ŞIRNEX - Babası Orhan Doğan'dan aldığı mücadele bayrağını Meclis'te taşımayı hedefleyen Yeşil Sol Parti Şirnex adayı Ayşegül Doğan, "Umarım babamın adanmışlığı ve efsaneleştirdiği bu mücadeleye layık olabilirim” dedi.
Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi (Yeşil Sol Parti) çalışmalarını aralıksız sürdürüyor. Çalışmaların yoğun olarak sürdüğü bölgelerden biri de Botan kentleri. Yeşil Sol Parti, burada 4-0 hedefliyor. Adaylar arasında Asrın Hukuk Bürosu avukatlarından Newroz Uysal Aslan, gazeteci Ayşegül Doğan, Zeki İrmez ve Bedirhan Osal yer alıyor.
Şirnex’in adaylarından Ayşegül Doğan, gazeteci kimliğinin yanı sıra, ömrünü barış mücadelesine adayan Kürt siyasetçi Orhan Doğan'ın kızı olarak da tanınıyor. Doğan, Metz Üniversitesi İletişim Fakültesi ve Paris Yüksek Gazetecilik Okulu mezun olduktan sonra, Paris Doğu Dilleri ve Uygarlıkları Ulusal Enstitüsü'nde Kürt Dili ve Edebiyatı kürsüsünde okutmanlık yaptı.
Agence France-Press (AFP), Le Monde Diplomatique gibi birçok uluslararası ajansta çalışan Doğan, birçok belgeselin yapımında da yer aldı. Uluslararası çalıştay ve konferansların düzenlenmesinde organizatörlük, çevirmenlik, iletişim ve siyaset danışmanlığı yapan Doğan, Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile kapatılan İMC TV’de de program sunuculuğu yaptı. Doğan son olarak, Youtube kanalı olan Yeniden TV'de de program sundu.
Doğan, babasının bayrağını devralarak mücadelesini Meclis’te sürdürmek istiyor.
KÜRT BİR SİYASETÇİNİN KIZI OLMAK
Lise çağında Şirnex’den Ankara’ya göç ettiklerini ve Çankaya Lisesi’ne kayıt olduğunu belirten Doğan, ilk göçlerinde yaşadığı sorunları, “Ancak bir Kürt ve siyasetçi Orhan Doğan'ın kızı olarak hiçbir zaman kabul görmedim” sözleriyle anlattı.
O dönemlerde Kürt siyasetinde yer alan birçok ailenin de benzer şeyler yaşadığını dile getiren Doğan, “Çoğu ya sürgüne gitti, ya toprağın altına, ya da cezaevine girdi. Yani, yaşatmak istedikleri hayatı yaşayamadılar. Bu acıları anlatırken, kendi kişisel yaşanmışlıklarını anlatırken bile utanıyorum. Şuan Cizîrdeyim. Özelikle insanlar bana 2015-2016 sürecinde yaşadıklarını anlattıklarında gerçekten kelimelerle tarif edemiyorum. Bu acılarla nasıl yaşanabilir? Hala bunları nasıl çözebiliriz ısrarı olan bir seçmen kitlesi var. İşte belki en zor soru bu, böyle bir seçmen kitlesinin karşısında, nasıl bir siyaset yapacağız. Bunun üzerinde düşünmek gerek. Bunun yol ve yöntemlerini örmek için buradan gelen istekler, talepler, beklentilerle birlikte çalışıyorum” dedi.
Milletvekilliği adaylığı teklifinin Şirnex’ten geldiği için reddedemediğini ifade eden Doğan, “Burası benim için özel bir yer. Çeşitli zorunluluklar bizi ayırmış olsa da, buralıyım. Mesela, 2004'te Demokrasi Partisi (DEP) milletvekilleri tahliye olduğu zaman, bizim en görkemli mitinglerimizden biri Cizîr'de olmuştu ve üstelik organizasyon da yoktu. O sevgi selini hayatım boyunca unutamam. Aktif siyaset dediğimiz şey bizim gibi insanlar için daha çok adanmışlık. Bu böyle bir döneme, milletvekilliğine, belediye başkanlığına, başka bir şeye sığdırılamayacak bir şey" diye belirtti.
17 YAŞINDA FRANSA’YA GİTTİ
Türkiye'ye dönmesinde DEP’in önemli bir rolü olduğunu söyleyen Doğan, "Babamlar tutuklandığında ben de 1995'te yurt dışına gitmek zorunda kaldım. Üniversiteyi Türkiye'de okuma şansım ortadan kalkmıştı. Fransa Kürt Enstitüsü’nün organize etiği bir burs programı çerçevesinde Fransa’ya gittim. Fransa’ya gittiğimde daha 17 yaşındaydım. Çocukluğumda doktor, avukat falan olmak istiyordum. Her Kürt’ün bir doktor, avukat olma sevdası vardır. Çünkü bu iki meslekten çok mahrum ve yoksunduk. Hayalim doktor olup Cizre’ye dönüp ücretsiz sağlık hizmeti vermekti. Ama Fransa’ya gidince iletişim okumaya karar verdim ve gazetecilik okudum. Ailemin teşvikiyle de bu alana ihtiyacımız olduğunu düşündüm. Sonra da Paris’te gazetecilik okudum ve birçok yerde staj yaptım. Arada bir Kürtçe okutmanlık da yaptım. Bu benim Kürtçe okuryazarlığımı sağladı. 2002'de Türkiye'ye döndüm, ülkeye dönme nedenim de DEP milletvekillilerinin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararları doğrultusunda yeniden yargılama süreçleri başlamasıydı. DEP'lilerin dayanışmaya ihtiyacı vardı. 2004'te tahliye oldular ve tahliye oldukları zaman da iletişim, parti siyaset danışmanlığı gibi gönüllü işler yaptım. Aslında siyaset benim hayatımdaydı. Bu teşvikle de siyasette bir görev, rol ve sorumluluk üslenmeye aday oldum” ifadelerini kullandı.
'ENGELLERİ KALDIRMAK İÇİN...'
Doğan, Meclis’te gazetecilerin hakları için de mücadele edeceğini ifade ederek, şöyle devam etti: "Biz gazetecilerin görevi, hakikati takip etmek, ortaya çıkartmak. Sizler bunun ağır bedellerini ödemiş bir gelenekten geliyorsunuz. Ben de bunun bir şekilde bedelini ödedim. Hakkımda bir soruşturma açıldı ve bir davaya dönüştü. O dava kapsamında ‘örgüt üyeliği’nden 6 buçuk yıl hapis cezası aldım. Tüm gazetecilerin dosyası gibi benim dosyamda da hiç bir şey yoktu. Telefonlarım yılarca dinlenmiş ve fiziki, tekniki takibe alınmışım. Editörümle konuşmalarım var, program başlıklarım var. Şimdi Meclis’te başka bir boyutunu göreceğiz. Gazetecilik yapmaktan asala vazgeçmeyeceğim. Gündemlerimden biri bu bunun için ne yapabiliriz? Bununla ilgili nasıl bir model ortaya çıkartabiliriz?”
“Benim temel motivasyonlarımdan biri kadın olmaktır” diyen Doğan, kadın haklarını güvence altına alan 6284 sayılı yasaya yönelik tehlikeleri hatırlattı. Doğan, “Kadın kazanımlarını elde tutacak şekilde bir duruş sergileyeceğiz. Kürt meselesinin çözümü olmadan Türkiye'nin demokratikleşmeyecektir. Kürt meselesinin çözümü için çaba sarf edeceğim. Gazeteciliğin önündeki engelleri kaldırmak için de çabalar ortaya koyacağım" dedi.
'UMARIM BABAMIN MÜCADELESİNE LAYIK OLURUM'
Babasının yürüttüğü onurlu mücadeleyi kendisinin de sonuna kadar sürdüreceğini söyleyen Doğan, şunları kaydetti: "Babamın yolundan yürümek gurur verici. Bir yanım yaprak döker, bir yanım bahar bahçe. Çünkü bu mesele hala ortada duruyor, pek çok kazanıma rağmen çok da acı var ve büyük fedakârlıklar var. Mevzu babam olunca işim daha da zorlaşıyor. Beklenti de daha çok yükseliyor. Onun adanmışlığı, onun efsaneleştirdiği bu mücadeledeki fedakarlığı ortadadır. Umarım ona layık olabilirim ve onu koruyabilirim. Ondan çok şey öğrendik. Halkla kurduğu bağlantının küçük bir örneğini göstermek bile benim için büyük bir gurur vesilesi olur. Onun istediği olan onurlu, adil, hakkaniyetli bir barışın sağlanamamış olması üzüntü vericidir. 90'lardan bu yana Türkiye'nin çok sayıda çatışma çözümü deneyimi oldu ama hiç biri başarılamadı, hiçbiri nihayete erdirilemedi, hiç biri arzu edilen gibi olmadı."
Doğan, bir taraftan gazetecilik serüvenini de sürdüreceğini söyleyerek, "Ekranlarda gördüğünüz Ayşegül'den farklı olmayacağım. Gazetecilik pratiğimi nasıl sergilediysem bir siyasetçi olarak sorumluluğumu aynı şekilde yerine getireceğim. Bundan kimsenin şüphesi olmasın. Ayrıca ekranlarda kalmanın yollarını da zorlayacağım. Şirnex'in sorunlarının artık göz ardı edilmesine müsaade etmeyeceğim. Çünkü burası özel politikaların gösterildiği bir alandır. Özellikle kadınlara, gençlere ve HDP seçmenine yönelik hep savaş politikalarının uygulandığı bir yer. Dolayısıyla buranın sorunlarını Meclis’e taşıyıp, çare aramaktan, bulmaktan hiç vazgeçmeyeceğim" diye kaydetti.
'OY KULLANMAK YETMİYOR'
Türkiye ve bölgede “sandık güvenliği” sorununu olduğuna dikkat çeken Doğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bunun için halkın sorumluluk alması gerekiyor. Şirnex'te 4-0 yapacağız ve bundan benim hiç bir şüphem yok. İnsanlar kayyım uygulamalarından çok rahatsız. 7 Haziran havasının en büyük faktörü bence çözüm sürecinin varlığıydı. Parlamento’ya güçlü bir temsiliyetle gitmek önemli ama daha önemlisi, o sürecin tetikleyici faktörünün yeniden çıkartabilmek, yani yeni bir hayatı örebilmenin yolu için bir diyalog zemininin açılması şarttır. Seçim ve sandık güvenliği konusunda koordineli bir çalışma yürütmeye çalışıyoruz. Seçmenlerimizden de şunu istiyoruz; Oyunuzu kullanın ama oyunuzun nereye gideceğine lütfen birleştirmelere kadar takip edin. Oy kullanmak yetmiyor, sandıklarımıza da sahip çıkmamamız lazım."
MA / Zeynep Durgut