İZMİR - İktidarın seçim sonrası “ekolojik talanı” büyütmeye hazırlandığını söyleyen EGEÇEP Eş Sözcüsü Süleyman Eryılmaz, talana karşı mücadelenin çetinleşeceğini belirtti.
Yaz mevsimiyle birlikte Türkiye ve Kurdistan kentlerinde, iklim krizi kendisini hissettirmeye başladı. Bir yandan ciddi bir kuraklık ile karşı karşıya kalan yurttaşlar, bir yandan hayatı olumsuz etkileyen aşırı yağışlarla baş başa kalıyor. Hafta başında Batı Karadeniz'de etkili olan sağanak yağış sonucu 2 yıl önce sel felaketinin yaşandığı Kastamonu ve Bartın'da, aynı sonuçların tekrar yaşanmasına neden oldu. Yine Ege illerindeki yağışlar nedeniyle birçok yerde su baskınları yaşandı. Öte yandan başta Kurdistan kentleri olmak üzere kuraklık yeniden baş göstermeye başladı.
LİMAK İŞ BAŞINDA!
Fakat tüm bu etkilere rağmen ormansızlaştırma, tarım ve mera arazilerinin imara açılması gibi ekolojik talanlar tüm hızıyla sürüyor. 28 Mayıs'ta AKP Genel Başkanı Tayyip Erdoğan'ın yeniden cumhurbaşkanı seçilmesinin ardından özellikle '5'li çete' diye anılan şirketler, yeniden harekete geçti. Muğla Milas'ta Akbelen Ormanına kömür madeni açmak isteyen Limak, nöbet eylemi yapan ekolojistlere karşı baskısını arttırdı. Samsun Ladik ilçesinde ise köylülerin mera alanına yapılmak istenen sanayi bölgesi çalışmalarını hızlandırıldı.
'MÜCADELE ÇETİNLEŞECEK'
Ege Çevre ve Kültür Platformu (EGEÇEP) Eş Sözcüsü Süleyman Eryılmaz ile ekolojik talanı ve buna karşı mücadelelerini konuştuk. Zorlu bir seçim sürecinin geçirildiğini vurgulayan Eryılmaz, AKP'nin yeniden tüm ceberrutluğuyla iktidar olduğunu belirtti. Bundan sonra ekolojik yıkımın hızlanarak devam edeceğini ifade eden Eryılmaz, "Ekoloji mücadelesi veren yaşam savunucuları da buna göre kendilerini konumlandırmalı. Geçtiğimiz süreç çetin bir süreçti ama önümüzde çok daha çetin bir süreçle karşı karşıya kalacağımız belli. Bunu hemen ilk günlerden Akbelen Ormanına girileceğinin söylenmesinden anlıyoruz. 'Her şeyi biz kazandık' diyorlar. Daha fazla dayanışmanın ve birlikte mücadele yürütmenin zamanı. Seçimlerden sonra özellikle ekonomisi ciddi tahrip olan Türkiye'nin, kömür ve fosil yakıtı çıkartıp satma durumuna yönelmesine neden olacak. O yüzden hem çetrefilleşiyor hem de sertleşiyor. Bu doğa olaylarının afet haline dönüşmesini durduramazsak, ne yazık ki bir doğa kalmayacak" dedi.
'DOĞA KENDİNİ YENİLEYEBİLİR'
Doğanın kendi haline bırakıldığında kolayca kendini yenileyebildiğini ifade eden Eryılmaz, bunun örneklerinin pandemi sürecinde yaşandığını söyledi. 2 yılda doğanın kendini toparladığını dile getiren Eryılmaz, "Su varlıkları, ormanlar ve canlılar çoğalmaya başladı. Yeter ki insanlık müdahale etmesin, doğa kendini toparlayabilir. Endüstriyalizmin yükselmesi bu durumu ortaya çıkarıyor. Doğanın kendisini yenilemesi için bunu tartışmak lazım. Endüstriyalizm doğayı yok eden bir duruma evriliyor. Şu an her şey dursa, eskiye dönebiliriz. Bizim çabamız da tüm bu faaliyetleri durdurmak" diye belirtti.
YERELDEN GENELE ÖRGÜTLENME
Mücadelenin en büyük handikabının yerelde kalması olduğunun altını çizen Eryılmaz, şöyle devam etti: "Aslında Türkiye haritasına o direniş noktalarını yerleştirirseniz, her yerde bir direniş olduğunu görürsünüz. Bu durum hem hükümeti hem de sermaye çevrelerini korkutuyor. Bunların koordine edilmesini başarabilirsek, çok önemli bir adım atmış olacağız. Mücadeleyi bir takım kalıplardan çıkararak, doğayı savunanlarla onu yok edenler arasında bir mücadele biçimine dönüştürülmesi lazım. Bu sadece bir sınıfın sorunu değil, tüm insanlığın sorunu. Doğanın savunulmasıyla onu talan edenler arasındaki mücadelenin ekoloji mücadelesi olarak yükseltilmesini doğru buluyorum."
MA / Tolga Güney