‘Kadının bedenine değil şiddete müdahale edilsin’ 2025-04-22 09:17:37                                     KONYA - Konya Kadın Platformu üyesi Devrim Akın, kadın bedenine müdahale yerine şiddeti önlemeye yönelik politikaların geliştirilmesi gerektiğini belirtti.    AKP, her alanda erilliği yüceltiyor ve erkek egemen zihniyeti perçinliyor. Toplumsal cinsiyet eşitsizliğini derinleştiren politikalar, kadın mücadelesinin kazanımlarına saldırarak kadın bedeni üzerindeki denetimi artırıyor. Son olarak Süper Lig'de Fenerbahçe ile karşılaşan Sivassporlu oyuncular, Sağlık Bakanlığı'nın “Doğal Olan Normal Doğum” kampanyasını destekleyen pankartla sahaya çıktı. Kadınların tepkileri sürerken, Resmi Gazete’de 19 Nisan Cumartesi günü yayımlanan “Sağlık Bakanlığının Ayakta Teşhis ve Tedavi Yapılan Özel Sağlık Kuruluşları Hakkında Yönetmelik” ile tıp merkezlerinde planlı sezaryen yasaklandı.    Konya Kadın Platformu üyesi Devrim Akın, konuya dair değerlendirmelerde bulundu.    SAĞLIK BAKANLIĞI’NIN KAMPANYASI    Bakanlığın kampanyasını “kadının bedenine müdahale” olarak nitelendiren Devrim Akın, bu müdahalenin psikolojik ve toplumsal baskıyı arttırdığını söyledi. Devrim Akın, "Kadına yönelik şiddeti önlemeye yönelik herhangi bir çözüm sunmamaktadır. Doğum, tıbbi gereklilik ve bilgilendirilmiş rıza çerçevesinde olmalıdır. Bakanlık, kadınların sağlık ve güvenlik haklarını koruyan, şiddeti önleyen ve özerkliği destekleyen politikalar geliştirmelidir. Aksi takdirde bu tür kampanyalar, kadınların sindirilmesine, baskılanmasına ve şiddete maruz kalmasına hizmet eden bir propaganda aracına dönüşmeye devam edecektir. Maalesef bu ülkede her gün en az iki kadın, erkekler tarafından katledilirken, Sağlık Bakanlığı’nın böyle bir propagandayı ortaya koyması bir saldırıdır. Sağlık Bakanlığı, kadına karşı şiddeti ve baskıyı önleyecek politikalar geliştirmelidir. Ancak mevcut propaganda, kadına yönelik şiddeti ve baskıyı artırırken, kadının bedenine müdahale edilmesine neden olmaktadır” dedi.   KÜRTAJ HAKKI    Kürtajın fiilen yasaklanmasının kadının beden özerkliğini hedef alan toplumsal cinsiyet meselesi olduğunu dile getiren Devrim Akın, kürtajın üreme sağılığı açısından temel tıbbi bir hak olduğunu söyledi. Devrim Akın, "Türkiye’de kürtaj 1983’te ‘10 haftaya kadar isteğe bağlı’ olarak yasallaşmış olsa da 2010’lu yıllardan itibaren fiilen yasaklama pratikleriyle erişimi ciddi şekilde kısıtlanmıştır. 2012’den itibaren ‘cinayet’ ve ‘ahlaksızlık’ gibi siyasi söylemlerle damgalanmış, kamu hastanelerinde hizmet durdurulmuş ve kadınlar özel sektöre yönlendirilmiştir. Doktorların ‘vicdani ret’ gerekçesiyle işlemi reddetmesi ve özel hastanelerde yüksek maliyetler; kadınları yasa dışı ve riskli kürtajlara yöneltmektedir. Bu durum ise, özellikle düşük gelirli kadınlar için ciddi sağlık komplikasyonlarına (enfeksiyon, infertilite, hatta ölüm) yol açmaktadır” ifadelerini kullandı.    ‘NORMAL DEĞİL VAJİNAL DOĞUM’   Tıbbi literatürde “Normal doğum” diye bir terimin bulunmadığını aktaran Devrim Akın, “Dünya Sağlık Örgütü (WHO) ile Uluslararası Kadın Hastalıkları ve Doğum Federasyonu (FIGO) gibi otoriteler, doğumları ‘Vajinal doğum’ ve ‘Sezaryen doğum’ olarak sınıflandırır. ‘Normal’ terimi, ideolojik ve kültürel bir yük taşır. Vajinal doğumu yüceltirken sezaryen doğumu ‘anormal’ veya ‘ikincil’ gibi algılatabilir. Normal doğum söyleminin kadınlarda suçluluk, yetersizlik hissi ve ötekileşme yarattığını söyleyebilirim” diye belirtti.     ‘ŞİDDETE KARŞI POLİTİKALAR GELİŞTİRİLMELİ’   Ülkede en büyük sorunun şiddet olduğuna dikkat çeken Devrim Akın, devletin bu konuda artık adım atması gerektiğinin altını çizdi. Devrim Akın, şöyle devam etti: “Türkiye’de kadına yönelik şiddet, ciddi bir toplumsal sorun olmaya devam etmektedir. Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu’nun 2024 verilerine göre, her yıl yaklaşık 400 kadın, erkek şiddeti sonucu hayatını kaybetmektedir. Sağlık Bakanlığı’nın, kadınların bedenine müdahale eden bir kampanya yerine, şiddeti önlemeye yönelik politikalar geliştirmesi elzemdir. Örneğin; İstanbul Sözleşmesi’nin uygulanması, koruyucu yasaların güçlendirilmesi ve kadınların sağlık hizmetlerine erişiminin artırılması gibi adımlar, kadınların güvenliğini destekleyecektir. Ancak bakanlık, failler için cezasızlık politikalarını sürdürürken ve kadının bedenine müdahale eden kampanyalar yürütürken, bu tür adımları atmamaktadır.”