Kürtlerin Ortadoğu’nun yapısal sorunlarına çözümü: Demokratik Ulus

img
ANKARA - AKP iktidarının BOP projesi ile dahil olduğu Batı sömürgeciliğinin Ortadoğu’daki geçmişinin 150, mezhep çatışmalarının geçmişinin ise bin yıllık olduğunu dikkat çeken Nilüfer Şahin, “Kürtlerin Ortadoğu’daki açmazı aştıracak, yapısal sorunlarını ortadan kaldıracak bir çözümü var” diyerek, 'Demokratik Ulus' paradigmasına işaret etti.
 
Türkiye’nin Kurdistan toprakları başta olmak üzere Ortadoğu’ya yönelik müdahaleleri devam ediyor. Neo-Osmanlıcılık politikasının bir tezahürü olarak Mısır’dan Libya’ya, Kuzey ve Doğu Suriye’den Federe Kurdistan Bölgesi’ne uzanan birçok ülkeye müdahaleler Üçüncü Dünya Savaşı’nı derinleştiriyor. Özelde de Kurdistan’da Kerkük seçimlerine müdahale girişimleri, Rojava’ya yönelik süreklilik kazanan saldırılar ve Irak’ı dahil ederek yeni bir savaş sinyali, bu politikanın sürdürülme istemini ortaya koyuyor. 
 
31 Mart seçimlerinde yenilgiye uğrayan AKP-MHP iktidarı adına konuşan Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, burada da faturayı Kürtlere çıkartarak, var olan savaşı büyütme tehditlerinde bulundu. 
 
Türkiye’nin Kürtlerin özgürlük taleplerine yönelik yaklaşımı, Ortadoğu’ya yönelik Neo-Osmanlıcı politikaları, egemenlerin soruna yaklaşımına dair sorularımızı Sincan Kadın Cezaevi’nde tutulan Nilüfer Şahin yanıtladı. 
 
 AKP-MHP iktidarı uzun süredir Neo-Osmanlıcılık politikasıyla Ortadoğu’ya yönelik müdahaleler içerisinde. Bu durum salt Osmanlı İmparatorluğu’nu yeniden inşa etme hayaliyle açıklanabilir mi?
 
 
Meselenin özü, bölgedeki emperyalist paylaşımda pay almak, alt emperyal bir güç haline gelmek. Osmanlı İmparatorluğu ulus temelli değildi, AKP-MHP faşizminin yayılmacılığının özünde ise ulus devletçilik var.
 
İmparatorluk devamı olan devletlerin eski güçlerine ulaşma hevesi her zaman vardır. Ulus devletler çağında da bu özlemi temsil eden sınıflar, kesimler, partiler çıkabilir. Bunlar sağcı, faşist siyaset güderler ancak bu siyasetlerin yükselişi belli konjonktürde mümkündür. 1930’larda Avrupa’da yaşanan ekonomik, siyasi ve toplumsal kriz konjonktüründe en tipik örnekleri yaşandı. Almanya’da Adolf Hitler, Weimar Cumhuriyetini üçüncü Reich’a, yani Alman İmparatorluğuna dönüştürdüğünü iddia ediyor 1934’te. Alman nasyonalistleri imparatorluk köklerini kutsal Roma İmparatorluğu’na kadar götürür. Batı Roma’nın devamı Roma Germen İmparatorluğu birinci Reich, 1871’den başlayan ve Birinci Dünya Savaşı’nda yenilen Prusya, ikinci Reich’ti. Üçüncü Reich’i da Hitler ilan ediyor. Hitler kendisi de ‘Führer’ unvanını alıyor, tek lider, imparator anlamında. Avrupa’dan başlayan işgaller ile dünyanı fethetmeyi amaçlıyordu üçüncü Reich. Sonucu biliniyor. Modern kapitalist sistemin bunalımı sürecinde belli bir işlevi yerine getirdiler ve yok oldular.
 
Türkiye’deki Osmanlıcılığın diyalektiği, kendi içinde farklılık taşısa da benzerdir. Dünyada ve bölgedeki kaos ve krizin, rekabet ve sistem bunalımının açığa çıkardığı olgulardan biridir. Türk devleti, Osmanlı İmparatorluğu’nun bakiyesidir. Bu açıdan İmparatorluk dönemine kaybedilen topraklar üzerinde zaman zaman hak iddiasında bulunmuştur. 
 
Yalnız AKP iktidarına kadar uzanan dönemde Türkiye Cumhuriyeti devlet politikası Ortadoğu’da statü-konum korunması noktasında dikkatliydi, Kürt varlığı nedeniyle. AKP ise, cumhuriyet rejimini baştan itibaren reddeden bir siyasi gelenekten, siyasi-ideolojik temelden geliyor. Ortadoğu’daki yüz yıllık statükonun bozulduğu bir konjonktürde yükseldi. Bu konjonktürde motivasyonunu cumhuriyet öncesi rejimden alan AKP’nin iktidara gelişi yayılmacılık için koşulları elverişli hale getirdi. MHP ve irili ufaklı ulusalcı kesimlerin desteğinden anlaşılacağı gibi Osmanlıcılık bugün Türk ulus devlet yayılmacılığı için içte oldukça işlevli. Dışta farklı argümanlarla işgalciliğini meşrulaştırma gayretinde. Meselenin özü ise, bölgedeki emperyalist paylaşımda pay almak, alt emperyal bir güç haline gelmek. Osmanlı imparatorluğu ulus temelli değildi, AKP-MHP faşizminin yayılmacılığının özünde ise ulus devletçilik var.
 
İktidarın özelde Kurdistan topraklarına yönelik müdahaleleri söz konusu. Kürtlerin statüsü olan her alana müdahale ediyor. Bu Kürt düşmanlığı kökünü nereden alıyor?
 
Kurdistan’da Osmanlıcılığın tarihsel arka planı var elbette. Kürt egemen sınıfları ile Osmanlı İmparatorluğu arasında ümmet-hilafet eksenli ittifak cumhuriyete kadar devam etti. Cumhuriyet rejiminin Kürtlerle herhangi ittifak biçim bir yana, Kürt varlığını ortadan kaldırmaya dönük politikaları Türk-Kürt ilişkilerinde Osmanlı dönemini “ehven-i şer” görme eğilimini güçlendirmiştir. Gerçekte Osmanlı döneminde de Kürt-Osmanlı ilişkileri sorunsuz olmamıştır. Çeşitli ittifaklar geliştirilse de bu ittifaklar sık sık bozulmuş, ayaklanmalarla, bastırmalarla kesintiye uğramış, yeniden düzenlenmiştir. 
 
Bugün Osmanlı İmparatorluğu dönemindeki ilişki ve ittifakı aynı şekilde kurmak imkansızdır. AKP-MHP iktidarı yanına aldığı işbirlikçi Kürtlerle Kürt halkını Türk ulus devlet çıkarlarının hizmetine koşmak istiyor.
 
 
“Ümmetçilik”, “Din kardeşliği” sahtekarlığının iç yüzü, Başûr ve Rojava’nın işgal edilen bölgelerinde açıkça ortada. Bu alanlarda tüm ekonomik kaynaklar doğa, adeta talan ediliyor.
 
Egemenlik kurmak tek başına zor aracılığı ile olmaz, rıza da gerektirir. Kürtleri Türk ulus devletine bağlamak için zor etkisiz kaldı, bu defa ümmetçilik ile sonuç almak, sömürgeciliği meşrulaştırmak istiyorlar. Türk devlet yayılmacılığını, ‘Din kardeşliği’ ile kamufle ediyorlar. Geçen günlerde Kürtçe yayın yapan bir kanalda Kürt olduğu anlaşılan biri şöyle diyordu; “Kürtlerin yolu İdris-i Bitlisi’nin yoludur”. Yani demek istiyor ki 21’inci yüzyılda bir kez daha Kürtler egemen bir devletin hizmetkârı olsun. Ümmet kardeşliği neden her defasında Kürtlerin zararına oluyor diye sorgulanmıyor bunlar. Çünkü kendileri AKP-MHP hizmetkârlığından memnun, hizmetlerinin karşılığını alıyorlar.
 
“Ümmetçilik”, “Din kardeşliği” sahtekârlığının iç yüzü Başûr (Federe Kurdistan Bölgesi) ve Rojava’nın işgal edilen bölgelerinde açıkça ortada. Bu alanlarda tüm ekonomik kaynaklar, doğa adeta talan ediliyor. Petrolünden ormanlarına, zeytininden madenlerine alınıp kime veriliyor? Kürt halkına mı aktarılıyor? Kurdistan’ın tamamında Kürtler yoksulluk içinde ve ümmetçiliği diline dolayan bir kesim işbirlikçi ile AKP-MHP’ye bağlı sermaye güçleri Kurdistan’ın kaynaklarını vahşice sömürüyor. AKP’nin Osmanlıcığının, ümmetçiliğinin iç yüzü budur işte; Kürdistan’ın kapitalist tarza yeniden sömürgeleştirilmesi…
 
 
Rojava-Kerkük gibi alanlara baktığımızda Kürtlerin ve halkların kendini yönetmesine karşı bir müdahale söz konusu. Kerkük’teki vali seçimini engellemek için MİT ve bakanlar devreye girdi. Yine Rojava’ya saldırılar da benzer temelde. Türkiye Kürtlerin kendi kendini yönetmesini neden bir tehdit olarak görüyor? 
 
Kürtlerin statü kazanmasına karşı politikaların yeni olmadığı biliniyor. Osmanlı’dan Türkiye Cumhuriyeti’ne, oradan günümüze Türk devlet geleneğinin bu konudaki kodları aynı kaldı. Kürtler, Türklerin alt kimliği, sömürgesi olarak kalsın isteniyor. Statü elde etmek nihayetinde belli bir eşitlik ilişkisi kurmaktır. Türk egemenlik zihniyetinde bunun yeri yok. Egemenler için alttakiler olmalı. Türk halkını da manipüle ediyor, Kürt kazanımının onların zararına olacağı fikrini empoze ediyorlar. Oysa gerçek bambaşkadır. Türk halkının bu kadar yoksullaşmasının temelinde ülke kaynaklarının Kürtleri bastırmak için harcanması vardır. Son 50 yılda Bakûr’daki savaşa harcanan ekonomik kaynaklar bir yana, son 10 yılda Rojava ve Başûr işgali için harcananlarla birlikte misli ile arttı. Türkiye ekonomisini çökerten sebep, Kürt varlığına karşı yürütülen savaştır. Türk halkından bu gizleniyor. Kürt kimliği ve varlığının tanınmamasının Türk halkına maliyeti yalnız ekonomideki çöküş değildir, kamusal düzenin hukuku, eğitimi, insan kaynakları ile birlikçe çöküşüdür.  
 
 
 Kürtlerin başka gizli bir ajandası da yok, amaçları gayet açıktır. Bölgenin egemen devletleri tarafından gasp edilen haklarını almak, korumak ve özgür yaşamak istiyorlar.
 
Bir halkın özgür ve demokratik normlarla yaşaması neden başka bir halkı tehdit etsin? Kürtler, Türklerin sahip olduklarına el koyma isteğinde değil, kendi halklarını kullanmak istiyor ve Türk halkıyla, Suriye halkıyla, Araplarla, Türkmenlerle eşit ve barışçıl ilişkiler içinde yaşamak istiyor. Bugüne kadar Ortadoğu’da hiç denenmemiş bir sistem öneriyor ve bunu uygulamaya çalışıyorlar. “Demokratik Ulus” diyoruz bu sistemin ilkesine. Birbirini tanıyarak, kabul ederek, saygı duyarak yaşamaktan daha güzel bir sistem olabilir mi halk için… Kürtlerin ağırlıklı bölümü, böyle bir sisteme onay veriyor. Bakûr’da, Rojava’daki halk bu temelde mücadele ediyor, Başûr da böyledir. İran’da kadın serhildanlarında Kürtlerin, demokratik, halkçı eğilimleri net olarak açığa çıktı. Böyle bir Kürtlük bilincinin bastırılması mı desteklenmesi mi bölge halklarına kazandırır? Demokrasi, eşitlik, halklara hiçbir zaman kaybettirmemiştir. Toplumların tarihine bakın; nerede güç, kaynaklar, yetki paylaşıldıysa, orada toplumun refahı artmış. Nerede tekçi, iktidarlar varsa orada kaybeden halk olmuş. 
 
Kürtlerin elde etmeye çalıştığı statü, demokratik içeriktedir ve bu egemenlik-iktidar hırsı taşıyan bir azınlık dışında tüm kesimlerin halkların yararınadır. Kürtlerin başka gizli bir ajandası da yok, amaçları gayet açıktır. Bölgenin egemen devletleri tarafından gasp edilen haklarını almak, korumak ve özgür yaşamak istiyorlar.
 
Kerkük’teki valilik seçimlerine Türk devletinin müdahalesi şaşırtıcı değil. Uzun zamandır Türkiye dışarıda da Kürt varlığına, kazanımlarına karşı açıktan ya da kapalı faaliyet yürütüyorlardı. Türkmenlerin tamamının AKP-MHP politikalarına kolayca angaje olmadıkları görülüyor. Bu konuda zorlanmamış olabilirler, Kürtlerin kadim alışkanlıklarından biri birleşerek kazanmak yerine bir biriyle rekabet uğruna yabancı güçlere kazandırmak olmuştur. Kerkük seçimi meselesi bu durumun değişip değişmediğini gösterecek. Basın üzerinden takip ettiğimiz için yorumlarım afaki olabilir. Fakat net olan Türkiye’nin devlet politikası Kürtlere her yerde kaybettirmek üzerinedir, kanunları bu. Gayri meşru, gayri ahlaki elbette ve düşmanca. Bir kere sınırlarınız dışında bir alanda seçime müdahale etme hakkınız yok. Devletler hukukuna da aykırı. Son yıllarda Türk devletinin bölgede çiğnemediği hukuk, kanun kalmadı. Bir gün bu konuda mahkeme kurulsa Türkiye’yi uluslararası alanda mahkûm ettirecek bolca durum mevcut. Ayrıca Kerkük’te Türkmenlerin konumunu da tehlikeye atan hamlelerde bulunuyorlar. Kerkük yönetimi yerel halkın tercihleri ile şekillenmeli. Doğru ve ahlaki olan budur, demokratik olan da…
 
Dış müdahalelerin, özelde Türk istihbaratının müdahalesi bertaraf edilebilirse Kürt şehri olan Kerkük’te halk kendini demokratik tercihleri ile yönetme imkânına kavuşur. Adil ve demokratik seçim olmasını sağlayacak olan da Kerkük halkıdır. Bu mücadeleyi vereceklerini umut ediyorum.
 
Türkiye’nin hem Federe Kurdistan Bölgesi hem de Rojava’ya saldırılarına baktığımızda bu saldırıları tek başına yapıyor gibi görünse de uluslararası güçlerin bu duruma sessizliği veya salt “endişeliyiz” açıklamalarının ötesine geçmeyişinin altında yatan neden nedir?
 
 
Kürtlerin Türk devlet saldırısı altında olmasının ABD ve Rusya bakımından -bunlara başka devletler de eklenebilir- getirisi var. Böylelikle Kürtlerin bağımsız bir güç olarak hareket etmesini, güçlenmesini engellemek istiyorlar. Yani Kürtler tamamen ezilmesin ama çok da güçlenmesinler.
 
Bu soruya özetle; çıkarların çakışması sebebi ile dersek yerinde olur sanırım. Erdoğan ve politikaları egemen güçleri (ABD ve Rusya) rahatsız etse de en kullanışlı müttefiklerden biri oldu. AKP-MHP iktidarı bu iki devletin stratejik çıkarlarına dönük bir tehdit oluşturmuyor. Bu nedenle AKP-MHP iktidarının Başûr’da, Rojava’da ya da Kafkasya’da kendi ajandasına göre hareket etmesine göz yumuyor, bazı saldırılar için destek verebiliyorlar. Fakat Erdoğan’ın iki cephe arasındaki dengeden faydalanarak yürüttüğü saldırıları sürdürmesi, sonsuz bir tolerans görmeyecektir. 
 
Diğer taraftan Kürtlerin Türk devlet saldırısı altında olmasının ABD ve Rusya bakımından -bunlara başka devletler de eklenebilir- getirisi var. Böylelikle Kürtlerin bağımsız bir güç olarak hareket etmesini, güçlenmesini engellemek istiyorlar. Yani Kürtler tamamen ezilmesin ama çok da güçlenmesinler. Saldırılar karşısında “endişeliyiz” açıklaması devletlerarası iletişimde tam olarak ne anlama geliyor bilmiyorum, ancak göstermelik ve ikiyüzlüce olduğundan şüphe yok.
 
Ortadoğu krizinin bir diğer ucunda da Filistin-İsrail sorunu var. Son olarak 7 Ekim’de Hamas’ın saldırısıyla başlayan Gazze’deki savaşa ilişkin neler belirtebilirsiniz?
 
Filistin halkı ile Kürt halkının uğradığı haksızlıklar benzerdir, Kurdistan ve Filistin meselesi benzerdir. Filistin-İsrail meselesinde her şeyden önce sorunun on yıllarca neden çözümüz bırakıldığını sorgulamak gerekir. Tıpkı Kürt sorununda olduğu gibi bu meselede iradi biçimde çözümsüz bırakılmıştır. Dış güçler bundan sorumlu, Arap devletleri bundan sorumlu ve evet Hamas da çözümsüzlüğün aktörlerinden biri. Hamas’ın 7 Ekim’deki operasyonda başlayan sürecin vardığı aşamaya geniş perspektiften bakınca bölgedeki paylaşım savaşının zayıf noktalarından birinin Filistin olduğunu, buradaki çatışma ile dış güçlerin, bölgedeki devletlerin yeni bir pozisyon aldığını, bazılarının da buna zorlandığını görüyoruz. Diğer bir sonuç da Filistin’in denklemden çıkarılması. Faşist-ırkçı Netanyahu iktidarı eliyle Filistin halkı soykırımdan geçiriliyor ve Filistin ülkesi tamamen işgal ediliyor. En son Refah’ın boşaltılmasına dönük haberlerde amaçlananın bu olduğunu gösteriyor. Bu noktada Hamas’ın objektif olarak oynadığı rol belli ve açıkçası Filistin’e dönük soykırım sürerken, bunu tartışma isteğinde değilim. Bir Ortadoğu deyimindeki gibi; Basra Harap olduktan sonra…
 
Netanyahu’nun sözü de gerçekleşiyor zaten, İsrail’in işgali ile Filistin sınırı şimdiden değişti. Başka nerelerin sınırları değişecek, bunu Üçüncü Dünya Savaşı boyunca ve sonunda göreceğiz. Bu süreç çoktan başladı ve hızlanıyor. Ortadoğu halkları, dünya halkları bu paylaşım savaşının yıkımı ile yüz yüze. Filisin için olduğu gibi Rojava için, demokratik bir Ortadoğu için dünya halklarının daha örgütlü ve güçlü direnişlerine ihtiyaç var.
 
Türkiye’nin Suriye başta olmak üzere radikal-selefi örgütlerle olan ilişkisindeki asıl amacı nedir? 
 
 
Erdoğan’ın liderlik hırsı, belli bir siyasi çizgi ile sınırlı değil. Müslümanların beynelmilel lideri olma arzusu var. Bu amaca ulaştıracak her olanağı benimser, kullanır. Cihatçılarla ilişkisi de aynı temeldedir.
 
Ilımlı İslam, ABD’nin yatırım yaptığı bir projeydi. İhvan’ın ilk şekillenişinde saikler farklı olsa da Arap Baharı süreciyle, ABD politikalarına angaje bir doğrultuya evrildi, BOP’a eklemlendiler. İslami hareketler yapısal sorundur; sistem dışı bir harekete dönüşemiyorlar. Batini hareketlerde bu potansiyel vardı, ancak tarihsel İslam mezhepleri yapısal olarak sistem içiler. Bu yüzden kolayca eklemleniyor, egemen güçlerin aparatına dönüşüyor ve hızla sönüyorlar. Nihayetinde Arap ülkelerinde ABD’nin amaçladığı rolü oynadıktan sonra müdahaleye uğradılar, gözden düştüler ve birçok yerde (Mısır’da olduğu gibi) ABD destekli darbelerle tasfiye edildiler. Erdoğan bu süreçte İhvan’ın liderliğine oynadı, fakat tutmadı. Sonunda İhvancılığın yıldızı sönünce, ekseni değişti. Erdoğan’ın liderlik hırsı, belli bir siyasi çizgi ile sınırlı değil. Müslümanların beynelmilel lideri olma arzusu var, bu amaca ulaştıracak her olanağı benimser, kullanır. Cihatçılarla ilişkisi de aynı temeldedir. Erdoğan’ın siyasi pragmatizmi bir olgu artık. Prensiplerin bağlayıcılığına inanmıyor, ona göre amaç için her yol mubah. Bunun için herkesi ve her şeyi feda edebilir, ediyor da.
 
 “Arap Baharı” sürecinde Müslüman Kardeşler çatısı altında ve Türkiye’nin hamiliğinde Ortadoğu’da Ilımlı İslam rüzgârı estirilmek istendi. Bu durum gerçekleştirilemeyince, radikal ve selefi örgütler kimi zaman açıktan, kimi zaman gizliden desteklendi. Çözüm olmayacak bu dönüşümün nedeni ve amacı nedir?
 
Ortadoğu’daki kaos ve krizin kısa sürede çözülme imkanı yok. Zira Üçüncü Dünya Savaşı’nın merkezine dönüştü, dünyanın silah stoku buralara akıyor. Bunca silah, uçak gemileri, boşuna yığılmıyor. Irak işgalinden bu yana bölgede statüko bozuluyor. Irak’ta, Suriye’de, Lübnan’da, Libya’da eski düzenler yok, bu ülkeler karıştırılıp bırakıldı. Bölgenin yeniden paylaşımı tamamlanmadı. Kapitalist dünya sisteminin krizi ne kadar sürede ve nasıl aşılacak bunu kestirmek güç. Ortadoğu’daki gelişmeler savaş hali bu krizden bağımsız değil. Bununla birlikte Ortadoğu’nun sürekli kriz içinde olmasının yapısal nedenleri var. Çözümün mümkün olabilmesi öncelikle bu yapısal sorunların doğru analiz edilmesi gerekiyor. Mezhep-din ve etnisite çelişkilerini çözememiş Ortadoğu, dış güçler için müdahale zemini yaratıyor. Yine ulus devletçilik, bölgedeki bölge halklarını sürekli çatışma halinde tutan bir faktör. Demokratik yönetimlerin yokluğu ise tüm bu yapısal sorunları çözümsüz bırakan büyük düğümdür.
 
 
 Doğuda tüm kötülükleri emperyalist güçlerle açıklama alışkanlığı var. Kolaycı, sorunun gerçek kaynağını inkâr etmekten kaynaklıdır bu. Emperyalist müdahaleler belli açıdan sonuçtur, Ortadoğu’da batı sömürgeciliği 150 yıldır var fakat mezhep çatışmalarının geçmişi bin yıllıktır.
 
Ortadoğu’da etnisite inancı ve yönetim biçiminde köklü bir dönüşüm yaşanmadan kaos ve kriz bir kural olmadan yaşamayı sürdürecektir. Söz konusu dönüşümün içeriden Ortadoğu halklarının öz dinamiklerinden doğması ancak kalıcı tarihi çözümü getirebilir. Doğuda tüm kötülükleri emperyalist güçlerle açıklama alışkanlığı var. Kolaycı, sorunun gerçek kaynağını inkâr etmekten kaynaklıdır bu. Emperyalist müdahaleler belli açıdan sonuçtur. Ortadoğu’da batı sömürgeciliği 150 yıldır var fakat mezhep çatışmalarının geçmişi bin yıllıktır. 
 
Toplumlarımız sultanlar, şahlar, krallar, diktatörler dışında kendini yönetmeye doğru düzgün talip dahi olmamış ya da bu temeldeki eğilimler hareketler acımasızca bastırılmış. Dolayısıyla demokrasi deneyimi çok zayıf kalmıştır. Dış güçlerin müdahalesinde Ortadoğu’daki bu demokrasi sorunun manipüle edilmesi başattır. Demokrasi geleneği yalnız batıya ait değildir, üstelik bu coğrafyanın halklarının var olmuş ancak unutulmuş, unutturulmuş kültürüdür. Halklarımız bu kültürü, politikayı yeniden diriltmek zorunda. Batı dışarıda sömürgeci ancak kendi içinde mezhep, inanç, etnisite sorunlarını aşmıştır. Kıyas olarak belirtiyorum; kendi içinde demokratik kurumlar demokrasi kültürünü belli oranda geliştirebilmiştir. ‘Sömürgelerden elde ettikleri ile içten refah sağlıyorlar’ tezi de batıdaki düzeni açıklamada yetersizdir. Zira inanç, etnisite ve yönetim tarzını dönüştürmezse batı, batı olmazdı. 
 
Hem batıdaki biçimi de dâhil demokratik yönetim ve kurumların açığa çıkaranlar halklardır. İngiliz, ABD, Fransa devrimlerini halk yapmıştır. Doğu halkları da enerjisini ve kaynaklarını tüketen temel çelişkilerini kendi tarzında aşmayı başarabilirse -bunun imkânları mevcuttur- bu kadar müdahaleye uğramaz. Bunca krizin merkezi haline de gelmez. Kuşkusuz halk mücadeleleriyle toplumun böyle köklü bir dönüşümü talep etmesi ve harekete geçmesi ile mümkün. Kürtlerin Ortadoğu’daki açmazı aştıracak, yapısal sorunlarını ortadan kaldıracak bir çözüm paradigması var. Etnisite ve yönetim sorunlarını Ortadoğu demokratik uluslar birliği temelinde çözmeyi öneriyor. Rojava’daki sistem, paradigmanın pratikleşmekte olan biçimidir. Ortadoğu’da demokratik ulus, demokratik-kültürel inanç temelli dönüşümü sağlayabilecek başka bir çözüm olanağı bulunuyor ve halklarımızın çıkarına olan da budur. 
 
Son olarak bir duygumu paylaşmak istiyorum; 7 Ekim sonrası Filistin ve İsrail halkının saldırıya uğradıkları anlara dair görüntüleri izliyordum. İki halktan çocukların yaşadıkları korku ve şok acı vericiydi. Ancak o durumdayken dikkatimi başka bir ayrıntı daha çekti. Filistinli çocukların yüzüne, bedenlerine yansıyan yoksulluk ve diğer taraftan İsrailli çocuklardan taşan sağlık ve zindelikti. Görüntüler karşısında duyduğum kederi, acıyı katladı ve tekrar düşündürdü. Ezcümle; başka sorunların yanı sıra çocukları bu sonsuz yoksulluk, yoksunluk girdabında çıkartmak için de kaynakların halka dönmesini sağlayacak bir sistem kurmak ve bu uğurda mücadele etmek zorunda.
 
MA / Dicle Müftüoğlu

Diğer başlıklar

12/04/2024
13:25 DEM Parti'den Kobanê Davası'na çağrı: Özgürlüklerden yana tutum alın
13:04 Yaşamını yitiren Filistinli sayısı 33 bini geçti
12:52 Hatimoğulları Hatay’daki aileleri ziyaret etti
12:28 Bayram tatilinin 6 günlük bilançosu: 48 kişi yaşamını yitirdi
12:20 Banka ATM’lerinde bayram sonrası yeni dönem
12:19 BM, Filistin'in üyeliği için mutabakat sağlayamadı
10:31 Ebex’de şüpheli kadın ölümü
10:26 MKG: Evrim Alataş'ın gösterdiği ışık bize rehber oldu
10:14 Mexmur’da belediye seçimleri
09:28 Meletî’de 4.1 büyüklüğünde deprem
09:10 Tutsaklar Abdullah Öcalan’ın özgürlüğü için eylemde
09:09 171 gün oldu: Gazeteci Ahmet’ten haber yok
09:08 Geçinemeyen üniversite öğrencileri: Sorumlusu iktidar
09:06 Siyaset Bilimci Aksoyoğlu: Wan, muhalefet için sınav iktidar için geri adım oldu
09:04 'Motivasyonu artmasın' diye yazdığı kitap kendisine verilmedi
09:02 Ekolojist Yanlıç: Madencilik talanına çözüm ekolojik bir sistem
09:01 Tecavüz, şantaj ve fuhuş: Fail korucu ve arkadaşları beraat ettirildi
09:00 12 NİSAN 2024 GÜNDEMİ
11/04/2024
22:41 Gazze'ye yeni bir saldırı başlatıldı
21:51 30 yılın ardından tahliye oldu
20:56 Kürt partilerinin ortak siyasi tutum çalışmaları sürüyor
19:16 Adalet Nöbeti: Kürtler tarihi bir direniş gösteriyor
19:03 Demokratik kitle örgütlerinden Şenyaşar’a destek ziyareti
18:32 İsrail'den İran’a karşı hava tatbikatı
18:07 Amedspor’a para cezası
17:26 AP’de cezaevleri konferansı: Tecride karşı uluslararası bir ağ kurulmalı
16:23 YSK Başkanı Ahmet Yener: 4 yerde seçim yenilenecek
16:18 Bursa’da şüpheli kadın ölümü
16:09 1’inci Düsseldorf Kürt Film Festivali 25 Nisan’da başlıyor
15:59 Agirî’de dere taşınca evler su altında kaldı
15:19 Wan halkı çifte bayram kutluyor
14:46 Yurtsever Aşiretler: Kürdistan değerlerine ihanet edenlerin sofrasına oturmayın
13:57 DBP ve DEM Parti'nin bayramlaşma programında 'birlik' mesajı
13:56 Bakırhan: Kürtlere düşmanlık edenler kaybetti
13:36 Siyasi partilerden DEM Parti’ye bayram ziyareti
13:27 İki Êzidî çocuğu köleleştiren Iraklı çift Almanya’da tutuklandı
13:07 Hatimoğulları: Kürt sorunu için diyalog kapıları açılmalı
12:55 Amedspor maçı için kentte led ekranlar kurulacak
12:43 Üveyş Öcalan mezarı başında anıldı
12:19 Nikaragua, Berlin Büyükelçiliğini kapattı
11:57 Bayram tatilinin ilk 5 gününde trafikte 38 kişi öldü, 5 bin 26 kişi yaralandı
11:46 Ekrem İmamoğlu The Economist’e yazdı: Türkiye artık seçeneksiz değil
11:31 'Çocuk istismarı' suçundan 31 binden fazla dosya açıldı
10:56 AP mülteciliği zorlaştıran anlaşmayı onayladı
10:03 İsrail ile İran arasındaki gerilim yükseliyor
09:16 Akdeniz'de mülteci teknesi battı: 8 kişi yaşamını yitirdi
09:09 170 gündür kayıp Süleyman Ahmet'e dair başvurular yanıtsız
09:08 Abdullah Öcalan'ın 'İsyan tufanı': Üveyş Öcalan
09:06 HDP ve Yeşil Sol Parti binasına saldırı girişimiyle ilgili dava açıldı
09:04 Amed halkı belediyelerden nasıl bir hizmet bekliyor?
09:02 ‘Abdullah Öcalan’ın özgürleşmesi için herkes ayağa kalkmalı’
09:00 AKP’li yönetim belediyede okey masası kurmuş
09:00 11 NİSAN 2024 GÜNDEMİ
10/04/2024
22:32 Sele kapılan çocuklardan biri yaşamını yitirdi
21:25 Olağanüstü itiraz süreci 14 Nisan'a kadar sürecek
20:40 9. Amed Tiyatro Festivali başlıyor
19:30 CPT önünde başlatılacak 'özgürlük' talepli eyleme çağrı
19:13 Minbic kırsalı bombalandı
18:35 İsrail saldırısında Haniye'nin 3 oğlu hayatını kaybetti
18:07 Ev baskınlarında 15 gözaltı
17:43 Katledilen avukat Serhat’ın mezarına saldırı
17:13 Tayvan’daki depremde can kaybı 16’ya çıktı
16:47 Şenyaşar'ın 'adalet' direnişi bayramda da devam etti
16:30 Biden, 33 bin insan öldükten sonra Netanyahu için 'hata yapıyor' dedi
16:22 Pasur ve Ziyaret belediye eşbaşkanları mazbatalarını aldı
16:18 Riha’da fabrika yangını
14:52 Bayram tatilinin ilk 4 günündeki trafik kazalarında 26 ölü, 3 bin 870 yaralı
14:37 Tutsak yakınları Abdullah Öcalan’ın bayramını kutladı
14:31 Demirtaş’ın Kobanê Davası'ndaki savunması kitaplaştırıldı
14:18 Akçay Sulak Alanı'na kaçak hafriyat dökülüyor
14:09 MKG’den bayram mesajı
13:28 Özgürlük ve demokrasi mücadelesinde yaşamını yitirenler unutulmadı
12:35 37 vekilden Piroğlu için Sırbistan Hükümeti’ne acil çağrı
12:17 Ceyhan Belediyesi'nde 287 kişi işten çıkarıldı
12:00 Özgür Özel'den Bahçeli'ye yanıt
11:00 Wan’da heyelan nedeniyle yollar kapandı
10:47 7 gemi söküm için Aliağa'ya geliyor
10:31 Vedat Aydın mezarı başında anıldı
10:18 Aytun Çıray: Erdoğan, Meral Akşener'le 6'lı Masa'ya sızdı
09:47 DEM Parti, DBP ve DTK eş genel başkanlarından bayram mesajları
09:15 Polisin burnunu kırdığı müzisyen: Wan'daki irade gaspı sorumluluklarımızı hatırlattı
09:09 Tutsaklar Abdullah Öcalan için eylemde
09:06 Qoser Belediyesi kayyımı giderken personeli de beraberinde götürdü
09:05 Kaleme aldığı kitap 'sakıncalı' denilerek kendisine verilmedi
09:04 Kadın örgütleri: Seçim sonuçları kadınların kazanımı
09:03 Dîgor Belediyesi'nde hizmet yok, borç çok
09:02 Hasta tutsak Tanboğa 3 aydır ameliyat edilmeyi bekliyor
09:02 Gazeteci Ahmet'ten 169 gündür haber yok: Gazeteciler ses çıkartmalı
09:00 10 NİSAN 2024 GÜNDEMİ
08:37 Seçimlerin yenileneceği Curnê Reş Belediyesi'ne kayyım atandı
09/04/2024
22:56 Çıkan çatışmada 1 asker yaşamını yitirdi
22:38 Amed'de 2 yerleşim yeri günlerdir elektriksiz
22:13 Geçen ay 'en sıcak mart' olarak kayıtlara geçti
20:54 Anne Şenyaşar'ın 'adalet' talepli nöbeti 73'üncü gününde
20:42 Sorbonne Üniversitesi’nde Abdullah Öcalan savunmaları okundu
19:48 DBB sitesi bakıma alındı
19:40 DEM Parti’den YSK’ye bir itiraz daha
19:10 Cûdî ve Gabar'a girişler 15 gün yasaklandı
18:46 Reşid ile Erdoğan arasında telefon görüşmesi
18:01 Îdir Belediyesi eşbaşkanları mazbatalarını aldı
17:55 13 yılda en az 681 kolber katledildi
17:09 YSK'den Şirnex ve Çewlig kararı
17:04 Kendisini uzman çavuş olarak tanıtan K.K., bir kadına tecavüz etti
16:53 Tutuklu Grup Yorum üyesi Bahar Kurt'un kolu kırıldı
16:50 Xarpêt karayolunda kaza: 3 ölü
16:42 Bremen Cezeavi’ndeki tutsağa Özgür Politika gazetesi yasaklandı
16:39 Sellerin vurduğu Rusya ve Kazakistan'da 90 binden fazla kişi tahliye edildi
16:07 Türkiye’nin ihracat kısıtlaması getirdiği İsrail'den yanıt
15:58 Tutsak yakınları: Abdullah Öcalan ve siyasi tutsaklar özgür olmalı
15:55 Wan protestosundaki ihlaller: Yoğun gaz ve plastik mermi kullanıldı
15:42 Qers için itiraza ret: Taşımalı ‘seçmen’le halkın iradesine ipotek konuldu
15:31 HDK Emek Meclisi: Çalışma alanları katliam alanına dönüştü!
14:53 Amed'de bayramın mutlu ve güvenli geçmesi için tüm tedbirler alındı
14:39 Soykırım ortaklığıyla suçlanan Almanya savunma yaptı
14:38 Eğitim Sen: MİT'in okullarda başlattığı çalışma çocuk haklarına aykırıdır
14:12 Mezarlık ziyareti: Uğruna canlarını verdikleri felsefeyi yaşatacağız
13:11 DEM Parti dört siyasi parti ile bayramlaşacak
12:54 Êlih’te kavga bir kişi yaşamını yitirdi
12:50 Samsun ve İstanbul’da erkek şiddeti
11:36 DEM Parti Eş Genel Başkanları'ndan bayram mesajı
11:18 AİHM Kavala’nın başvurusuna öncelikli inceleme kararı verdi
11:13 Sınır ötesi savaşa katılacak korucuların isimleri ortaya çıktı
11:12 Bakanlık İsrail ile ticarete kısıtlama getirdi!
10:52 Çarşı pazarda bayram sevinci kalmadı
10:01 İşçi ve emekçiler 1 Mayıs’ta Taksim’de olacak
09:10 Cizîr kayyımı gider ayak 7 milyon 339 bin 582 TL’lik demirbaş hibe etti
09:07 Siyasi tutsaklar 'Öcalan’ın özgürlüğü' için eylemde
09:06 Rojnews editörü Ahmet 168 gündür KDP istinbaratının elinde
09:03 AKP 'kalesi' Karadeniz'de sarsıldı: Çay ve fındık politikaları etkili oldu
09:02 Cinsel taciz faili yeniden muhtar seçildi!
09:00 HDK Eşsözcüsü Demir: Seçim sonuçlarını örgütsel-politik üstünlüğe çevirmeliyiz
09:00 09 NİSAN 2024 GÜNDEMİ
08/04/2024
20:40 Stewr’de taşımalı seçmen tepkisi: Oturacak koltuğunuz var ama yatacak yeriniz yok
20:33 Emine Şenyaşar’ın adalet nöbeti 72’nci gününde
19:09 Adalet Nöbeti sürüyor: Bir adım geri atmayacağız
18:20 CHP’nin 4 ilçe için yaptığı itiraz reddedildi
18:02 Wan ve Mêrdîn'de Ramazan Bayramında ulaşım ücretsiz olacak
17:58 Hezro’daki ekolojik talana tepki
17:53 DEM Partili meclis üyeleri AKP’li Yarka’yı protesto etti
17:01 Gever'de belediyeye ait ulaşım araçları bayram boyunca ücretsiz
16:35 Wan protestosunda tutuklananlar için kampanya
16:25 Wan protestolarında 30 kişi tutuklandı
16:21 Seçim kavgasının olduğu beldede sokağa çıkma yasağı!
16:03 Kavaklı S Tipi Cezaevi raporu: İşkence ederken ‘vatan bölünmez’ sloganları atıyorlar
15:59 Almanya’nın yargılandığı davada Nikaragua'yı Alman avukat temsil etti
15:52 Patates deposunda göçük: 2 ölü
15:51 Adana'da Abdullah Öcalan için fidan dikildi
15:05 Kadın gazetecilere yönelik baskılar Mart ayında da sürdü
14:12 CHP'nin kazandığı Pınarbaşı Belediyesi'ne kayyım atandı
13:35 Öcalan’ın özgürlüğü için 3 milyon 669 bin imza toplandı