AMED - Yeşil Sol Parti MYK üyesi Mehmet Nuri Özdemir, “devlet aklı” olan Hür Dava Partisi ile yapılan ittifakın Kürt siyasetini zayıflatmaya dönük hamleler olduğunu belirterek, "Bundan sonuç alamazlar" dedi.
Kürt düşmanı politikaları merkezine alan AKP, MHP, Hür Dava Partisi ve Yeniden Refah Partisi, Büyük Birlik Partisi’nin (BBP) yer aldığı Cumhur İttifakı, hem Cumhurbaşkanlığını kazandı hem Meclis’te çoğunluğu sağladı. Otoriter sistem, devlet gücüyle sürdürülen baskı ve yargı kıskacında gerçekleştirilen seçimleri kazanan AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, her meydanda Kürtleri, Halkların Demokratik Partisi (HDP) ve çatısı altında seçime girdiği Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi’ni (Yeşil Sol Partisi) hedef aldı.
Hedefinde Kürtler olan AKP, seçim adı altında yaptığı ittifakları da bu temelde kurduğunu birçok kez itiraf etti. Son olarak milletvekili seçilmesine rağmen İçişleri Bakanlığı koltuğunda oturmaya devam eden Süleyman Soylu, HÜDA PAR ile ittifakın “devlet aklı” olduğunu ve bunun stratejik bir hamle olduğunu söyledi.
“Devlet aklı” olan bu ittifakın Kürt siyasetini zayıflatmaya dönük hamleler olarak değerlendiren Yeşil Sol Parti Merkez Yürütme Kurulu (MYK) üyesi Mehmet Nuri Özdemir, bunun sonuç alamayacağının altını çizdi.
BASKI AYGITLARI DEVREYE KONULDU
Olağanüstü koşullarda seçime gidildiğini ifade eden Özdemir, AKP iktidarı tarafından seçim öncesi tüm baskı aygıtlarının devreye konulduğunu söyledi. İktidarın milliyetçi dille baskıları perçinleştirmeye çalıştığına vurgu yapan Özdemir, “Bu baskı aygıtlarını da Kürt halkı üzerinden devreye koydu. Birinci turdaki bu atmosfer, ikinci tur seçimlerinin atmosfer hazırlığıydı. İçinde olduğumuz atmosfer bu, fakat bunu bir de bizim cephemizden okumak var. Biz yıllardır milliyetçi siyasetle karşı karşıya kalıyoruz. Ama buna karşı biz Kürt ve sol siyaseti, kadın ve gençlik hareketleri ile demokratik siyaseti örgütlenmeden yana bir tutum geliştirmeye çalışıyoruz” diye belirtti.
AKP’NİN KÜRT DÜŞMANLIĞI SİYASETİ
Milletvekili ve yapılan her iki tur cumhurbaşkanlığı seçiminin adil koşullarda yapılmadığını belirten Özdemir, “AKP siyaseti Kürtleri, Kürt meselesini ve Kürt siyasetini düşmanlaştırarak muhalefetle siyasi rekabetin içerisine girdi. Bunun dışında bir oyun yoktu. Toplumun iş, aş, yoksulluk ve barış sorunu varken, iktidar hiçbiri üzerinden bir tartışmaya girmedi. Daha çok sahada milliyetçilik ve ırkçılık odaklı polemiklerle yürüdüler. Maalesef muhalefet cephesi, buna karşı çok iyi bir tavır ve tutum geliştiremedi. Bizim de söylemlerimiz bu politikayı kırmak noktasında bir siyaset. Biz de kimi zaman yetersiz kaldık. Seçim sürecinde, seçimde ve seçim öncesi bizlere müdahale edildi. Arkadaşlarımıza yönelik yapılan gözaltı operasyonları, demokratik siyaset yapan HDP’nin kapatılmasına dönük açılan kapatma davası, yeni bir parti ile seçime girme durumumuz, medyanın bir bütün olarak bizim siyasetimizi görmemesi birer seçim müdahalesiydi” diye konuştu.
TOPLUMSAL SORUNLAR ARKA PLANDA
Yaratılan milliyetçilik algısı ile toplumun temel sorunlarının arka planda bırakıldığını ifade eden Özdemir, “Milliyetçilik başka bir enerji yaratır. Yani mevcut olanı görmemeye başlarsınız. Milliyetçiliğin, dünya örneklerine baktığımızda, temel yarattığı risk toplumun esas sorunlarından uzaklaştığını görüyoruz. Milliyetçiliğin yükselmesi halinde Kürt meselesinin çözümü zorlaşacak. Yürütme, yasama ve yargının tek elden toplanması ve bu rejimin bir süre daha ömrünün uzatmasına neden olabilir. Hakeza, Türkiye’nin dışa kapalı bir toplum haline gelmesine neden olabilir” dedi.
90’LI YILLARDA BAŞLAYAN SİYASET
Yeşil Sol Parti’ye Emek ve Özgürlük İttifakı’nın tek listeyle seçime girmemesi ve kendi cumhurbaşkanı adayını çıkarmamasına dönük eleştirilere dair Özdemir, “İttifak siyasetimiz, ilkesel bir siyasettir. Bu siyaset 90’lı yıllardan beri Türkiye soluyla Kürt hareketinin beraber yürüttüğü bir siyasettir. Bugün ne kadar aksak yönleri olsa da stratejik baktığımız bir siyasettir. Stratejik olarak doğru ama pratikte eksiklikleri oldu. Bu konuda hem bizim içine düştüğümüz eksiklikler var hem ittifakın diğer birleşenlerinin içine düştüğü eksiklikler var. Totalde baktığımız zaman kişisel yorumum şu; Emek ve Özgürlük İttifakı ile özgürlük ittifakını sahada biraz daha organize edebilseydik, daha iyi sonuçlar alabilirdik. Haliyle TİP’in aldığı oylarla beraber düşündüğümüz zaman yüzde 1’lik bir kayıp var. Cumhurbaşkanı adayı konusunda ise demokrasiye duyarlı ve Türkiye’nin sorunlarını çözmeye aday olan birini desteklemeye kararlı olduğumuzu hep söyledik. Ancak bunlar gerçekleşmezse de kendi adayımızı çıkarabileceğimizi söyledik. Bizler ilk başta kendi adayımızı çıkarmayı planladık ancak deprem süreciyle beraber bazı şeyler değişti” şeklinde konuştu.
AKP’NİN KÜRTLERE KARŞI TUTUMU
AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından seçim tarihinin 14 Mayıs olarak belirlenmesini hatırlatan Özdemir, şunları söyledi: “Demokrat Parti’nin mağduriyetinden referansla gelen iktidar, seçim zaferinin ardından bir başka halk üzerinde idam ve şiddet naraları atabildi. Bir taraftan Kürt siyasetçilerin hapishanelerde olması, tecrit meselesi, diğer taraftan da ortada Kürt meselesi bulunuyor. AKP’nin yürüttüğü siyaset, Kürtler nerede yaşıyorsa, onların kazanımlarını ortadan kaldırmaya dönük bir tutum. Kürt düşmanlığı diye tarif ediyoruz bunu. Kürt siyasetinin zaten bu şekilde yüzyıldır sürdüğünü hep ifade ediyoruz, bundan sonra da sürebilir mi? Evet sürebilir ama buna karşı Kürt halkı da kendi mücadelesini sürdürecektir. Türkiye siyasetinin geldiği aşama, yeniden Kürt halkının kazanımları üzerinden bir ırkçılık ve milliyetçilik dalgasını yürütmek.”
'ZAYIFLATMA HAMLELERİ SONUÇ ALMAZ'
Özdemir, Soylu’nun Hür Dava Partisi ile yapılan ittifakın “devlet aklı” olduğuna dair yorumuna değinerek, “Daha önce de hem AKP aklıyla hem de devlet aklıyla Kürtleri ya da Kürt siyasi hareketini zayıflatmaya yönelik çeşitli hamleler olmuştur. Daha önce Kürdi partiler üzerinden bu hamleler yapılıyordu ama sonuç alamadılar. Bundan sonra da bir sonuç alacaklarını düşünmüyorum” dedi.
MA / Cengiz Özbasar