ile avukatı mesai saatleri içerisinde kimliğini ibraz etmesiyle görüşme sağlayabilmelidir’ şeklinde madde bulunmaktadır. Ancak İmralı Kapalı İnfaz Kurumu’nda bu husus uygulanmamaktadır” diye belirtti.
DİSİPLİN CEZALARI CMK’YE AYKIRI
Türkiye’nin kendi yasalarını uygulamadığını söyleyen Binbir, daha önce sunulan “hava muhalefeti” ve “koster bozuk” gerekçelerinin sürdürülemez olmasının ardından “disiplin cezası” gerekçesi sürecinin başladığına dikkati çekti. Binbir, “Bu disiplin cezaları hakkında gerek avukatların gerekse ailelerin hiçbir bilgisi bulunmamaktadır. Bilgi dışında gelişen bu soyut gerekçelerle verilen disiplin cezaları itiraz süreçleri yürütülmeden kesinleşip, uygulanmaya devam ediyor. Bu disiplin cezalarının avukata tebliğ edilmemesi ve prosedüre göre işletilmemesi Ceza Muhakeme Kanuna (CMK) aykırı bir durumdur. Çünkü CMK’de bu kişinin savunma hakkının ihlal edilmemesi açıkça belirtilmiştir” ifadelerini kullandı.
23 DİSİPLİN CEZASI
Disiplin cezalarına karşı tutsak ve hükümlülerin itiraz haklarının olduğunu ve konunun Anayasa Mahkemesi’ne (AYM) kadar taşındığının bilgisini veren Binbir, şunları belirtti: “Ancak İmralı Cezaevi’nde bu durum işletilmemektedir. Karar veriliyor ve ardından kesinleştiriliyor. Düzenli olarak 3 ay da bir cezaevi idaresi tarafından aile görüşü engellenmektedir. Yine 6 ay da bir ise avukat yasağı İnfaz Hâkimleri tarafından verilmekte. Buna ilişkin herhangi bir gerekçe ortaya konulmamaktadır. Bu durumu İmralı Cezaevi’nde bulunan Sayın Abdullah Öcalan’ın avukatları tarafından yapılan suç duyuruları ve başvurular neticesinde öğrenmiş bulunmaktayız. Bugüne kadar öğrendiğimiz; Sayın Abdullah Öcalan’ın 23 disiplin cezası bulunmaktadır. Ancak bunların gerekçeleri nelerdir? Ne zaman alınmış? Hiçbir bilgimiz bulunmuyor. Yine verilen disiplin cezalarına ilişkin Asrın Hukuk Bürosu avukatları tarafından bu süreç işletilmekte ve 60’tan fazla başvuru Anayasa Mahkemesi’ne (AYM) taşınmıştır. Ancak bu başvurulara ilişkin herhangi bir karar verilmediği ve dosyanın zamana yaydığı görülmektedir. Aslında tecridin bir boyutu AYM’nin dosyaları elinde tutması ve zamana yaymasında görmekteyiz.”
BAŞVURULARA YANIT YOK
35 barodan yaklaşık bin 330 avukat ile yaptıkları başvuruya ilişkin de bilgi veren Binbir, başvurularına ilişkin bugüne kadar Adalet Bakanlığı ve diğer kurumlardan herhangi bir cevap alamadıklarını aktardı. Binbir, “Başvurularımızın uzun süre cevapsız kalmasına ilişkin ÖHD Amed Şubesi olarak Amed Barosu’na ‘başvuruların akıbeti, ne durumda oldukları, ne yapılıyor ve ne yapılacak’ diye başvuruda bulunduk. Amed Barosu, bu başvuruyu kayıt altına alıp Adalet Bakanlığı ve Türkiye Barolar Birliği’ne (TBB) gönderdiğini ancak kendilerine de henüz bir cevabın gelmediğini tarafımıza ilettiler” diye belirtti.
TÜM CEZAEVLERİNE YAYILDI
Tecridin kişinin toplumdan uzaklaştırılması, ilişiğinin toplumdan kesme olduğunu söyleyen Binbir, İmralı’da ki tecridin dünyanın hiçbir yerinde uygulanmadığını söyledi. İmralı’daki tecridin “kesintisiz” ve “mutlak iletişimsizlik” olarak uzunca bir süredir devam ettiğini anımsatan Binbir, İmralı Cezaevi’nden başlayan bu tecridin zamanla tüm cezaevlerine sirayet ettiğini vurguladı. “Abdullah Öcalan’a özgürlük, Kürt sorununa demokratik çözüm” kampanyası kapsamında diğer cezaevlerinde açlık grevi ardından da mahkemeleri boykot ve aile görüşüne çıkmama eylemlerinin yapıldığını dile getiren Binbir, tüm bu eylemlere bakıldığında toplumdaki barış isteğini görmenin mümkün olduğunu söyledi.
‘HUKUKSUZLUĞA KARŞI SES ÇIKARILMALI
Var olan hukuksuzluğun giderilmesi için herkesin ses çıkarması gerektiğinin altını çizen Binbir, hukukçular olarak da bu anlamda daha fazla çaba serf etmeleri gerektiğini belirtti. Binbir, şöyle devam etti: “Geçen günlerde Asrın Hukuk Bürosu avukatları tarafından CPT’ye yapılan bir başvuru bulunmaktadır. Acil bir görüşme yapılması gerekir. Çünkü Sayın Abdullah Öcalan’ın sağlık durumundan bile bir haber alınamıyor. Umarım bu başvurular cevap olur ve ulusal ve uluslararası mekanizmaları devreye girip bu hukuksuzluğu giderir.”