Karadenizli kadınlar: Ekoloji talanına karşı bütüncül mücadele şart

img
İZMİR - Şırnak’ta aylardır yaşanan ağaç katliamına ilişkin 17 Eylül’de yapılacak Cudi Yürüyüşü'ne destek veren Karadenizli kadınlar, ekoloji talanına karşı bütüncül bir bakış açısıyla mücadele yürütülmesi gerektiğini vurguladı.
 
Türkiye’nin dört bir yanında eko siteme ciddi zararlar veren doğa talanı tüm hızıyla sürüyor. Yine bölge illerinde Dersim, Siirt ve Şırnak’ta ağaç kesimleriyle bölgenin ekosistemi tamamen yok edilmek üzere. Özellikle Şırnak’ın Cudi bölgesinde yaşanan kesimler, günde 50 TIR'ı geçerken, bu kesimler doğa katliamına dönüştü. Bu talana karşı Demokratik Toplum Kongresi (DTK), Özgür Kadın Hareketi (TJA), Halkların Demokratik Partisi (HDP), Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) ve Mezopotamya Ekoloji Hareketi, “Savaş Yıkımına ve Doğa Talanına Karşı Yürüyoruz” şiarıyla 17 Eylül’de Cudi Dağı’na yürüyüş gerçekleştirecek.
 
Ağaç katliamına karşı yapılacak bu yürüyüşe Karadenizli kadınlardan da destek geldi. Ekolojik talana karşı bütüncül bir mücadele çağrısı yapan kadınlar, Cizre yürüyüşüne katılım çağrısı yaptı.
 
‘YOK OLUŞUN İÇİNDEYİZ’
 
Artvin Cerattepe’de 30 senedir altın madenine karşı mücadele yürüten Neşe Karahan, ekolojik talanın insanlığın sonunu getirecek düzeye vardığını vurguladı. Bütün canlılar adına eko sistemin yok edilmek üzere olduğunu kaydeden Karahan, “Dolayısıyla yapılan bütün talanlara karşı durmaya çalışıyoruz. Artvin’de de ağaç kesimine karşı 2 ay önce Artvin Orman Müdürlüğü’ne dilekçe verdik. Cevap dahi vermediler. Aynı şeyler ülkemizin her yerinde var. Çok fazla doğal alanı olan bir ülke de değiliz. Ama bütün bu yok oluşu durdurmak için herkesin her yerde mücadeleyi sürdürmesi gerekiyor. Sonumuzu hazırlıyoruz” dedi.
 
ORTAK MÜCADELE ÇAĞRISI
 
Verilen mücadelenin sadece yereli ilgilendirmediğini kaydeden Karahan, “Kaz Dağlarındaki ya da Mezopotamya’daki tahribatlar ve yok oluş da bizi ilgilendiriyor. Hem ülke hem de dünya açısından bu mücadeleyi vermek zorundayız. Sadece yereldeki mücadeleler değil, bir bütün için mücadele etmek lazım. Bu anlamda 17’sinde Cudi’de yapılacak eylem, herkesin elinden geldiğince desteklemesi gereken bir şey. Sonuçta bu yaşamsal bir mücadele. Herkesin ne olduğunun farkına varması ve mücadeleye her alanda destek vermesi gerekiyor” diye konuştu.
 
‘DOĞA BÜTÜNDÜR’
 
Yıllardır Artvin Arhavi ilçesinde Hidroelektrik Santrallere (HES) karşı mücadele yürüten Sevinç Alçiçek, ağaçları kesip betona çevirmek gibi bir anlayışın hakim olduğunu söyledi. Çevre ve ekolojiye gönül vermiş birisi olarak bu ülkenin her karışındaki talana karşı olduğunu dile getiren Alçiçek, “Şırnak’ta ağaçların kesilmesi beni rahatsız etti. Orada zaten çok az bitki örtüsü var. Ağaç kıyımında ekonomik değeri önemsiyorlar. Özellikle bazı tür ağaçların peşindeler. Ülkenin her yeri birbiriyle bağlantılı. İnsan vücudundan bir uzvumuzu kestiğimizde nasıl acı çekiyorsa ülkedeki doğa talanına da bütüncül bakmak lazım. Bölgesel yerel mücadelelerle başarıya ulaşamayız” diye belirtti.
 
‘SUSMAMAK GEREKİYOR’
 
Cudi yürüyüşüne de çağrıda bulunan Alçiçek, şunları söyledi: “Şırnak’taki kuraklık bizi, bizdeki kuraklık Şırnak’ı etkiler. Bunun için her yerde yapılan doğa yıkımına karşı durmamız gerekir. Bazı politik gerekçelerle bazı bölgelerdeki doğa katliamına insanlar susuyor. Çünkü yaftalanıyorlar. Ama susmamak gerekiyor.”
 
KARADENİZLİ KADINLARDAN DESTEK
 
Samsun’da yaşayan ekoloji aktivisti Nurcan Karasu ise, yaşanan ağaç kesimlerinin savaş politikalarının bir sonucu olduğuna işaret etti. 17 Eylül'de Cudi'ye yapılacak yürüyüşü Karadenizli kadınlar olarak desteklediklerini ifade eden Karasu, “Türkiye ve Kürdistan halkları olarak talana, soykırıma karşı direnen kadınlar olarak 17 Eylül'de gerçekleşecek olan Cudi yürüyüşüne tüm halkları davet ediyoruz. Batıdaki eko kırıma karşı nasıl direniyor ve ses oluyorsak Kürdistan illerindeki eko kırıma karşı da bir arada olmayı önemsiyoruz. Biliyoruz ki doğa talanı bölgede devlet eliyle ve güvenlik gerekçesiyle yapılmakta. Devam eden savaş politikalarının bir eşiti de bölgede devam eden talandır, eko kırımdır. Buna dur dememiz gerekiyor” diye konuştu.
 
MA / Tolga Güney