Ölker ailesi: 31 yıldır beklediğimiz adalet kapısı açılsın

İSTANBUL- 1994’te kaybolduktan sonra cenazesi bulunan Ömer Ölker’in hikayesini anlatan Cumartesi Anneleri, AİHM içtahatlarının uygulanmamasından dolayı hakikatin açığa çıkartılması ve faillerin cezalandırılmasının engellendiğini belirtti. 
 
Gözaltında kaybedilen ve katledilen yakınlarının akıbetini sormak ve faillerin yargılanması talebiyle her hafta Galatasaray Meydanı’nda bir araya gelen Cumartesi Anneleri/İnsanları, eylemlerinin bin 46’ncısını gerçekleştirdi. Cumartesi Anneleri, karanfiller ve gözaltında kaybettirilen yakınlarının fotoğrafları taşındı. Bu haftaki eylemde 25 yaşında, iki çocuk babası olan ve Şırnex'ın Silopiya ilçesinde 15 Nisan 1994’te berber dükkanına malzeme almaya gittikten sonra kaybolan ve ardından cenazesi bulunan Ömer Ölker’in faillerinin yargılanması talep edildi. Eylemde, basın metnini İnsan Hakları Derneği Gözaltında Kayıplara Karşı Komisyon üyesi Sebla Arcan okudu.
 
Sebla Arcan, Ölker’in berberliğin yanında Posta İşletmelerinde geçici işçi olarak çalıştığını ve 5 ile 6 Mart 1994 tarihlerinde Tekel Pazarlama ve Dağıtım Müessesesinin personel alım sınavına girip sınav sonucunu beklediğini kaydetti. Sebla Arcan, “İki gün sonra, 17 Nisan 1994 tarihinde, gündüz vakti İdil’in Duru Köyü mevkiinde, Beyhan Tesisleri yanında cansız bedeni bulundu. Üzerinde kimliği bulunmamakla birlikte, Tekel Sınav Giriş Belgesi mevcuttu. Ölker’in, gözünden girip beynini parçalayarak çıkan bir kurşunla hayatını kaybettiği tespit edilmiş ve ölüm sebebi bilindiği gerekçesiyle klasik otopsi işlemi yapılmamıştı. Ölüm sebebi dış muayene ile bilinse dahi usulüne uygun yapılmayan otopsi, beden üzerindeki delillerin kaybolmasına ve ölüm şekline ilişkin tüm bulguların tespit edilememesine neden olacaktı. Olay Yeri Tutanağı’na göre, Ölker başka bir yerde öldürüldükten sonra cesedi olay yerine getirilip bırakılmıştı. Cesedin bulunduğu yol üzerinde üç jandarma kontrol noktası bulunmakta olup, ceset taşıyan bir aracın bu kontrol noktalarından resmi kimlik göstermeden geçmesi mümkün değildir” diyerek, durumun çelişikliğine dikkati çekti.
 
‘FAİLLERİN CEZALANDIRILMASI ENGELLENMİŞTİR’
 
Konuya dair etkin soruşturma yürütülmediğini vurgulayan Sebla Arcan, 11 Haziran 2014 tarihinde dosyada zaman aşımı süresinin dolduğu gerekçesiyle kovuşturmaya yer olmadığına karar verildiğini söyledi. Ailenin Midyat Sulh Ceza Hakimliği’ne başvurarak karara itiraz ettiğini, şüpheli olarak dönemin Cizre İlçe Jandarma Komutanı Cemal Temizöz ile 6 JİTEM mensubunun ismini verildiğini söyleyen Sebla Arcan, itirazın reddedildiğini hatırlattı. Ailenin dosyayı Anayasa Mahkemesi’ne (AYM) taşıdığını da ifade eden Sebla Arcan, AYM’nin 15 Kasım 2018 tarihinde başvurunun “diğer kabul edilebilirlik şartları yönünden incelenmeksizin, süre aşımı nedeniyle kabul edilemez olduğuna” karar verdiğini sözlerine ekledi. Sebla Arcan, “İç hukuk yollarından sonuç alamayan aile, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) başvuruda bulundu. Anayasa Mahkemesi, bu dosyada AİHM’in zorla kaybetme davalarına ilişkin içtihatlarını dikkate almamış; suçun ağırlığı ve özgün niteliklerini göz ardı eden bu kararıyla, etkili bir soruşturmanın yürütülmesini, hakikatin ortaya çıkarılmasını ve faillerin cezalandırılmasını engellemiştir” diyerek duyarlılık çağrısı yaptı.
 
AİLENİN MEKTUBU
 
Ardından Ölker’in kardeşi Süleyman Ölker’in gönderdiği mektup Cumartesi İnsanlarından İrfan Bilgin tarafından okundu. 31 yıldır aynı acıyı yaşadıklarını vurgulayan Bilgin, geçen zamanın acılarını azaltmadığını belirtti. Bilgin, okuduğu mektubun devamında şu ifadelere yer verdi: “Ölker ailesi olarak; diğer kayıp yakınları gibi hakikati bilelim, adalete kavuşalım, insan haklarına sahip olalım ve artık rahat uyuyalım istiyoruz. Allah bu günleri bize nasip etsin diye dua ediyoruz. İnsan haklarına dayanarak devletten adalet istiyoruz. 31 yıldır açılmasını beklediğimiz adalet kapısı bu sefer açılsın. 31 yıldır faillerimizin bulunmasını bekliyoruz. Çok şey istemiyoruz. Dinmeyen acımızın, gözyaşımızın adaletini istiyoruz. Biz ve bizim gibi binlerce insanın tek temennisi, adaletin yerini bulması.”
 
Konuşmaların ardından Galatasaray Meydanı’na karanfiller bırakarak eylemi sonlandırdı.