Ayşegül Doğan: Masada yer almak cumhuriyetin ikinci yüzyılında yer almaktır 2025-07-31 13:03:47   ANKARA - Meclis'te kurulacak komisyona dair tartışmaları değerlendiren DEM Parti Sözcüsü Ayşegül Doğan, "Masada yer almak çözümün itici gücü olmak, sürece ivme kazandırmak, cumhuriyetin ikinci yüzyılında yer almak demektir" dedi.    Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Sözcüsü Ayşegül Doğan, gündemdeki gelişmelere dair partinin genel merkezinde basın toplantısı düzenledi. Devam eden orman yangınlarına değinen Ayşegül Doğan, durumu “eko-kırım” olarak nitelendirdi. Hiçbir canlının yaşam hakkının güvende olmadığını belirten Ayşegül Doğan, “Türkiye bu haliyle baktığımızda suç mahalli olarak karşımızda duruyor” dedi.   KOMİSYON TARTIŞMALARI   “Barış ve Demokratik Toplum Süreci”ne dikkati çeken Ayşegül Doğan, Meclis'te kurulan komisyonun çoğulculuk ilkesini esas alması gerektiğini vurguladı. Ayşegül Doğan, komisyonun önümüzdeki günlerde toplanacağını ve bu toplantı sonrası komisyonun yol haritasına dair bilgi edileceklerini söyledi. Ayşegül Doğan, komisyonun farklı nedenlerle kurulduğuna dair algı yaratıldığına işaret ederek, "Henüz siyasi partiler komisyon üyelerini yeni yeni belirliyorken, bu konuya dair tartışmalar sürüyorken, bu komisyon tarihsel bir fırsatı hukuki zeminde kalıcı hale getirmek için yola çıkmaya hazırlanıyorken; sanki komisyon bambaşka nedenlerle kuruluyormuş gibi yaratılmak istenen algılar ya da buna dönük yürütülmek istenen tartışmaların maksatlı olmadığını bize kimse söyleyemez. Komisyon üzerinden süren tartışmaları Türkiye’nin onlarca yıldır biriktirdiği kutuplaşmanın, öfke siyasetinin nelere ülkeyi maruz bıraktığını bir kez daha görüyoruz. Masa metaforu etrafında konuşuyoruz bir süredir. Çünkü bir çözüm arayışından bahsediyoruz. Ne için; Türkiye'nin demokratikleşmesi için. Peki bugüne kadar Türkiye'nin demokratikleşmesi önünde en büyük engelmiş gibi gösterilen ve böyle tartışılan bir silahsızlanma projesi söz konusu. Yine bunu demokrasiden ayrı değerlendiriyoruz" ifadelerini kullandı.    'KALICI BARIŞ OLMASI LAZIM'   Ayşegül Doğan, "Masada yer almak, çözümün itici gücü olmak, sürece ivme kazandırmak, cumhuriyetin ikinci yüzyılında yer almak demektir. Biz cumhuriyetin ikinci yüzyılında bu ülkedeki bütün farklılıkların kendi özgünlükleriyle temsiliyetlerini yer almalarını istiyoruz. Bunun mücadelesini veriyoruz. Bizim barış ve demokratik çözüm dediğimiz şey tam olarak böyle bir anlam ifade ediyor. Onlarca yıldır süren bir çatışma halinin kalıcı adil bir barışla sonuçlanması için çaba sarfetmek, başarıya ulaşması için endişeleri ifade etmek, ayrıştırmak değil, birleştirmektir bizim için. Biz bunun ayrıştırıcı etkilerini ortadan kaldırmaya çalışıyoruz" şeklinde konuştu.    'ADALET TESİS EDİLMELİ'   30 yılı aşkın bir süredir cezaevinde tutulan kişilerin tahliyesi üzerinden yürütülen tartışmalara da değinen Ayşegül Doğan, muhalefet partilerinin insanların 30 yıl cezaevlerinde tutulmasının nedenlerine odaklanması gerektiğini vurguladı. Ayşegül Doğan, "Bu ülkede farklı düşündükleri için insanlar 30 yıl hapis yatıyorlarsa, bugün onların tahliyeleri sevinç ve endişe nedeni değil, aynı zamanda dönüp geriye bakma, ortaya çıkan nedenlere bakma sorumluluğunu ve yaklaşımının nedeni olmalı. Ama '30 yıllıklar neden tahliye ediliyorlar' diye soruluyor. 'Acaba arka kapılar ardından bir pazarlık yapıldı da o yüzden mi tahliye ediliyorlar' deniliyor. Beklentimiz bu değil. Beklentimiz, toplumun beklentisidir. Nedir toplumun beklentisi? Adaletin tesis edilmesi. Demokrasi hakkının herkesin hakkı olduğunun savunulması. Yaşam hakkının herkesin hakkının olduğunun savunulmasıdır" diye konuştu.    'HERKES EŞİT OLMALI'    Ayşegül Doğan, devamla şunları kaydetti: "Eğer siz 'Diyarbakır’da demokrasi, İstanbul’da otokrasi olmaz' derseniz Diyarbakır’da, Van’da ve Mardin’de yaşayan insanlar da 'buraya demokrasi geldi de biz mi görmedik, onlarca yıldır demokrasi mücadelesindeyiz' diye sorarlar. Biz ülkenin her yerinde ayrımsız bir demokrasi olmasını istiyoruz. Biz ülkenin her yerinde ayrımsız, eşit bir kardeşlik hukukunun yaşam bulması gerektiğine inanıyoruz. Bunun için mücadele ediyoruz. Mücadelemiz hem İzmir için, hem İstanbul için, hem Şırnak için, hem Diyarbakır için, hem Edirne için, hem Yozgat içindir. Hiçbir fark gözetmeden; ne dil, ne din, ne ırk, ne kimlik farkı... Herkesin eşit olduğu, eşit hissettiği bir yaşam tasavvurundan bahsediyoruz. Ve bunu gerçekleştirmek için mücadele ediyoruz. Bunun için bunca bedel, bunca risk göze alınıyor. Olan biteni yalnızca seçimlere indirgemek ya kimi aktörlere nasıl kazandırıp nasıl kaybettireceğine göre değerlendirmek bu yaklaşımın yarattığı kolaycılık bu yaklaşımın yarattığı konfor bütün bunları biliyoruz."