ŞIRNAK - Cizre’de Mem’in ölümünün ardından mateme bürünen Zîn’i hatırlatmak için kadınların giydiği çarşaf, bir gelenek olarak nesilden nesile aktarılarak sürdürülüyor.
Şırnak'ın Cizre ilçesine gidildiğinde ilk dikkat çekenlerden biri de “kara çarşaf” giyen kadınlar. Bu çarşaf düğün ve taziyelerde de giyilir. Çarşaf giyenlerin çoğu ise genç kadınlardan oluşur. Ancak bu çarşaflar, dini gerekçelere değil Kürt edebiyatçı Ehmedê Xanî'nin ünlü eseri Mem û Zîn hikayesine bağlanır. Bu hikayenin memleketi olan Cizre’de, Mem’in ölümünden sonra kararlara bürünen Zîn’in devam ettirilen yası olduğu belirtilir.
‘DİN’ İÇİN DEĞİL ZÎN İÇİN
Kimi tarihi kitap ve kaynaklarda, Mem’den sonra Zîn’in de yaşamını yitirmesinin ardından ilçede kendilerine “aşık” denilen yaklaşık 30 genç kadından oluşan bir grubun, Zîn’in yassını tutmak için çarşaf giydikleri ve ömürlerinin sonuna kadar evlenmedikleri için halk arasında kendilerine “Zînêler” denildiği, bu yasın da o dönemden bugüne bir kültür olarak aktarıldığı kaydedilir. İnançsal nedenlerden çok bir “Zîn” geleneği olarak karşımıza çıkan çarşafın sözcük anlamı Farsça “gece örtüsü” anlamına gelen “çâder-şeb” sözcüğünden gelir. Kürtçe ise "çarik" adını alır. Çarşafın kökeni binlerce yıl öncesine dayanırken, kimi kaynaklarda Sümerlere kadar uzandığı aktarılır.
MEM Û ZÎN DESTANI
Mem û Zîn, Ehmedê Xanî'nin Kürt halkının toplumsal ilişkilerini bir aşk hikâyesi çevresinde anlattığı bir destan. Botan Miri’nin kızı Zîn ile Memo'nun aşkını konu alır. Cizre hükümdarlarından Emir Abdal'ın (Abdullah) oğlu Emir Zeynuddin zamanında hicri 854, miladi 1450/1451 yılında yaşanmıştır. Erkek kıyafetleri giyerek gezmeye çıkan Zîn'in, Mem ile sokakta birbirlerini görmesiyle başlayan ve ardından hızla büyüyen aşk, zamanla kentte herkes tarafından bilinir. Ancak Mir Zeynuddin’in kapıcılığını yapan ve halk arasında "Beko" olarak çağrılan Bekir, ikiyüzlü ve fitne kişiliğiyle Mem ile Zîn'in aşkına engel olmaya çalışır. Beko, Mir Zeynuddin ile Mem arasındaki iddialı satranç oyunu sırasında hile yaparak, Mem'in yenilmesini sağlar. Mem bunun üzerine Mir'e kardeşi Zîn'e olan aşkını itiraf eder. İtiraf üzerine Mem, Mir tarafından zindana atılır. Bir süre sonra Mem ile Zîn arasındaki aşkın ilahi aşka dönüştüğünü anlayın Mir, Zîn'e Mem'i zindanda görmesi için izin verir. Ancak Zîn'in zindandaki ziyareti sırasında ise Mem yaşamını yitirir. Mem'in ölümünün ardından Zîn de kendini yüksek bir yerden Dicle sularına bırakır.
KARA ÇARŞAMBA
Bir rivayete göre de, Mem’in ölümünü duyan Zîn, bütün kadınların “kara çarşaf” giyerek yanına gelmesi yönünde haber sallar. Zîn’in bu çağrıyı yaptığı gün Çarşamba olarak belirtilir. 20 yıl öncesine kadar da ilçenin bazı yerlerinde kadınların, her Çarşamba (Kara Çarşamba) çarşaf giyerek Mem ve Zîn’i andıkları söylenir.
BÖLGELERE GÖRE DEĞİKLİK
Bölgede gelenek ve kültürler üzerine araştırma yapan yazar Ramazan Üçeş, çarşaf giyiminin her ülke ve bölgeye göre farklılıklarının olduğunu belirtti. Suudi Arabistan’da çarşaf giyen kadınların kollarının dışarıda yüzlerinin kapalı olduğunu, Halep’te giyilen çarşafların ise Suudi Arabistan ile benzerliklerinin olduğunu aktaran Üçeş, “Cizre’de çarşaf giyen kadınların kolları da, yüzleri de kapalı. Bu gelenek her yerde farklılık gösterebiliyor. Her yerde çarşafın rengi aynıdır ama dikimi ve giyilişi farklıdır. 12 Eylül darbesinde kadınların çarşaf giymemesi ve yüzlerinin kapatılmaması gerektiği söylenerek çarşaf giymeleri yasaklandı. Bununla birlikte çarşaf giyen kadınların sayısı azaldı. Cizre’de çarşaf, Zîn’in yassından kaynaklı giyiliyor" dedi.
MA / Zeynep Durgut