VAN - Hakkari ve Van’da doğanın talan edildiği alanlarda incelemelerde bulunan Ekoloji örgütleri, yapılan ekolojik kırıma karşı yollara başvuracaklarını söyledi.
Van Çevre ve Tarih Eserler Koruma Derneği (ÇEVDER) çağrısı ile Türkiye’nin farklı kentlerinden ekoloji örgütleri, bölgedeki ekolojik talana dikkat çekmek amacıyla Van’a geldi. Ekoloji Örgütleri, 9-12 Eylül tarihleri arasından Hakkari’nin Zap suyu ile farklı bölgelerinde kurulan maden ve taş ocakları ile Van Gölü’nü yerinde inceledi.
Ekoloji örgütleri, dün de Van Gölü kıyısında açıklama yaparak göldeki kirliliğe dikkat çekti. Munzur Çevre Derneği Yönetici Hatun Esen ile Yeşil Sol İklim Çalışma Grubu Üyesi Haluk Kaya, Hakkari ile Van’daki doğa talanına ilişkin gözlemlerini anlattı.
‘DOĞA TALANININ SORUMLUSU İKTİDAR’
Hakkari’de faal durumda olan çok sayıda maden ocağı alanına “yasak” gerekçesi ile gidemediklerini belirten Esen, “Gitmek istediğimiz çok yer vardı ancak izin gerekiyordu. Doğa talanının şirketler açısından bir önemi yok, çünkü onlar ceplerini doldurup gidecekler. Bugün özellikle refah getirecek vaadiyle kurulan maden ocakları bulunuyor. Bunun en büyük örneği ise İliç’teki altın madeni, refah getirilecek vaadi ile kuruldu ancak oradaki insanlara ölüm getirdi. Bugün tüm doğa talanına karşı bir çözüm geliştirmeyen siyasi iktidar bu talanın asıl sorumlusudur” diye konuştu.
‘ÇED RAPORLARI OLMADAN ÇALIŞTIRILIYOR’
Hakkari’de bulunan çok sayıda maden ocağının ÇED raporu olmadan çalıştırıldığına dikkat çeken Esen, “Bugüne kadar çöplerin ve kirliliğin Zap Suyuna akıtılması ve maden ocaklarından çıkan tozların, kenti toz içinde bırakmasına karşı bir girişimde bulunulmaması doğru değil. Hakkari’nin bu anlamda şimdiye kadar sesini duyan yok. En azından kentte bulunan hukukçular, işletilen maden ocaklarının kurallara uyarak çalışması için girişimlerde bulunması gerekirdi. insanların zehirlenmesine kimsenin hakkı yok. Yaşam hakkına saygılı olunmalı” dedi.
HUKUKSAL BOYUT
Esen, Dersimli olarak batıdan arkadaşların gelişini çok anlamlı bulduğunu ifade ederek, “Bu coğrafyada hiç orman yangını, güvenlik barajları, kalekollar yokmuş gibi hep duyarsız davranıldı. Çünkü batıda en ufak bir yangın çıkarken bile herkes ayağa kalkıyor ancak burada bir ses olunmadı. Bizler bu ziyaretimizde özellikle maden ocaklarının bilgilerini alıp hukuksal boyutu üzerinde yoğunlaşılması yönünde bir karara vardık” diye konuştu.
‘ZAP SUYU SİYAH AKIYORDU’
Bölgedeki doğa kırımının çok ciddi boyutlarda olduğunu söyleyen Kaya da, “Bölgede gözlemlediklerimiz ve şahit olduklarımız bizleri çok üzdü. Bizim en büyük üzüntümüz ilk olarak Hakkari’ye hayat veren Zap Suyu’nun etrafında maden ocaklarının olması. Elbette ki maden ocakları kurulabilir ama bunun kurallara riayet edilerek gerçekleştirilmesi gerekir. Çevrenin kirletilmemesi gerekir. Zap Suyu’nun kaynağından maden ocaklarına kadar su pırıl pırıl berrak iken, madenden sonra birden rengi değişerek sarı, kahverengi hatta siyaha dönüşüyordu. Bunun dışında taş ocakları var. Taş ocakları havaya acayip bir duman salıyor. Bunların sürekli olarak kapalı sistemde yapılması gerekir. Kentin çöplüğü sürekli yanarak acayip bir duman çıkarıyordu. Orada da burada olduğu gibi nefes almak çok güçtü” diye konuştu.
Van Gölü’ndeki kirliliğe de dikkat çeken Kaya, “Şu an Van Gölü’nün kenarı arıtma tesisinin deşarj edildiği yerdeyiz. Biz deşarjı görüyoruz ama bu su hiç arıtılmışa benzemiyor. Bütün çöpler alana birikmiş. Bu aslında bir arıtmanın olmadığını da gösteriyor. Bir artıma olsaydı şu an burada bu pislikler birikmiş olmazdı. Gerçekten çok kötü bir görüntü vermiş” şeklinde konuştu.
‘TEMİZLİK YÖNTEMİ YANLIŞ’
Mesleğinin Gemi İnşa Mühendisliği olduğunu belirterek, göldeki dip çamuru temizliğine değinen Kaya, “Bu çalışmada sahilden denize doğru 150 metre içeriye dolgular yapılmış, bu dolgunun üzerinde ekskavatörler bulunuyor. Dolgunun yanındaki sudan balçık çıkarılmaya çalışıyor ve daha sonra bu balçık yine Van Göl’ünün başka bir kenarında bırakılıyor. Bir Gemi İnşa Mühendisi olarak şunu söyleyeyim; böyle bir temizlik yapılmalı, ancak bu temizlik gemilerle yapılır. Bunun için özel gemiler vardır. Geminin üzerinde ekskavatör bulunur ve temizlik öyle yapar. Çıkarılan balçık çevreye zarar vermeyecek bir yere bırakılır. Bundan da ayrıca ayrıştırılması gerekir. Ama burada gördüğüm kadarıyla böyle bir şey de yapılmıyor. Gerçekten çok acı bir görüntü ile karşı karşıyayız” şeklinde konuştu.
BAKANI YALANLADI
Geçtiğimiz günlerde Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum’un “Van Gölü’ndeki kirliliğin nedenlerinin önüne geçtik” açıklamasının gerçeği yansıtmadığının altını çizen Kaya, şunları kaydetti: “Bakan’ın açıklamasının gerçeği yansıtmadığını gibi, dip çamuru temizliğinde kullanılan teknik ile daha da kirletiliyor. Çünkü işlem sırasında balçık bir yandan da etrafa dağılıyor. Dolayısıyla daha çok kirlendiğini söyleyebilir. Van Gölü çok hassas ve dünyada çok özel bir yer. Bunun için özel bir koruma kanunu çıkarılması ve uygulanması gerekir.”
MA / Cengiz Özbasar