WAN - Feminist aktivist Zozan Özgökçe, erkeklerin çoğunlukta olduğu Meclis tablosuna işaret ederek, “Meclis’te erk yapıda sayısal bir yoğunluk var ama mücadele sokakta, nitelik bizde” dedi.
Kadın kazanımlarını hedef alan, belediyelere atadığı kayyımlarla kadın kurumlarını kapatan, İstanbul Sözleşmesi’nden çekilen AKP, son olarak kadınları hedef alan Hür Dava Partisi ve Yeniden Refah Partisi’ni Meclis’e taşıdı. Kadın karşıtı politikaları sürdüren iktidar ile birlikte muhalefetin de seçim listelerinde kadın adaylara yer vermemesiyle, Meclis’te sadece 120 kadın milletvekili yer aldı. AKP-MHP iktidarının Meclis çoğunluğunu sağlamasıyla Meclis’in daha sağa kayması ve erk çoğunlukta olmasına değerlendiren feminist aktivist Zozan Özgökçe, buna karşı örgütlü mücadelenin önemine vurgu yaptı.
‘MECLİS’TE KADINLAR TEMSİL EDİLMİYOR’
Seçime değişim umuduyla girdiklerini ama sonucunun kötü olduğunu dile getiren Özgökçe, “Meclis’e giren erkekler, eskiye göre daha korkutucu bir durumda. Daha önce de eril ve erkek egemen bir bakış açısı Meclis’te vardı zaten, bunu uygulamalı bir şekilde de gösterdiler. İstanbul Sözleşmesi, 6284’ün uygulanmaması gibi. Ama şimdiki söylemler biz kadınların hayatına çok daha derin bir şekilde dokunan söylemler var. Daha da ortaçağ zihniyetine yakın bir zihniyet Meclis’e yerleşmiş durumda. Meclis koltuklarında biz kadınlar temsil edilmiyoruz ve çoğunluk maalesef bu zihniyete ait. Muhalefetin buna nasıl cevap olacağı da önemli” diye konuştu.
‘SAYI ONLARDA, NİTELİK VE SOKAK BİZDE’
Meclis’teki bir koltuğun üç eşli birine ait olduğuna dikkat çeken Özgökçe, şunları söyledi: “6284’e tamamen karşı olan, kadınların nafaka hakkına karşı duran bir zihniyetten bahsediyoruz. Kadına yönelik şiddetin meşru olduğunu düşünen, kadının aile içerisinde erkeğin dediğini yaptığı sürece şiddet görmeyeceğini düşünen, kadının kendi kararlarının kendisinin veremeyeceğini düşünen ve böyle yaşayan bir kesimden bahsediyoruz. Kadınların yaşamına müdahale eden, hakaret eden, bizleri aşağılayan, bunu açık açık bir şekilde söylemesine rağmen tepki almayan ciddi bir çoğunluk var. Bu durum çok korkutucu elbette. Çünkü bu zihniyet mücadele alanlarımızı kısıtlıyorlar. Kadın olarak iki misli bir baskı yaşıyoruz artık. Kadınlara umut olan feminist örgütlenmeler, kadın örgütlenmeleri var. Meclis’te ve ülke genelinde erk yapıda sayısal bir yoğunluk var ama mücadele sokakta, nitelik bizde.”
ÖRGÜTLENME VURGUSU
Genelde kadına yönelik şiddet ve istismarın konuşulduğunu ancak çocukların da tehlike altında olduğunu söyleyen Özgökçe, “Kız çocukları, okul kitaplarına bakıldığında hem cinsiyetçi hem çok eril dilli ders kitaplarıyla eğitim alıyorlar. İnsanlar bu sistem içerisine kendi çocuklarını okullara göndermek zorunda kalıyor. Çocuklar gerek televizyon kanallarında gerekse de aldıkları eğitimde kadının konumunun kötü gösterilmesinden dolayı zihinsel olarak zaten çöküyor. Biz kadınlar ve kız çocuklarının kaderini seçimler belirlememeli ama örgütlenmeler sonucu bu kıskacı aşağımıza inanıyorum. Bir apartmanda oturan üç kadın bile kendi aralarında dayanışma halinde olurlarsa, ortak sorunları hakkında birbirlerine sahip çıkarlarsa, örgütlü bir şekilde hareket ederlerse, her şeyin üstesinden gelirler. Küçük küçük örgütlenmeler sonucu biz bunları aşacağız. Küçük örgütlenmeler bile kadınların yaşamlarını kurtarıyor. Aile içi şiddet çok yaygın, istismar uzak kişilerden gelmiyor, yakınlardan geliyor. Kendi ailemizle, komşularımızla küçük küçük örgütlenmelerle bu pratikler bizi büyük pratiklere taşıyacaktır. Biz kadınların gündeme ve yaşamımıza sahip çıkmamız lazım. Ve bu yolla umudumuzu yeşertebiliriz” diye konuştu.