Rojhilatlı Siyaset Bilimci: İran çöküşün eşiğinde

  • dünya
  • 09:18 18 Şubat 2025
  • |
img

HABER MERKEZİ - İçteki hoşnutsuzluk ve uluslararası baskı nedeniyle ekonomik krizle boğuşan İran'ın toplumsal bir kriz de yaşadığını ifade eden Siyaset Bilimci Jino Victoria Doabi, "İran zaten çöküşün eşiğinde, bu artık sadece bir hipotez değil, bir gerçek" dedi.

İçte, rejimin niteliği ve uygulamalarının geniş kesimlerde hoşnutsuz yarattığı dışta ise, rejim ihracının uluslararası alanda izole edilen İran'da, ekonomik kriz son 2 yıldır daha da görünür hale geldi. "Saçı göründüğü" gerekçesiyle İrşad devriyeleri tarafından Jina Emînî'nin katledilmesiyle başlayan "jin, jiyan, azadî" eylemlerinin toplumsal hoşnutsuzluk ve ekonomik krizin en üst seviyede kendisini gösterdiği İran'da, İsrail-Hamas, İsrail-Hizbullah çatışması nedeniyle askeri harcamalardaki artış, ekonomik krizin daha da belirgin hale gelmesine neden oldu. Son bir yılda askeri harcamalarda 2 kat artış yaşandığı resmi verilere yansırken, son bir ayda dolar, 72 tümenden 92 tümene çıktı. 
 
İçte giderek artan toplumsal hoşnutsuzluk ile ABD ve İsrail'in olası askeri müdahalesiyle karşı karşıya kalan İran'da rejimin geleceğinin nasıl şekilleneceğini yeniden gündeme getirdi. İran'ın içinde bulunduğu durumun İran'daki rejime olası etkilerini Mezopotamya Ajansı'na (MA) değerlendiren Rojhilatlı Siyaset Bilimci Jino Victoria Doabi, Ortadoğu'da yıllardır çoklu kriz ve savaşların yaşandığına dikkati çekti. Ortadoğu'nun tarihi, ekonomik ve jeopolitik gerilimlerle şekillenen bir bölge olduğunu, bu durumun bölgede istikrarsızlığa neden olduğunu dile getiren Jino Doabi, sömürgecilik döneminde çizilen yapay sınırların bölgedeki halklar için yarattığı sorunların ağırlaşarak devam ettiğini vurgulayarak, "İktidarda olanlar Ortadoğu'daki halklara karşı bir savaş sürdürdü. Bu da sosyal ve ekonomik koşulları daha da kötüleştirdi. İran İslam Cumhuriyeti, bu dinamikte merkezi bir rol oynuyor. Rejim, 90 milyon vatandaşı üzerinde baskı kurmanın yanı sıra, vekalet savaşları aracılığıyla bölgesel istikrarsızlıkta da aktif bir oynuyor. Bu politikanın sonuçlarını Türkiye, Irak, Yemen, Lübnan ve Suriye gibi ülkelerde görmekteyiz. Burada rejimin etkisi ekonomik krizlere ve siyasi kaosa neden oluyor" ifadelerini kullandı. 
 
KRİZİN NEDENİ REJİM POLİTİKALARI
 
İran'ın çoklu kriz yaşadığını belirten Jino Doabi, ülkedeki krizin ana nedenin rejimin hataları ve insan haklarının yok sayılmasından kaynaklandığını ifade etti. İran'ın bütün kaynakları savaşa aktırdığına dikkati çeken Jino Doabi, "Rejim, ülkenin geniş doğal kaynaklarını, halkının yaşam kalitesini iyileştirmek için kullanmak yerine, askeri yatırımları ve Hizbullah, Husiler, Hamas ve Irak ile Suriye'deki çeşitli militan grupları finanse etmeye öncelik verdi. Bu sadece iç baskıyı sürdürmekle kalmadı, aynı zamanda uluslararası izolasyona yol açtı ve ekonomiyi daha da kötüleştirdi. İran sadece ekonomik değil toplumsal bir kriz de yaşıyor. Rejimin halk üzerindeki zalim kontrolü ve ekonomik kriz iç içe geçmiş durumda. Baskılar tüm İranlıları etkilese de özellikle siyasi muhalifler, kadınlar ve etnik azınlıklara karşı oldukça şiddetli bir baskı uygulanıyor" diye konuştu. 
 
'BÜTÜN KESİMLER REJİMİN YIKILMASINI İSTİYOR'
 
Çoklu krizlerle yüz yüze kalan İran'ın Beluc ve Kürtlere karşı baskıyı artırdığını söyleyen Jino Doabi, "İdamlar, rejimin her bir İranlıyı korkutmak için kullandığı sistematik bir yöntem olsa da 'jin, jiyan, azadî' isyanının ardından idamlar daha da arttı. Kitlesel idamlar özellikle Kürtler ve Beluclara yönelik gerçekleşiyor, çünkü tarihsel olarak bu gruplar rejime karşı en çok direnenler olmuştur. Rejim, bu dirençli iki grup üzerinden onları örnek alabilecek bütün kesimlere korku salmayı hedefliyor. Amaç, kimsenin iktidardakilere karşı çıkmaya cesaret edemeyeceği bir 'terör' atmosferi yaratmaktır. İran'ın yüzde 60'ini 15-35 yaş arasındaki gençler oluşturuyor. Bu da farklı bir dinamik ortaya çıkarıyor. Çünkü sosyal medya aracılığıyla, başkalarının neler yaşadığını yakından gözlemliyorlar ve sabah uyandıkları andan gece yatana kadar insan haklarının ihlal edildiğini görüyorlar. İşte bu yüzden protesto ediyorlar ve rejimin nihai çöküşünü talep ediyorlar. Bu, sadece gençlerle sınırlı değildir; sosyal sınıflar, etnik gruplar, politik ve dini inançlar, yaş ve cinsiyet fark etmeksizin toplumun her kesiminden insanlar bu mücadeleye katılmaktadır. Bu sistematik baskının gerçek çözümü bir devrimdir, çünkü rejim defalarca reform yapılabilir olmadığını gösterdi. Güç yapısı, Hamaney'in en yüksek liderliğine odaklanmış durumda ve bu sistem var olduğu sürece, herhangi bir reform biçimi imkansız olacaktır" şeklinde konuştu. 
 
'İRAN'IN ÇÖKÜŞÜ HİPOTEZ DEĞİL GERÇEK'
 
İran'ın çöküş dönemine girdiğini belirten Jino Doabi, şöyle devam etti: "İran zaten çöküşün eşiğinde, bu artık sadece bir hipotez değil, bir gerçek. Demokratikleşme kaçınılmaz bir gerçek. Demokratikleşme hem kadın haklarının güvence altına alınması hem de halklar için eşit vatandaşlık anlamına geliyor.  Demokratikleşme kadınlar için karar alma süreçlerine katılma, haklarını güvence altına alan bir anayasa anlamına gelirken Kürtler, Beluclar ve diğer azınlıklar için demokratikleşme, eşit vatandaş olarak kabul edilmek ve karar alma masasında yer almak anlamına geliyor. Tarihsel olarak büyük ayrımcılığa ve sistematik dışlanmaya maruz kalmışlardır ve eğer İran'daki yeni siyasi düzen onların haklarını tanımazsa, halk tarafından kabul edilmeyecektir. Adil bir çözüm, tüm nüfus gruplarına özgürlüklerini garanti eden laik ve demokratik bir sistemi oluşturulmalı."
 
'ASKERİ HARCAMALAR SÜRDÜRÜLEBİLİR DEĞİL'
 
İran'ın son yıllarda askeri harcamaları kat ve kat arttırdığını söyleyen Jino Doabi, şunları söyledi: "Rejim, içte ve dıştaki gücünü korumak için askeri yatırımları bir araç olarak kullanıyor. Rejim, yeni silah ve askeri teknoloji yatırımları iki amaçla kullanılmaktadır: İçeride, bu yatırımlar gösterilerle başa çıkmak için kullanılmakta, dışarıda ise İsrail ve Amerika Birleşik Devletleri gibi düşmanlara karşı güç gösterisi yapıyor. Ancak bu strateji sürdürülebilir değildir. Tümenin hızla değer kaybetmesi, halkın ekonomiye olan güvenini kaybettiğini gösteriyor. Ekonomik çöküş ve büyüyen halk direnci, er ya da geç rejimi kontrolü sürdüremeyeceği bir duruma getirecek."
 
İran'a yönelik uygulanan ambargolara da değinen Jino Doabi, "Rejimin önde gelenlerine karşı uygulanan uluslararası yaptırımlar da kritik bir rol oynuyor. Güç sahiplerine yönelik yaptırımlar, değişim için baskıyı artırıyor ve rejimin halkını baskı altında tutma yeteneğini zayıflatıyor. İç isyanlar ve dış baskıların birleşimi, kalıcı bir değişim sağlamaya neden olacaktır" dedi.
 
'ÖZGÜRLÜĞÜN YOLU KADINLARDAN GEÇER'
 
Ortadoğu'da sorunların çözümünün kadınlar olduğunun altını çizen Jino Doabi, sözlerini şöyle sürdürdü: "Ortadoğu'da özgürlüğün yolu, kadınlardan geçer. Kadın hareketleri, işçi sınıfı ve öğrenciler, değişim mücadelesinde kritik bir rol oynuyor. Kadınların, bölgede en güçlü kurum olan siyasallaşmış İslam'a cesurca karşı koyduğunu görüyoruz. Bu bütün bölge için de geçerli. 'jin, jiyan, azadî' Kürtçe bir slogan, ama artık sadece Kürdistan ile sınırlı değil İran, Irak, Suriye, Türkiye, Afganistan, Hindistan ve Lübnan'da yankı buluyor. Bu slogan, özgürlüğün küresel bir sembolü haline geldi ve Ortadoğu'daki insan hakları mücadelesinin kadınların özgürlük mücadelesiyle ayrılmaz şekilde bağlantılı olduğunu göstermektedir."
 
MA / Berivan Kutlu