AMED - Öğretmen ve dilbilimci Abdurrahman Bakır, Kürtçenin eğitim dili olmasının önemine işaret ederek, "Toplum örgütlenmeli, devleti beklememeli. Bu konuda eşsiz bir mücadele gerekli” dedi.
Kürt dili üzerine çalışmalar yürüten yazar ve dilbilimci Abdurrahman Bakır, Kürtçeye dönük saldırılar, asimilasyon politikaları ve anadilde eğitime dair değerlendirmelerde bulundu. Bakır, asimilasyon politikalarına karşı toplumun örgütlü bir mücadele yürütmesi gerektiğini belirtti.
Bakır, "Yıllardır Kürt diline yönelik asimilasyon ve inkar politikaları yürütülmektedir. Osmanlı döneminde de Kürt diline karşı inkar politikalar vardı. Günümüzde birçok şey değişmesine rağmen aynı politikalar sürüyor. Türkiye, Avrupa Birliğine girebilmek için yasalarda kısmi değişiklik yaparak, dil eğitimi için kurslar açabileceğini söyledi. Bizler de Kürdistan ve Türkiye’de bu amaçla kurslar açtık. Fakat toplumda bir bilinç oluştuğunu fark eden devlet, Kürt kurum ve kuruluşlarını kapattı. Şu anda da Kürt halkına, diline ve kültürüne ırkçı bir şekilde saldırıyor” diye konuştu.
‘DEVLET VERMEZ, BİZ ALMALIYIZ'
Bakır, toplumun örgütlenerek Kürtçe anadilde eğitim hakkını elde edebileceğine vurgu yaptı. Bakır, “İktidar anadilde eğitim hakkını vermez. Anadilde eğitim için toplum örgütlenmeli. Uluslararası alanda diplomatik çabalarda bulunmak gerek. Bu konuda devleti beklememeliyiz. Zaten devlet bizi tanımıyor. Bu yüzden Kürt halkı bir kimliğinin olduğunu ve bunun için mücadele edeceğini söylemeli. Yani devlet isteyerek vermiyor, biz almak zorundayız. Her alanda toplum örgütlenmeli. Siyasi, kültürel, edebi, ekonomi ve tarihi... Toplumun ihtiyaçları ne olursa olsun, toplum o yönde örgütlenmelidir. Bizim dil çalışmalarını sadece bir kuruma yüklememiz haksızlıktır, her alanda çaba gösterilmelidir. Ayrıca dört parça ile de bir iletişim ve alışveriş içinde olmalıyız” ifadelerini kullandı.
‘EVLERİMİZ OKUL OLMALI’
Toplumda Kürtçe okuma ve konuşma noktasında eksikliklerin yaşandığını ifade eden Bakır, şunları söyledi: "Kamusal alanda Kürtçe kullanılmıyor. Oysa pazarda, halk arasında ve alışverişte Kürtçe kullanılmalı. Fırsat her zamankinden daha çok. İsteyen evini okul yapabilir, çocuklar da öğrenci olur. Eğer böyle hareket edersek başarırız. Geç kalmamalıyız, dilimiz ve kültürümüz daha fazla zarar görmeden hedefimize bir an önce ulaşmalıyız.”
Dil bilincinin oluşması için siyasetin önemine de değinen Bakır, "Siyasetçiler bu konuda sorumluluk sahibi olmalıdır. Örneğin Halkların Demokratik Partisi'nin (HDP) Kürdistan'daki yöneticileri propagandalarını, çalışma ve faaliyetlerini Kürtçe yapmalıdır. Bu tüm kurum ve kuruluşlarımız için de geçerlidir. Maalesef bu alanda yeterince bilinçli değiliz. Kurum ve kuruluş yetkilileri, özellikle Kürdistan'da kendi dillerini kullanmalı ve tanıtmalıdır. İnanıyorum ki bu tür çalışmalar yürütülürse bir adım daha ilerleyeceğiz. Bu anlamda eşsiz bir mücadele gereklidir" diye konuştu.
ANADİLDE EĞİTİMİN ÖNEMİ
Bir dilin dilbilgisi, sözlük ve alfabe temeli üzerine kurulduğunun altını çizen Bakır, şöyle devam etti: “Bu alanda birçok çalışma gelişmiştir. Mîr Celadet Elî Bedirxan o zor koşullarda çok değerli bir eser ortaya çıkardı ama bugün daha da ileri götürmemiz gerekiyor. Çünkü dil canlı bir şeydir, bir insan gibi kendini yeniler. Bu yüzden bazı şeyler eklenirken, insan hayatından çıkmış şeyler atılmalıdır. Bir dil resmi eğitim dili olmadığı sürece yok olmaya mahkumdur. Bu anlamda hem siyasi alanda hem de diplomasi alanında çalışma yapılmalıdır.”