Şırnaklı seçilmişlerden Cudi Yürüyüşü'ne katılım çağrısı

img
ŞIRNAK - Şırnaklı seçilmişler, Cudi’de süren ağaç katliamına dikkati çekerek, halkları, doğayı ve kültürü savunan herkesi 17 Eylül’de yapılacak Cudi Yürüyüşü'ne davet etti. 
 
Mezopotamya Ekoloji Hareketi, Demokratik Toplum Kongresi (DTK), Demokratik Bölgeler Partisi (DBP), Özgür Kadın Hareketi (TJA) ve Halkların Demokratik Partisi (HDP) öncülüğünde, “Savaş Yıkımına ve Doğa Talanına Karşı Yürüyoruz” şiarıyla 17 Eylül’de Cudi Dağı’na yürüyüş gerçekleştirecek. Bölgede devam eden ağaç kıyımına tepki gösteren HDP’li Silopi, Cizre ve İdil Belediyesi eşbaşkanları herkesi bu yürüyüşe destek vermeye çağırdı.
 
Cudi Dağı’nın tarihte kültürlerin öncülüğünü yaptığını kaydeden Silopi Belediyesi Eşbaşkanı Adalet Fidan, Cudi, Gabar ve Besta’daki ağaç kıyımının talan olduğunu ifade etti. Botan doğasına karşı yürütülen talanın aynı zamanda halkın kültürüne ve varlığına karşı yapılan bir katliam olduğunu vurgulayan Fidan, “Bugün doğa talanının gerçekleştiği yerler 90’lı yıllarda köy yakmalarıyla boşaltılan yerlerdir. Halk, evleri yakılarak zorla yerlerinden çıkarıldı. O köylerdeki ormanlar halkın tarihiydi. Şimdi ise halktan kalan o tarih yok ediliyor. Yaşananlara baktığımız zaman Kürtlerin tarihini, hafızasını ortadan kaldırmaya çalıştıklarını görüyoruz. O köylerde yaşayanların ‘bir gün geri döneriz’ umutlarını yok etmek için bunu yapıyorlar. Toplumun kültürü ve değerleri üzerine yürütülen bu katliamı kabul etmiyoruz” dedi.
 
Doğa talanına karşı 17 Eylül'de gerçekleşecek Cudi yürüyüşüne herkesin katılması gerektiğini vurgulayan Fidan, “Bu yürüyüşün öncülüğünü kadınların yapmasını istiyoruz. Çünkü en çok kadınların yüreği yandı. İstanbul’dan, Çanakkale’den, Amed’den, Van’a herkesin Cudi’ye yürümesi gerekiyor. Doğa talan edildiği zaman hiçbir ayrım olmaksızın herkesin tepkisini dile getirmesi gerekiyor” diye konuştu.
 
‘GÜVENLİK’ GEREKÇESİ
 
Ardından konuşan Silopi Belediyesi Eşbaşkanı Süleyman Şavluk da “100 yıldır dağlarımız böyle talan ediliyor. Bu asimilasyon ve doğa talanı aynı zamanda halkımızın varlığına yönelik gerçekleşen bir katliamdır. Yıllardır ‘güvenlik’ adıyla coğrafyamızı talan etmeye çalışıyorlar. Bir yandan ‘güvenlik’ diyerek doğamızı talan ediyorlar diğer yandan aynı yerde festivaller gerçekleştiriyorlar. Hiçbir güvenlik sorunun olmadığını dile getiriyorlar. Peki, o zaman festivaller gerçekleştirdikleri ve ‘güvenlik sorunu yoktur’ dedikleri yerlerde doğamızı neden katlediyorlar?” diye sordu. 
 
Batıda ufak bir yangın çıktığı zaman helikopterlerle, itfaiyelerle seferberlik ilan edildiğine anımsatan Şavluk, “Söz konusu bizim bölgemiz olunca farklı bir uygulama yapıyorlar. Bütün ekolojist ve doğaseverlere de sesleniyoruz; Neredesiniz? Şırnak’taki ağaçlar, ağaç değil mi? Eğer gerçek doğuverseniz buradaki talana da sesinizi çıkarmalısınız. Vicdan sahibi herkesi 17 Eylül’de yanımızda durmaya çağırıyoruz. Eğer beraber tepki göstermezsek doğamız tamamen talan edilecek. Bu sistematik katliama karşı durmalıyız” diye konuştu.
 
KÜRT VARLIĞINA SALDIRI 
 
Yerine kayyım atanan Cizre Belediyesi Eşbaşkanı Berivan Kutlu da bölgede devam eden doğa talanının özel savaş politikalarından bağımsız olmadığına dikkati çekti. Bölgede sürdürülen talanın Kürt halkının fiziki olarak yok edilmesi politikasının devamı olduğunu dile getiren Kutlu, “Siyasi anlamda Kürt halkının iradesine gerçekleşen saldırıların bir diğer ayağı da yine Kürt halkının coğrafyasını talan etmedir. Şuan Kürdistan coğrafyasında büyük bir doğa talanı gerçekleşiyor. Bir yerde doğa talan edilirse orada yaşam olmaz. Doğa insanlık için yaşamdır. Halkın beslenmesi bu doğa üzerinedir. Fakat bugün ‘güvenlik’ adı altında Kürdistan’ı talan ediyorlar. Bu talanı gerçekleştirenleri kınıyoruz. Bu talana ortaklık edenlere sesleniyorum; Tarih, Kürdistan doğasının talan edilmesinin hesabını soracaktır. 3 kuruş para için bu talana ortaklık ediyorlar. Bu halk onlara haklarını helal etmez. Yüzümüzü Cudi’ye dönerek bu talancı, katliamcı politikalara dur diyelim” vurgusu yaptı.
 
‘SESİMİZİ YÜKSELTECEĞİZ’
 
“Doğa yaşamdır” diyen yerine kayyım atanan İdil Belediyesi Eşbaşkanı Murat Şen, “Doğanın olmadığı yerde yaşam da mümkün olmaz. Bunun için doğamızı savunmalıyız. Sadece Botan ve Kürdistan doğasını değil dünyadaki bütün doğa bizler için önemlidir. Nerede olursa olsun eğer bir doğa talanı varsa buna karşı çıkacağız. Botan’da geniş ormanlık alanlar mevcut. Özellikle Besta, Cudi, Gabar ormanlık alanlarımızın olduğu yerlerdir. Fakat son yıllarda özellikle bu bölgelerde ciddi bir ağaç kıyımı söz konusudur. ‘Güvenlik’ gerekçesini ileri sürüyorlar. Fakat buradan rant sağlayıp kendine yakın olan bazı kesimleri zenginleştirmeyi hedefliyorlar. Bunun için Kürt halkının doğasını talan ediyorlar. 17 Eylül’de doğamıza sahip çıkmak için büyük katılımlı bir yürüyüş gerçekleştireceğiz. Botan’da yürütülen kirli politikalara karşı herkesi yürüyüşe katılmasını ve tepkini dile getirmesini istiyoruz” ifadelerini kullandı.
 
DEVLETİN TALANI 
 
Yerine kayyım atanan İdil Belediyesi Eşbaşkanı Songül Erden ise, şunları söyledi: “Bütün Botan’da yürütülen bir talan politikası var. Doğaya yönelik talanın en büyük resmi ise ağaç kıyımıdır. Kesilen ağaçları kendileri için bir yandan ticaret rantına çevirirlerken diğer yandan bölgeyi yaşanmaz hale getirmeyi hedefliyorlar. Bu politika sadece Botan bölgesi için değil bütün Kürdistan’da uygulanıyor. Önce 90’lı yıllarda köylerimizi talan edip halkımızı zorla kentlere göç ettirdiler. Şimdi de doğamızı yok ediyorlar. Bütün halkımızın 17 Eylül’de el ele verip bu talana karşı güçlü bir şekilde sesini yükseltmesi gerekiyor. Devletin doğamızı böyle talan etmesine izin vermeyeceğiz. Onun için herkesi Cudi’ye gerçekleştireceğiz yürüyüşe çağırıyoruz.”