DİYARBAKIR - Küçük yaşta başladığı müzik hayatına dengbejlik ile devam eden Helin Kılıçarslan, "Kültürün yaşatılması için geçmişimize sahip çıkmalıyız” dedi.
Bir yandan popüler kültür, diğer yandan asimilasyon ve inkar politikalarına karşı kültürel direnişin en önemli unsurlarından biri haline gelen dengbêjlik, unutturulmaya çalışılan Kürt tarihinin canlı bir hafızasını oluşturuyor. Kaynaklarda genelde erkek dengbêjlerin isimleri yer alsa da kadınlar bu kültürün en önemli yaşatıcılarından. Ayşe Şan, Meryem Xan, Aslika Qadir ve Susika Simo, geçmişi günümüze taşıyan kadın dengbêjlerden sadece bir kaçı. Helin Kılıçarslan da dengbêjlik geleneğini günümüzde sürdürüyor. MA Müzik’e bağlı Jin MA’da eğitmen Kılıçarslan, herkesi bu kültüre sahip çıkmaya çağırdı.
Bitlis’in Tatvan ilçesinde dünyaya gelen Kılıçarslan, ailesinin de müziğe duyduğu ilgi sayesinde henüz 7 yaşındayken çocuk korosunda Kürtçe şarkı söylemeye başladı. Koroda diğer çocuklarla birlikte halasından ders alan Kılıçarslan, “Müzik yaşamımın bir parçasıydı. Ailemizde müziğe ilgi duyanlar ve bizatihi müzisyen olanlar da vardı. O zaman elektrikler sürekli giderdi. Elektrikler gittiğine bizim evde şarkılar söylenirdi. Cemil dayım her zaman Xale Cemil diye bir dengbêj söylerdi” dedi.
DİLİYLE MÜZİK YAPTI
9 yaşındayken plastik bir gitarının olduğunu, daha sonra gerçek bir gitar aldığını belirten Kılıçarslan, ardından Tatvan’da bir sanat okuluna gittiğini söyledi. O dönemlerde İstanbul’a taşındıklarını ifade eden Kılıçarslan, “Çocuk korosundan ayrıldığım için çok ağladım. Gittiğimizde sanki her şey elimden alınmış gibi hissettim” dedi. Daha sonra devlet okullarında ve korolarda şarkı söylediğini, ancak buradaki müziğin kendisini etkilemediğini aktaran Kılıçarslan, “Küçüklükten beri hep kendi dilimde müzik yaptım. Ailem de buna çok önem veriyordu. Çünkü hepsi stranbêj ve dengbêjlikten geliyor. Bu sebeple benim de hep gönlümde şarkı okumak, bir şeyler çalmak vardı. Babam beni MKM’ye götürdü. Orada tambur çalmaya başladım ve 3 yılım müzikle geçti. En son Diyarbakır’a geldim ve akademiyi okumaya başladım. Birçok çalgıları çalmaya başladım. Öyle öyle bugüne kadar geldim” diye ifade etti.
ARAM TİGRAN İLE BAŞLADI
Dengbêjliğe ilgisinin Aram Tigran’ı dinledikten sonra başladığını vurgulayan Kılıçarslan, “Şarkılarını daha dikkatli dinlediğimizde karşımıza çok büyük ve güzel hikayeler çıktığını görüyoruz” dedi. En çok etkilendiği dengbêjin ise 2018 yılında geçirdiği beyin kanaması sonucu ölen Vanlı kadın dengbêj Gazin olduğunun altını çizen Kılıçarslan, “Gazin, henüz ben doğmadan devlet tarafından yakılan köyümüz Çorşên hakkında bir stran söylemesi beni çok etkiledi” diye belirtti.
KADIN DENGBÊJ OLMAK
Bir kadın olarak bu alanda bulunmanın ve bu geleneği yürütmenin kendisini çok mutlu ettiğini aktaran Kılıçarslan, “Bir müzik topluluğumuz var; Jin Ma. Burada kendi şarkılarımızı aranje edip çalıyoruz. Kültürümüze ait şarkıları söylüyor ve bunu da kadının sesiyle yapıyoruz” dedi.
ORJİNAL MÜZİKLERİ DİNLEYİN
Dengbêjlik kültürünün yaşatılması için bu alana daha çok eğilmek gerektiğini belirten Kılıçarslan, şunları söyledi: “Yeni eserler çıkıyor, evet buna karşı değiliz ama mesela orijinal bir eseri kendi aslından kopuk çok başka bir şekilde seslendirildiğini görüyoruz. Orijinalini dinleyince farkı çok net anlayabiliyorsunuz. Okuduğu makamın ne kadar orijinal ve doğru bir şekilde okuduğunu, o şarkıyı okurken ki teknik ve duyguları nasıl gösterdiğini görebiliyorsunuz. Dengbêj olmak ya da bu kültüre dair bir şeyler yapmak isteyenlere önerim şudur, kendi kültürümüze ait orijinal müzik yapıtlarını dinleyelim.”
MA / Ceylan Şahinli