AKP’nin politik ekonomisi: Kara Pazartesi

img
ANKARA - Cumhur İttifakı adayı Erdoğan’ın Cumhurbaşkanlığı seçimlerini kazanmasıyla, dövizde ani sıçrama yaşanacağı, seri iflasların ve işsizliğin artacağı, bütçe açığının ise 1 trilyon 500 milyar TL’ye çıkacağı öngörülüyor.
 
Milyonlarca seçmen, yarın Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ikinci turu için sandık başına gidiyor. Birçok çok ekonomist, demokratikleşmenin krizden çıkış için en öncelikli adım olduğu belirtilirken, Cumhur İttifakı adayı AKP Genel Başkanı Tayyip Erdoğan’ın seçimleri kazanması durumunda ekonomide hızlı bir çöküş ile karşı karşıya kalınacağı uyarısı yapılıyor. Krizdeki Türkiye ekonomisi, AKP-MHP ittifakının 2022 yılı Temmuz ayından bu yana uyguladığı seçim ekonomisi kapsamında darboğazını sıklaştırdı. Bu darboğazın gerçek hayata yansımalarının ise seçimin hemen ertesinde başlayacağı öngörülüyor.
 
2022 yılı Temmuz ayından bu yana “müjde ekonomisi” kapsamında yaklaşık 35 “müjde” verilirken, Emeklilikte Yaşa Takılanlar’dan (EYT) vergi yapılandırmasına, trafik cezalarının silinmesinden emekli ikramiyelerine kadar aritmetik ortalamayla hemen her yurttaş bu müjdelerden birinden faydalandı. Müjde ekonomisinin 14 Mayıs sonuçlarına etkisi bir yana, bu müjdelerin ortaya çıkardığı iktisadi maliyetin 28 Mayıs sonrasına yansıyacağı ise açık. Bu maliyetlerin yanı sıra ekonomideki kötü yönetimin, kriz kertesinde olmanın ve küresel konjonktürün etkisiyle sıkıntılı bir dönemin başlayacağı ekonomistler tarafından ifade ediliyor. Özellikle sermaye ve bazı sektörlerin seçimin ardına baktığı ve ciddi zamların kapıda olduğu, öte yandan ise müjdelerin kamu bütçesine maliyetlerinin yüksek olacağı bekleniyor.
 
OLASI İKTİSADİ GELİŞMELER
 
İktisadi buhran kuşkusuz politik ekonomideki krizleri tetikleyerek ivme katacak. İktidar blokunun da buna göre pozisyon alması bekleniyor. Bu bağlamıyla olası iktisadi gelişmeleri görmek ve ona göre politik ekonomideki senaryolara yoğunlaşmak kaçınılmaz duruyor. Erdoğan’ın kazanması ve 2015 yılından beri sürdürdüğü hattı sürdürmesi olasılığı göz önünde bulundurulduğunda; ekonomide ‘Kara Pazartesi’nin bir başlangıç olacağı ve aşağıda sıralanan durumların kısa-orta vadede gerçekleşebileceği belirtiliyor. 
 
TL DAHA DA DEĞERSİZLEŞECEK
 
* Dövizde ani sıçrayış olacak, TL daha fazla değersizleşecek. Dövizdeki sıçrayış esaslı dalgalanmalar Kur Korumalı Mevduat maliyetlerini çok fazla arttırarak kamu bütçesi ve hazine üzerindeki basıncını arttıracak.
 
* Mal ve hizmetlere art arda zam gelecek. Bankacılık sisteminde bir süredir öngörülen finansman esaslı aksamalar yayılacak.
 
* Yurt dışına sermaye çıkışı hızlanacak, iktidar yanlısı sermaye başta olmak üzere yerli sermaye kendisini daha fazla güvenceye almak isteyecek. Dövizle olan borçlar başta olmak üzere her türde borcun ödemesindeki zorluklar çok fazla artacak.
 
* Kamunun enerji ödemeleri daha fazla aksayacak. Ödenemeyen enerji borçlarından dolayı kamuya ait kurumlar “özelleştirilecek” ve mülksüzleşme yaşanacak.
 
* Merkez Bankası rezervlerinin eksi bakiyesi hızla yükselecek. Dış ticaret açığı artacak.
 
1 TRİLYON 500 MİLYAR BÜTÇE AÇIĞI
 
* Bütçe açığı 1 trilyon 500 milyar TL’ye çıkacak.
 
* Üretim için gerekli dış (ara) mal temininde ciddi sorunlar baş gösterecek. Büyüme oranları düşecek ve büyüme niteliği daha fazla bozulacak.
 
* Reel gelirler yüzde 50 civarında düşecek. Kredi Risk Primi (CDS) yükselecek.
 
* Kiralar fahiş miktarda artacak.
 
* Tüketici ve ihtiyaç kredileri oranları fahiş miktarda artacak, borçla yaşayan milyonlar bankaların iktisadi rehinesi haline gelecek.
 
* Seri iflaslar yaşanacak, işsizlik artacak, icra dosya sayılarında patlama yaşanacak.
 
MA / Fırat Can Arslan