ANKARA - Rojava’nın birçok bölgesini işgal eden Türkiye’nin kalıcı adımlar atarak ilhak politikasının önünü açmaya çalıştığına işaret eden HDP Milletvekili Gülistan Kılıç Koçyiğit, İmralı tecridi ile savaş politikaları arasındaki ilişkiye dikkat çekti.
AKP-MHP iktidarı, bir taraftan Kuzey ve Doğu Suriye’ye dönük saldırılar ile siyasi “beka” formülleri üretmeye çalışırken, diğer taraftan İmralı Adası’nda PKK Lideri Abdullah Öcalan’a tecridi derinleştiriyor. Türkiye, iç siyasetteki çatışma atmosferi ve ekonomik kriz ile boğuşurken, iktidar savaş politikalarıyla uluslararası boyutta siyasi ve hukuki krizler yaratıyor. Abdullah Öcalan’ın son 25 yıldır Türkiye, Kurdistan ve Ortadoğu halkları üzerindeki etkisini indirgemek isteyen iktidar, ülkeyi çözümsüzlük atmosferine ittiği her süreçte PKK Lideri ile halklar arasındaki iletişimi minimize etmeye çalışıyor. Kuzey ve Doğu Suriye ile Federe Kurdistan Bölgesi’ne dönük geçtiğimiz yıl başlatılan saldırılar, Abdullah Öcalan’ın aile ve avukat görüşünün kısıtlandığı dönem ile örtüşüyor.
Halkların Demokratik Partisi (HDP) Muş Milletvekili Gülistan Kılıç Koçyiğit, iktidarın Kürtlere ve toplumun tüm kesimlerine dönük sürdürdüğü savaş politikalarının yanı sıra Abdullah Öcalan üzerindeki tecridin etkilerini değerlendirdi.
KÜRT SORUNUNUN ÇÖZÜMSÜZ MİLADI
Türkiye’nin Kuzey ve Doğu Suriye’ye dönük 20 Kasım’da başlattığı hava saldırıları ile 25 yıldır İmralı’da tutulan PKK Lideri Abdullah Öcalan’a dönük tecrit politikasının birebir ilişkili olduğuna dikkat çeken Koçyiğit, “İmralı tecridini Kürt sorununun çözümsüz miladı olarak ele almak gerekiyor” yorumu yaptı.
SAVAŞ YENİDEN DERİNLEŞTİ
Son görüşmenin gerçekleştiği 5 Nisan 2015 tarihinde Abdullah Öcalan’ın İmralı heyetine, “Bu görüşme son görüşme olabilir” uyarısını hatırlatan Koçyiğit, o tarihi AKP’nin resmi olarak “çözüm” masasını devirmek istediği sürecin başlangıcı olarak ifade ederek, “Öcalan hükümetteki o savaş çığırtkanlığını ve savaşa yeniden dönme eylemini bizzat gözlemleyebiliyor” dedi.
‘KURDİSTAN’IN STATÜSÜ RİSK ALTINDA’
AKP-MHP iktidarının Kürtlere dönük yürüttüğü savaşı derinleştirmek istediğini belirten Koçyiğit, “Rojava’dan tutalım Rojhîlat’a, Bakûr’dan tutalım Başûr’a bütün Kürtlerin kazanımlarını yok etmek, olası statülerine engel olmak ve var olan statülerini de geriletmek istiyorlar. O anlamıyla bugün Başûr’un statüsünün de risk altında olduğunu ifade edelim” diye konuştu.
TECRİT İLE EKONOMİ ARASINDAKİ BAĞ
Savaşın birçok yönü olduğunu söyleyen Koçyiğit, Abdullah Öcalan’a dönük tecridin savaşın ideolojik yönü olduğunu dile getirerek, “Sayın Öcalan’ın tecrit altında olması barış fikirlerinin ya da demokratik konfederal yapılaşmaya ilişkin düşüncelerinin halklarla buluşması engellenmek isteniyor” dedi. Savaşın ekonomik yönüne değinen Koçyiğit, “Görüyorsunuz bir şekilde kayyımlar eliyle Kürt halkının kaynaklarına el konuluyor, bölgenin yoksullaştırılması sağlanıyor” diye belirtti.
Koçyiğit, “Bugün Sayın Öcalan’a uygulanan tecrit ile savaş politikası, Sayın Öcalan’a uygulanan tecrit ile Kürt soykırımı ya da Sayın Öcalan’a uygulanan tecrit ile ekonominin gidişatı arasında tetikleyici bir bağ var” sözlerini kullandı.
‘KÜRTSÜZ COĞRAFYA’ AMACI
Son olarak saldırıların siyasi boyutunun da olduğuna vurgu yapan Koçyiğit’e göre; savaşın bu yönü HDP’ye açılan kapatma davasıyla somutlaşıyor. Demokratik siyasetin tasfiye edilmek istendiğini belirten Koçyiğit, şöyle devam etti: “24 Temmuz 2015’ten beri devam eden kesintisiz bir savaş süreci içerisindeyiz. Bu hükümet ülkeyi savaşla yönetiyor. Savaşsız bir yönetme ehliyeti yok. Savaşsız bir toplumu hükmetme ve rıza üretme ehliyeti yok. Savaş politikalarını geliştirmek ve bölgede Kürtsüz bir coğrafya yapmak istiyor ve bunun adı bir ‘temizliktir’.”
İKTİDARIN İLHAK POLİTİKASI
Kuzey ve Doğu Suriye’nin birçok bölgesini işgal eden Türkiye’nin orda kalıcı adımlar atarak ilhak politikasının önünü açmaya çalıştığına işaret eden Koçyiğit, “Okullar yapıyor, hastaneler yapıyor, valiler atıyor, öğretmenler gönderiyor. Bunu başka ülkenin topraklarına yapıyor” dedi.
SAVAŞIN KADIN YÜZÜ
Kürt halkına dönük başlatılan savaş süreçlerinde iktidarların en çok Kürt kadınlarına saldırdığını vurgulayan Koçyiğit, bunun nedenini kadınların Kürt özgürlük mücadelesindeki öncü rolüne bağladı. Koçyiğit, sözlerini şöyle sürdürdü: “Kadınların asıl korkusuz bir şekilde sokaklarda, meydanlarda gerçekten özgürlük için yürüdüğünü görüyoruz. Özgürlük mücadelesinin en önde olduğunu görüyoruz. Bu anlamıyla da Kürt kadın hareketini sınırlandırmanın, toplumun özgürlüğünü sınırlandırmak olduğunu bilen bir devlet aklıyla karşı karşıyayız. İçişleri Bakanı sürekli kadınları özel olarak hedef gösteriyor. Önce kadınları darbelemek ve birleşik kadın mücadelesini yok etmek istiyorlar. Ancak bu ısrarı sürdürenlere kadın özgürlük mücadelesi bütündür ve olursa olsun bu faşist iktidarı da biz kadınlar devireceğiz diyoruz.”
MA / Fırat Can Arslan