ADANA - DEM Parti Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları, iktidarın savaş politikalarına dikkat çekerek, "Türkiye halkının mutfağındaki yemek azalmışsa, ekmek küçülmüşse bunda savaş ve güvenlikçi politikalar etkendir. Savaşa ayrılan bütçe ekmeğe, işçiye, çiftçiye ayrılmalıdır" dedi.
Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları ve beraberindeki heyet “Ekmek ve Adalet Buluşmaları” kapsamında Adana'daki temaslarını sürdürdü. Hatimoğulları, Seyhan İlçesine bağlı Şakirpaşa Mahallesi'nde bulunan bir tekstil fabrikasında çalışan emekçileri ziyaret etti.
Ziyaret sonrası Hatimoğulları, Ceyhan ilçesine bağlı Belediye Evleri Mahallesi'nde bir parkta tarım işçileri ve yurttaşla bir araya gelmek istedi. Ancak ilçede yağan yağış ve elektrik kesintisi nedeniyle buluşma bir kıraathanenin önünde yapıldı. Buluşmada tarım işçileri ve çiftçiler, sorunlarını dile getirdi. Yeni yapılan düzenleme ile tarım işçilerine Adana Valiliğinin kararıyla 800 TL yevmiye verileceğini belirtilirken, tarım işçilerinin güvencesiz ve kötü koşullarda çalıştığı ifade edildi. Bir tarım işçisi kadın, güvencesiz çalıştırıldığını ifade ederek, tarım işçilerine sigorta talep etti. Bir çiftçi ise ürettiği ürünü satamadığını ve tarım bitirildiği, üretim yapamaz hale getirdiklerine dikkat çekti.
'ADALET VE EKMEĞE İHTİYAÇ VAR'
Hatimoğulları da "Ekmek dedik, adalet dedik. Türkiye ve Kürdistan’da en çok ihtiyaç duyduğumuz iki kavram. Ekmek ve adalet" dedi. "Ekmek ve Adalet Buluşmalarına" dair bilgi veren Hatimoğulları, "Gittiğimiz her yerde burada konuşulan konulara o kadar benziyor ki. Ülke aç, insanlar yoksullaştı, yoksulluk daha çok derinleşti. Bugün Türkiye’de bir ara sınıftan bahsetmeye imkan yok. Şimdi işçilerimizin, çiftçilerimiz ve üreticilerimizin yaşadığı sorunlar ortada. Bunun elbette bir nedeni var. Bu sistem yapısal bir kriz içerisindedir. Aynı zamanda iktidar uyguladığı ekonomik politikalarla bu ülkeyi tamamen dışa bağımlı hale getirdi. Tarımı bitirdi ülkeyi bağımlı hale getirdi. Et ithal eden bir ülke konumuna geldik. Buğdayı hububatı ithal eder bir konuma getirdiler ülkeyi” ifadelerini kullandı.
‘4 BİN KÖY BOŞALTILDI’
Kurdistan’daki meraların hayvancılık yapanlara yasaklandığını ifade eden Hatimoğulları, “O yüzden insanlar orada hayvancılık yapamıyor. Kürdistan’da 4 bin köy geçmiş dönemde ya yakıldı ya da zorla boşaltılarak insanlar göç ettirildi. Bugün Ceyhan’da yaşayan 90’lı yıllarda göç edip gelmiş olan çok sayıda insan var aramızda. 4 bin köyü insansızlaştırmak, boşaltmak demek, 4 bin köyde tarım üretimini ortadan kaldırmak demektir. Meraları yasaklamak demek hayvancılığı bitirmek demektir. Biz bu politikaları sadece tarım politikaları bağlamında ele almıyoruz. Adaletsizliğin en önemli noktalarından biri olan, Kürde hakkını vermeyen, dilini konuşmasını yasaklayan, son zamanlarda Kürdün şarkı söylemesini, düğünde halay çekmesini bile soruşturma konusu yapan anlayış 90'larda insanları göçerten Adana, Mersin, İzmir, Bursa gibi kentlere gitmesini sağlayan anlayışın halen devam ettiğini bize gösteriyor. İşte Kürt halkının adalet talebini bu kampanyamız çerçevesinde yıllara dayalı mücadelenin geldiği seviyeye bakarak, bizler Kürt halkının adalet talebinin dün olduğu gibi bugün de yanındayız” şeklinde konuştu.
‘MERMİYE DEĞİL ÇOCUKLARA BÜTÇE’
Kürt sorunun barışçıl ve demokratik yöntemlerle çözülmesinin önemine değinen Hatimoğulları, “Elzem ve acildir. Bugün Türkiye halkının mutfağındaki tencere ve yemek azalmışsa, ekmek küçülmüşse bunda savaş ve güvenlikçi politikaların etkendir. Savaşa ayrılan bütçe ekmeğe, işçiye, çiftçiye ayrılmalıdır. Güvenlik politikaları ve mermiye ayrılan bütçe bugün okula öğrencilerin servis ücretlerine ayrılmalıdır. Bütçeyi mermiye vereceğimize sevgili çocukların okullarda okuyan çocukların gönlünce tost yiyebilmesini sağlayabiliriz. Mermiye o paralar yatırılmasa bunu pekala sağlayabiliriz” dedi.
'TARIMI BİTİRDİLER'
Hatimoğulları, devamında şunları söyledi: “Hatırlayın bir kadın soğan çok pahalı diye isyan ettiğinde bu basına yansıdığı zaman Erdoğan, 'Siz mermi fiyatını biliyor musunuz' dedi. Biz mermi fiyatını bilmiyoruz, öğrenmek de istemiyoruz. Ama biz ekmeğin fiyatını biliyoruz. Elektrik faturasının fiyatını biliyoruz. Biz su faturalarını biliyoruz. Kira fiyatlarının ne kadar yükseldiğini biliyoruz. Peynirin, etin, sütün ne kadar pahalandığını biliyoruz. Ama o sarayda oturanlar bunu bilmiyor. Bugün bu ülkede uygulanan tarım politikaları tarımı tamamen bitirdi.
ORTAK MÜCADELEYLE BAŞARABİLİRİZ
Değerli arkadaşlar tabi ki sadece burada sorun tespit eden olmak istemiyoruz. Biz DEM Parti olarak tarım politikaları konusunda bu ülkenin ekonomisinin nasıl düzelebileceğine, adil bir ekonomik programın nasıl uygulanabileceğine dair de fikirlerimizi kamuoyuyla çoğu zaman paylaştık, paylaşmaya da devam edeceğiz. Tarım politikalarında radikal, devrimsel nitelikte bir dönüşüme ihtiyaç var. Bu ülke aç, bu ülke yoksul. İnsanlar çocuklarının beslenme çantasına bir paket süt bile koyamaz bir hale gelmiş durumda. Dolayısıyla burada büyük ve radikal değişimlere ihtiyaç var. Çiftçi desteklenmeli, küçük üreticiler desteklenmeli. Gübre, tohum, elektrik, mazot desteği mutlaka ve mutlaka sağlanmalıdır. Bunu sonuna kadar savunuyoruz. Tarım emekçisi aynı zamanda mevsimlik işçi olan bütün işçi kesiminin sigortalanması için mücadelemizi sonuna kadar sürdüreceğiz. Biz bütün bunları siz değerli halklarımızla işçiyle, çiftçiyle hep birlikte emin olun ortak bir mücadeleyle yürütebiliriz, başarabiliriz.
'MUTLAKA KAZANACAĞIZ'
Umudumuz yüksek. Enseyi karartmıyoruz. Bizler 2 sene önce itiraz eden domates işçilerini, fıstık, çay üreticilerini bu kadar göremiyorduk. Ama şimdi herkes bir itirazda, isyanda, ekmek diyor, iş, aş diyor. Ve herkes bu talebini artık daha gür ve sesli bir şekilde dile getiriyor. Bu nedenle derneklerin sendikaların burada önemi çok büyüktür. Biz örgütlenerek bunların üstesinden gelebiliriz. Pekala bizlerin çözüm reçetesi var. Bu çözüm reçetelerini hayata geçirmek için DEM Parti olarak bizler hazırız. Siz değerli işçilerin çiftçilerin, kadınların halkın her kesimin örgütlendiği, örgütlü mücadeleyi ön plana çıkardığı bir dönemi büyütebiliriz. Birlikte başarıp birlikte kazanabiliriz. Ben başaracağımıza hem ekmek mücadelemizde hem de adalet mücadelemizde sonuç alacağımıza olan inancımla hepinizi saygıyla sevgiyle selamlıyorum."