ANKARA - 1 Mayıs’ı çalışarak karşılayan öğrenciler, 1 Mayıs alanlarına çağrı yaparken, 14 Mayıs seçimlerine ilişkin de “Bu seçimlerde emekten, işçiden yana olan, sermayenin karşısında duran insanlara destek vereceğiz” dedi.
Türkiye’de yoksulluk arttıkça çalışan öğrenci sayısı da artıyor. Genç İşçi Derneği tarafından 2018 yılında yapılan araştırmaya göre, İstanbul, Ankara ve Kocaeli’nde yapılan anketler sonucunda üniversite okuyan öğrencilerin yüzde 36’sının ailesinden aldığı destekler ile öğrenim burs veya kredisi yeterli olmadığı için bir işte çalışmak zorunda. 2018 yılından bu yana derinleşen ekonomik kriz ile birlikte çalışan öğrenci sayısı artarken, yarı zamanlı çalışma koşulları yerini tam zamanlı çalışmaya bıraktı.
Üniversite öğrencilerinin yanı sıra lise çağındaki birçok çocuk da Mesleki Eğitim Kanunu (MESEM) kapsamında devlet eliyle işçileştiriliyor. Milli Eğitim Bakanı (MEB) tarafından yayınlanan son verilere göre, Mesleki Eğiti Merkezleri'nde bulunan öğrenci sayısı bir ayda yüzde 70 oranında arttı. MESEM’e kayıtlı olarak çalışan öğrenci sayısı 270 bine yükseldi. MESEM kapsamında 14-17 yaş aralığındaki çalışan öğrenciler, 4 gün işe 1 gün okula giderek “eğitim” alırken, MEB MESEM’den sağlanan döner sermaye ile 2023 yılında bir milyon çocuk işçi yaratılıp, 1 buçuk milyar lira kazanç sağlamayı hedeflediğini resmi sitesinde duyurdu.
Eğitim ve yaşam koşulları nedeniyle çalışmak zorunda kalan öğrenciler, bu yıl 1 Mayıs’ta talepleri için alanlarda olacak.
AİLELER ASGARİ ÜCRETE ÖĞRENCİLER ÇALIŞMAYA TABİ
Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Sosyoloji öğrencisi olan Çayan Zeki Aksu’nun ailesi çiftçilik ile geçimini sağlarken, kendisi de geçimini sağlamak için Ankara’da bir kafede yarı zamanlı olarak garsonluk yapıyor. AKP iktidarının gençlere ekonomik ve sosyal açıdan alan sunmadığını söyleyen Aksu, “Ekonomik açıdan özgürlüğümüzü sağlayacak düzeyde değiliz. Ülkenin çoğu asgari ücretle çalışan işçi. Bizler bunların çocuklarıyız. Ailenin kirada oturacağı çocuğuna destek atması mümkün değil, kendisi de ev alamadığı için kirada oturuyor. Ailemden para isteyemiyorum çünkü bu insanlar asgari ücretle veya daha altıyla geçinmek zorunda. Ben yaklaşık iki aydır, haftada 4 gün çalışıyorum. Daha önce devletten aldığım bursun hakkımı aradığım, barınamadığımı, sokakta eylem yaptığım için kesildi. Bunu babamdan isteyemeyeceğim için işe girdim. Geçimimi öyle sağlıyorum" dedi.
3 MİLYON KİŞİ HAYATI BU ŞEKİLDE YAŞIYOR
Garsonların günde en az 10 saat çalıştığına, kendisinin ise yarı zamanlı olarak günde 8 saat çalıştığına dikkat çeken Aksu, “Kitap okumak, film izlemek istiyorsan işten döndükten sonraki vakti değerlendirmek zorundasın. Eğitim ve sosyal hayatım tamamen sıfırlandı. Benim 3 gündür sınavlarım var ve ben bunlara sadece sabahları çalışıyor sınava giriyorum. Öğrencilerin yüzde 10’unun hem çalışıp hem okuduğu söyleniyor. Bu da 3 milyon gibi bir rakama tekabül ediyor. 3 milyon kişi hayatı bu şekilde yaşıyor. Bir de tam zamanlı çalışanlar var ve bunun karşılığını alamıyorlar. Bunun nedeni de sistemin kendisi” diye konuştu.
1 MAYIS HAYKIRMANIN ALANI
Gençlerin seslerini gür çıkarabilecekleri alanlar bulduğunu belirten Aksu, “2021 yılında gençler yurt bulamadıkları, kiralık eve çıkacak paraları olmadığı için sokakta yatmaya başladı. Buradan binlerce öğrenci bağ kurdu. Bu bağın iktidar otoritesini sarsabilecek bazı politikalara ön açtığını gördüler. Kendilerinin bir güç olduklarını, bir şeyleri değiştirebildiklerini öğrendiler. Biz hem barınmıyoruz hem geçinemiyoruz hem sağlıklı bir şekilde beslenemiyoruz. İnsanlar seslerini haykırmak istiyor. 1 Mayıs bunun bir alanı. Bu açıdan tüm gençler, emeğini satarak geçinen insanlar 1 Mayıs’ta alana inmeli ki iktidar mekanizması bu sesi alsın, bir güç olduğunun farkına varsın” dedi.
Aksu, her öğrencinin gelecekte bir işçi adayı olduğuna dikkat çekerek öğrencilere 1 Mayıs’ta alanda olma çağrısında bulundu.
ÇALIŞTIĞI İÇİN OKULU BIRAKMAK ZORUNDA KALDI
Ankara’ya 2015 yılında Gazi Üniversitesi İstatistik Bölümü okumak için Ankara’ya gelen Ahmet Şen, kafe-turizm sektöründe çalışmaya başladığı için üniversiteyi yarıda bırakmak zorunda kalan öğrencilerden yalnızca biri. Şen, 2015’te Ankara’ya ilk geldiği dönemde bir öğrencinin yarı zamanlı çalışarak geçimini sürdürebildiğine ancak koşulların her geçen gün zorlaştığına dikkat çekerek, şunları kaydetti: “Aslında öğrencilerin part-time çalışmalarına alıştık ama tek yaşadığında veya ailenden destek gelmediğinde part-time çalışmak bir yerde yeterli gelmiyor. Tam zamanlı çalışmaya başladığım için okulda belli aksaklıklar yaşadım. Maalesef okulu bırakmak zorunda kaldım.”
BİR ÖĞRENCİNİN GİDERİ ASGARİ ÜCRET KADAR
Okulu bırakmasının ardından Ankara’da yaşamaya devam eden Şen, ailesinin Ankara'ya taşınmasıyla birlikte yeniden üniversiteye başladı. Öğrenciyken çalışmayı zorunlu kılan koşullarından dolayı 9 yıldır öğrenci olmayı sürdüren Şen, şunları söyledi: “Şu an ailemle beraber yaşıyorum. Destek oldukları için okuyorum. Aynı zamanda kendi ekonomik durumumu da yükseltmeye çalışıyorum. Ben kendim çalışıyorum, ailemden destek alıyorum, aile evinde kalıyorum, çok giderim yok ama tek başına yaşayan emekçi ailelerin çocuklarına şaşırıyorum, nasıl yetişebiliyorlar, nasıl geçinebiliyorlar. Şu an bir öğrencinin masrafı asgari ücrete dayanmış vaziyette. Okumak isteyip çalışamayanlar nasıl yapıyorlar.”
‘BU DÜZENLE DEVAM ETMEK İSTEMİYORUZ’
Bütün öğrencilere 1 Mayıs'ta alanlarda olma çağrısı yapan Şen, “Bu devran böyle devam edecekse bizler gelecekteki işsizlik grubunun bir parçasıyız. Şimdiden bu mücadeleye omuz vermeli, işçi sınıfının yanında olmalıyız. Bu garabet sistem hepimizi yordu. 26 yaşındayım başka bir düzen hatırlamıyorum. Bu düzenle geldik bu düzenle devam etmek istemiyoruz. Bu seçimlerde de emekten, işçiden yana olan, sermayenin karşısında duran insanlara destek vereceğiz. Sınıftan yana olacağız. Gerekirse 14 Mayıs’tan sonra muhalefet etmeye, sınıfımızın yanında olmaya devam edeceğiz” diye konuştu.
MA / Yüsra Batıhan