Bayramoğlu: Öcalan Kürt sorununu bambaşka bir evreye taşır

İSTANBUL - Akil İnsanlar Heyeti'nden gazeteci Ali Bayramoğlu, tartışmaların 2013-2015 yılları arasında yürütülen süreçten farklı olduğunu belirterek, “Öcalan’ın dış dünyayla ilişkiler kurması, Kürt sorununu bambaşka bir evreye taşır” dedi.
 
İmralı F Tipi Yüksek Güvenlikli Cezaevi’nde ağır tecrit koşullarında tutulan PKK Lideri Abdullah Öcalan, Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Milletvekili Ömer Öcalan ile 43 ay sonra bir görüşme gerçekleştirdi. İktidarın “yeni süreç” açıklamalarına ilişkin Abdullah Öcalan, "Koşullar oluşursa bu süreci çatışma ve şiddet zemininden hukuki ve siyasi zemine çekecek teorik ve pratik güce sahibim" mesajı verdi. 
 
“Yeni süreç” tartışmaları sürerken 2013-2015 yılları arasında yürütülen "diyalog süreci"nde Akil İnsanlar Heyeti’nde yer alan akademisyen ve gazeteci Ali Bayramoğlu, Kürt sorunu ekseninde başlayan çözüm tartışmaları ve siyasetteki hareketlenmeye ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
 
BAHÇELİ’NİN AÇIKLAMALARI
 
Bahçeli’nin Kürt sorununun çözümü noktasında tartışmalara yol açan açıklamalarının milliyetçi cephe açısından büyük bir çıkış içerdiğini belirten Bayramoğlu, içerik bakımından büyük bir önem taşıdığını söyledi. Bayramoğlu, “Burada üç tane husus birden vardı; Birincisi Bahçeli’nin kişisel temennisinden çok, Cumhur İttifakı’nın olduğu oranda Türk devletinin bir girişimi olarak değerlendirilebilir. İkincisi, Öcalan’ın Meclis’e gelmesi vurgusu fiilen ne kadar gerçekleşebilir başka bir tartışma ama sembolik olarak son derece kuvvetli bir vurguydu. 
 
Çağrının Bahçeli gibi Kürt sorununda son derece sert, keskin ve radikal tutumla anılan milliyetçi bir kişiden gelmesi politik ve demokratik olarak değerliydi. Üçüncüsü ise, bir açılım var ve bu açılım adım adım ikinci bir çözüm sürecine doğru ilerliyor. Bu açıklamaları arka arkaya bir zincir olarak koyduğunuz zaman bu ilerleme bir devlet stratejisi olarak tanımlanabilir” dedi.
 
ORTADOĞU’DA DEĞİŞEN DENGELERİN ETKİSİ
 
Söz konusu ortaya çıkan tartışmaların Ortadoğu’da yaşanan denge değişimlerinden bağımsız ele alınamayacağını ifade eden Bayramoğlu, bu kapsamda birçok merkezi hareketin olduğuna dikkat çekti. Sahada, ABD, İsrail, Hamas, Hizbullah, İran gibi çeşitli aktörlerin olduğunun altını çizen Bayramoğlu, İran-İsrail dengesinin bozulmasından sonra bir boşluk olduğunu vurguladı. Devletin, PKK’nin de farklı ilişkilerle hareket edebileceğine dair bir düşüncesinin olabileceğini belirten Bayramoğlu, “Dolayısıyla yeniden bir görüşmeyle örgütün de silah bırakmasıyla bölgeyi farklı bir biçimde kendi güvenliği açısından kontrol altına almaya çalışıyor olabilir. Bir başka ihtimal olarak ABD’nin desteği de söz konusu olabilir. Bu destekle örgütün silah bırakması, Rojava’da belli bir statünün Kürtlere tanınması, Türkiye’de de bu sorunun bittiğinin ilan edilmesi gibi bir süreç olabilir. Burada esas olarak Türkiye’nin 2011’den itibaren bir dış güvenlik sorunu olarak tanımladığı Kürt sorunuyla ilgili bir hamlesini ifade eder” diye belirtti.
 
‘BAMBAŞKA BİR EVREYE GEÇER’
 
Sürecin doğru yürütülmesi halinde Kürt sorununun farklı bir evreye taşınabileceğine işaret eden Bayramoğlu, “Bu işler bir kez tetiklendikten sonra tek taraflı olmaz. Öcalan’a umut hakkı etrafında bir imkan sağlanacaksa, bu bir tahliye ya da bir ev hapsi olabilir. Öcalan’ın dış dünyayla ilişkiler kurması, yani kendi siyaset alanını yönetmesi mümkün olacaksa hiç şüphe yok ki bir görüşme ya da müzakere olmasa bile Türkiye, Kürt sorunu açısından bambaşka bir evreye geçer. Dolayısıyla bu mekanizmayı böyle görüyorum. Bunun nasıl buraya geldiğini soracak olursanız; iç siyasi faydadan da bahsedenler var. Yani Kürt siyasetçilerinin de desteğini alarak bir anayasa değişikliği ve cumhurbaşkanının belki bir kez daha cumhurbaşkanı olarak seçilmesinin önünün açılması gibi ihtimaller olabilir. Dediğimiz istikamette işler ilerlerse, yani Öcalan serbest bırakılır ve ardından silahlar bırakılıp siyasetle bu işler götürülürse, Kürt siyasetçilerinin en ufak bir beis göreceğini sanmıyorum” diye belirtti. 
 
SİYASETE GEÇİŞ İMKÂNI 
 
Söz konusu sürecin kendisinin de Akil İnsan Heyeti içerisinde yer aldığı 2013-2015 yılları arasında yürütülen diyalog sürecine göre farklılıklar taşıdığına dikkat çeken Bayramoğlu, “Önceki çözüm süreci bir siyasi iktidar hamlesiydi. Bu kez daha çok devlet faydası, stratejik fayda gibi aklın devrede olduğunu varsayabiliriz. Bu da sonuç olarak, Kürt sorununun bizzat kendisine dair bir yaklaşımdan çok, silahların susması ve şiddetten siyaset aşamasına geçilmesine imkan verilmesi olarak tanımlanabilir. Yani tartışmalar somutlaşırsa ve DEM Parti ile Öcalan bu konuda desteklenirse görülecek şey Öcalan'ın silah bırakma çağrısı olacak. Bu sağlanırsa Kürt sorununun siyaseten tartışılması ve çözümünün önü açılacaktır. Dolayısıyla benim şuana kadar gördüğüm çözüm süreci gibi bir açılım da önümüzde görünüyor” diye belirtti.
 
CHP ÇÖZÜM TARTIŞMALARININ NERESİNDE?
 
Yaşanan gelişmeler karşısında CHP’nin pozitif bir tutum içerisinde olduğunu belirten Bayramoğlu, “Atılacak adımlarla bu tutumunu daha somut bir noktaya taşıması gerekiyor. Birinci çözüm sürecinde aldıkları tavırla karşılaştırma yaptığımız zaman böyle bir hamlenin hem dışında kalmak istemediklerini, hem böyle bir hamleye destek verdiklerini hem de bu hamlenin tanımının bir parçası olmak istedikleri anlaşılıyor. Bu pozitif bir şeydir ve zaten CHP’nin istikameti budur. CHP Kürt sorunu konusunda somut bir çözüm paketi, somut bir fikir beyan etmiş bir siyasi parti değil.  2015’te yayınlamış oldukları metin ve bu sorun Meclis’te görüşülsün vurgusunun dışında bir hamleleri yok. En son Özgür Özel’in meseleyi sadece Öcalan, ‘örgüt ve devlet ilişkisi silsilesinde yürütmeyelim, gelin Türkiye’yi Kürtlerle hep birlikte tanımlayalım’ çıkışı önemli bir çıkıştır. Ancak bu çıkışın altını doldurmak lazım. Şayet bunun altını doldurur ve önerilerde bulunursa CHP’nin önü açılır. Şimdiye kadar söyleyemediği şeyleri daha rahat söyleyebilir. Dolayısıyla CHP’nin tutumunu eksik olmakla birlikte pozitif olarak buluyorum” dedi. 
 
‘MÜZAKEREYE DAYALI BİR SÜREÇ DEĞİL’
 
Bayramoğlu, son olarak şunları söyledi: “Bugün siyasi ve milli fayda etrafında tanımlanan bir hamle var. Bu karşılıklı bir müzakere ve etkileşime dayanan bir süreç değildir. O nedenle böyle bir yaklaşım sorunu tek başına çözmez. Fakat sorunun başka şekiller almasına yol açacak bir zemin oluşturabilir.”
 
MA / İbrahim Irmak