ANKARA - Adalet Bakanı Tunç’un “ülkemizde yok” dediği çıplak arama dayatmasına maruz kalan kadınlar, Ankara Emniyet Müdürlüğü’nde yaşadıklarını anlattı.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne (İBB) yönelik 19 Mart’ta gerçekleştirilen operasyonda İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun da bulunduğu belediye başkanları ve çok sayıda kişi gözaltına alınıp tutuklandı. Tutuklamalara karşı yapılan protesto eylemlerinde de çok sayıda kişi gözaltına alındı. Gözaltına alınanlar, emniyette çıplak arama dayatması ve işkenceye maruz bırakıldı.
Büyük tepkiye neden olan çıplak arama dayatmasına ilişkin dün Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, "Ülkemizde kesinlikle söz konusu değil" açıklaması yaptı.
Bakan’ın açıklamasına karşı Ankara’da 22 Mart’ta gözaltına alınan 7 kadın, çıplak arama dayatmasına maruz kaldı. Kadınlardan 3’ü yaşadıklarını Mezopotamya Ajansı'na anlattı. Kadınlar güvenlik endişesiyle isimlerinin haberde yer almasını istemedi.
POLİSTEN ÇIPLAK ARAMA İTİRAFI
22 Mart sabahı evinin basıldığını ve ters kelepçeyi kabul etmediği için darp edildiğini anlatan A.B, Emniyet aracında ve TEM Şube’de boynunun zorla eğilmek istendiğini, direndiği için ise şiddet gördüğünü belirtti. A.B., yaşadıklarını şu sözlerle anlattı: “Avukat görüşme odasına önce arkadaşım girdi. Daha sonra oradan ‘Çıplak arama yapamazsınız’ diye bir ses geldi. Biz de ‘İşkence yapıyorsunuz’ diyerek polislerle tartışmaya başladık. Kapıya yöneldim kollarımdan tuttular. Daha sonra polislerden birisi gülerek geldi ve ‘Bu işkence değil. İstersen ben sana anlatayım işkencenin ne olduğunu’ dedi. Arkadaşım ağlayarak çıktı. Daha sonra ben içeri girdim. Bana ‘Burası dışarıya benzemez. Soyun üstüne bakacağız’ dediler. Ben çıplak aramayı kabul etmedim. ‘Sadece kaba arama yapabilirsiniz’ dedim. Ayaktaydım, montumu çıkarttım. Polis gözlüğümü çıkarttı. Daha sonra şefleri olan kadın ‘Ben 30 yıldır buradayım, 30 yıldır çıplak arama yapıyoruz. Bu bir rutin’ dedi. Ben de çıplak aramayı kabul etmedim.
NEFES ALAMIYORUM
Daha sonra içlerinden ikisi beni boynumdan tutarak yere attı. Üzerime hepsi dizleriyle bastı. Şef olanın elinde eldiven vardı. Bir diziyle suratıma ve çeneme bastırıyordu. Başım yan tarafa dönüktü. Sürekli zaten saçlarım yüzüme geliyordu hiçbir şey göremiyordum. Bağırdığım içinde ağzımı kapatıyorlardı. Eli burnuma da denk geldiği için nefes alamamaya başladım. ‘Nefes alamıyorum’ demeye çalıştım. O da anladığında ‘Geber, geber’ diyerek daha çok burnumu ve ağzımı kapattı. Bir süre bu şekilde devam etti. Daha sonra çıplak arama bitti.”
‘DİRENENE İŞKENCE VAR’
Polislerin “iyi ve kötü polis tiyatrosu” oynadığını ifade eden ve gözaltına alındığı andan itibaren şiddet gördüğünü anlatan S.G. ise yaşadıklarını şöyle anlattı:“Avukat görüşme odasına alınıp çıplak aramaya maruz bırakıldığımız sırada iyi polisi oynayan polis, ‘Biz iyiyiz, bir şey yapmıyoruz ama’ deyip şefleri olan kadın polisi gösterdi ve ‘Ona karşı çıkarsan hiç iyi şeyler olmaz. O yüzden çıplak aramayı kabul et’ demişti. Etmediğim anda zaten direkt saldırmaya başladılar. İkisinin gücünün yetmeyeceğini ve ikna olmayacağımı anladıkları anda iki, üç polis daha getirdiler. Şefleri dedikleri kadın polis boğazımı sıkarak diğeri dışarıya sesimi duyurmayım diye ağzımı ve burnumu kapattı ve diğer üçü de üstüme çullanmış şekilde saldırıyorlardı. Ben çığlık atarken diğer gözaltına alınan arkadaşlardan biri korkmuş. Polisler ona ‘Sen hiç işkence görmedin mi ki şaşırıyorsun?” dedi. Benden sonra çıplak aramaya maruz bırakmak istedikleri kadın arkadaşa, ‘Direnenlere işkence var, bak direnen arkadaşına hoş şeyler olmadı. Direnme kabul et' diyorlardı.”
BAKAN İNKAR ETMİŞTİ
Adalet Bakanı Yılmaz Tunç’un, “Türkiye’de çıplak arama yok” iddiasında bulunduğunu hatırlatan S.G, “Sana şiddet uygulayabilir, sana işkence uygulayabilir. Seni çıplak aramaya maruz bırakabilir. Her türlü insanlık dışı davranışta bulunabilir. Mesele bunu yapması değil, mesele bunun duyulması. Kamuoyu bunun vicdanen uygun olmadığını söylediğinde onların tepkisini almamak için yokmuş gibi davranıyorlar. Bu inkar etme politikası ondan. Yoksa kendileri de farkında. Ankara Üniversitesi’nde bize portakal gazı sıkan polis de farkında. Bu emri verenler de farkında. Çok bilinçli bir şekilde kamuoyundan tepki almamak ve bunun üzerinden başka bir eylemselliğin örülmemesinin önüne geçmek için yapıyorlar. Sorun onların şiddet uygulanması değil, birilerinin bunu teşhir etmesi. İnkar etmeye devam edecekler. Ama biz o gerçekliğin farkındayız” dedi.
İŞKENCECİ DEVLET
Gözaltı ve tutuklama süreçlerinin sistematik saldırı olduğunu vurgulayan S.G, “Hukuksuzca gözaltında olan, tutuklanan arkadaşlarımız için dayanışmayı büyütmemiz gerekiyor. Sokak sokak, kampüs kampüs, mücadeleyi örmek gerekiyor. Hep birlikte, örgütlü bir mücadeleyle işkenceci devlet gerçeğini aşabiliriz” dediler.
İŞKENCE SİSTEME GEÇİRİLMEDİ
Gözaltına alındıktan sonra götürüldükleri doktor muayenesinde vücudundaki darp izlerini göstermesine rağmen sisteme geçirilmediğini ifade eden F.A. da maruz bırakıldığı işkenceyi şu sözlerle anlattı: “Başta boynumu eğdiler, yüzüme vurdular, saçımı çektiler. Bacaklarımı tekmelediler, karnıma bir kadın yumruk attı. Emniyetten sonra dışarıda tekrar ters kelepçe yapmak istediler. Kabul etmediğim için yine şiddet uyguladılar. Beni yere yatırdılar ve yine tekrar kolumu büktüler. Kolumda şu an hala büyük bir ezik var. Kafamı duvara yaslayarak ters kelepçe yapmaya çalıştılar. Kafamda da bir morluk var. Gözaltında çıplak arama yapmak istediler. Benden önceki arkadaşlarımdan çıplak aramanın olduğunu biliyordum. Üstümü çıkarmamı söylediler ben de çıkarmadım. Çıkartmak için üstüme geldiklerinde ittirdim. Bana vurma pozisyonu aldıklarında yere kapandım. Cenin pozisyonu aldım. Yerde tekmelediler. Dayanacak gücüm kalmayınca üstümü çıkardılar. Çıplak bir şekilde kaldım.”