ÇMO: Maden facialarına iktidar da ortak

img
İZMİR - Giresun ve Balıkesir’de yaşanan maden felaketlerine “ÇED olumlu” kararlarının neden olduğunu belirten ÇMO, denetimi sermayeye bırakan iktidar da suça ortak olduğunu aktardı.  
 
Çevre Mühendisleri Odası (ÇMO), Giresun Şebinkarahisar ve Balıkesir Ayvalık ilçelerinde arka arkaya gerçekleşen maden felaketleri ile ilgili yazılı açıklama yayımladı. Açıklamada Şebinkarahisar’da 18 Kasım günü Nesko Madencilik A.Ş.’ye ait “Kurşun, Çinko, Bakır Ocağı ve Zenginleştirme Tesisi”nde hemen ardından Balıkesir Ayvalık’taki Bilfer Madencilik ve Turizm A.Ş.'ne ait demir ve bakır madeninin atık havuzunun istinat duvarının çökmesi ile yeni suçların gündeme geldiği vurgulandı.
 
Bu suçların oluşmasında siyasi iktidarın talan güdümlü politikalarının olduğuna değinilen açıklamada, “Siyasi iradenin sermayenin hedefleri doğrultusunda yaklaşımı ile Çevresel Etki Değerlendirme (ÇED) uygulamaları amacından sapmış; talan argümanına dönüştürülmüştür. Bakanlıkça bir dönemde 400 ün üzerinde ‘ÇED Olumlu’ kararına karşılık sadece 4 ‘ÇED Olumsuz’ kararı alındı. ÇED mevzuatı amacı yönünde uygulanabilir olmaktan çıkmış; sermayenin elinde bir talan donanımı haline getirilmiştir” diye aktarıldı.
 
SIRTINI BAKANLIĞA DAYADI
 
Siyasi iradenin çevre üzerindeki kamu denetim yetkisini sermayeye devrettiği anımsatılan açıklamada, bunun sonucunda Şebinkarahisar’daki ekolojik yıkımın göz göre göre geldiğine yer verildi. Yetkililerin umursamazlığı sonucu siyasi irade ve sermaye tarafından ortak suç işlendiğini kaydedilen açıklamada, “Toksik ağır metal içerikli atıklarının depolandığı havuzlardaki patlamaya varan sürecin önünü bilimsellikten ve halkın ihtiyaçlarından uzak yatırım süreci ve ÇED süreçleri başlatmıştır. Şirket 2000’li yılların başından beri çok kez ‘ÇED gerekli değildir’ kararlarına sırtını yaslayarak faaliyetini sürdürmüştür. Geçtiğimiz yıl içerisinde gerçekleştirilen kapasite artışı ise, aynı kararlara sırtını yaslamış ve şirketin atık havuzunu patlayana kadar doldurabilmesine zemin hazırlamıştır” ifadeleri kullanıldı.
 
YENİ ÇERNOBİL
 
Bakanlığın ancak suç ortaya çıkıp yurt genelinde bir tepki olduktan sonra harekete geçtiği vurgulanan açıklamada, verilen cezanın da ortaya çıkan zararı karşılamayacağına işaret edildi. Doğanın geri dönüşü mümkün olmayan zararlar gördüğü belirtilen açıklamada, “Kelkit Vadisi’nin su kaynakları ve tarımsal uğraşlar anlamında tahrip edilmesine yol açan bu olayın etkilerinin Çarşamba Ovası’na kadar ulaşması söz konusudur. Su kaynaklarının yanı sıra, toprak kirlenmesi ve canlı yaşam üzerindeki tehditler ile cezalarla tazmin edilemeyecek bir ekolojik yıkım ortaya çıkmıştır. Sonuçları yıllarca etkisini sürdürecek bu yıkım, bu yönü ile bir Çernobil olayıdır” denildi.
 
BARAJIN DİBİNDE MADEN
 
Ayvalık’ta yaşatılan olayın ise ilk olmadığı aktarılan açıklamada, “Bu yılın ilk ayında da aynı depolama havuzunda benzer sorun gerçekleşmiş, hasar gören istinat duvarlarının beton bloklarla takviye edildiği iddia edilmiştir. Bilfer Madencilik’in bugünün mevzuatı ile bile mümkün olmayan bölgedeki faaliyetini göre mümkün olmasa da Madra Barajı’nın hemen dibindeki tesis faaliyetini 1950’lerde alınan ruhsata dayandırmaktadır. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı bu ruhsatı işaret ederek; şirketin faaliyetini kazanılmış hak olarak görmekte ve iptal edilmesine izin vermemektedir” ifadelerine yer verildi.
 
 BAKANLIK SUÇA ORTAK
 
Ayvalık’ta yaşatılanların etkileri ve boyutlarının halen bilinmediğine değinilen açıklamada, “Bakanlık derhal olayın boyutu, riskleri, yayılımı ve acil eylem planları, uygulanışları hakkında gerçek bilgileri kamuoyu ile paylaşmalıdır. Bu sorumluluk ahlaki bir sorumluluk olmasının ötesinde ‘Büyük Endüstriyel Kazaların Önlenmesi ve Etkilerinin Azaltılması Hakkında Yönetmelik’ uyarınca bakanlık ve şirkete yüklenmiş bir sorumluluktur. Buna uyulmamakla suça devam edilmektedir” diye kaydedildi.
 
ÇED BAĞIMSIZ YAPILMALI’
 
Yaşanılan iki olayda da facianın önünün ÇED raporlarıyla açıldığını vurgulanan açıklamada, bunun önüne geçmek için ÇED’lerin kamu tarafından bağımsız olarak hazırlanması gerektiği aktarıldı. “Amaca hizmet eden değil; talan ve yıkım suçlarına hizmet eder hale getirilmiştir” ifadeleri yer alan açıklama şu cümlelerle son buldu: “Süregelen denetim mekanizması sermaye güdümünde yürümektedir. Derhal denetimlerde kamu gücü etkin kılınmalıdır. Bu adımların atılmaması toplum sağlığının yok edilmesi ve ekolojik yıkımların garantisi olacaktır. Mevcut politikalar gerçek ve tek sorundur. Müsilaj, selde can ve mal kayıpları, kirlilik bu temel sorunun sonuçlarıdır.”