Dîlok Baro Başkanı'ndan süreç çağrısı: Anayasa için görev alınmalı 2025-03-19 09:35:35 DÎLOK - Abdullah Öcalan'ın çağrısının aynı zamanda baro ve sivil toplum örgütlerine yönelik olduğuna işaret eden Dîlok Baro Başkanı Bülent Duran, "Bu yüzden barolar, herkesin kendini katabileceği bir uzlaşmayla yeni bir anayasa tartışmasını da yapabilirler" dedi. Desteklerin sürdüğü Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan'ın, "Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı"na işaret eden Dîlok Baro Başkanı Bülent Duran, barış dilinin çok önemli olduğunu dile getirdi. Çağrıyı Mezopotamya Ajansı'na değerlendiren Duran, gelişen süreçte demokratikleşme ve sürecin barışa evirilmesi için gerekli adımlar olduğunu vurgulayarak, "Yaşanan süreçte demokrasi ve özgürlüklerin tehlike altında olduğu, kayyımların atandığı, gazetecilerin tutuklandığı, anayasada tanınmış haklara yönelik kaygı verici mahkeme kararları vardı. Böylesi bir zamanda demokratikleşme, hak ve özgürlükler temelinde demokrasi kurumlarıyla oturabilmesi ve barış ağzı çok kıymetli. Barış ağzı toplumsal açıdan uzlaşıdır" ifadelerini kullandı.    Çağrının toplumun tüm kesimlerinde karşılık bulacak şekilde demokrasinin tüm kurumlarıyla oturulduğu bir ortamın sağlanması gerekliliğinin altını çizen Bülent Duran, "Herkesin kendi siyasetini yapabildiği, kendi düşüncesini ifade edebildiği, örgütlendiği bir ortam barışın sağlanabilmesini sağlayacaktır. Dolayısıyla bu çağrı gerginliğin, hukuka aykırılıkların ve demokrasiye ihtiyacın olduğu bir yerde, olması gereken demokratik mutabakata yönelik bir çağrıydı" diye konuştu.    'SÜREÇ İKİ TARAFLI YÜRÜR'   Sürecin iki taraflı yürütülmesi gerektiğine işaret eden Bülent Duran, bunun yanı sıra sürece demokratik ve hak temelli kurumların da üçüncü tarafalar olarak müdahil olması gerektiğini belirtti. Bülent Duran, "Demokrasi ve adalete erişim ihtiyacı, güven duyabilmek ve özgürlüklerin teminat altına alınması, tüm yurttaşların talebidir. Bu yüzden de bunu inşa etmek bizim en temel görevimiz. Baroların, sivil toplum örgütlerinin, sendikaların, tüm siyasi yelpazede yer alan insanların bu sürece katkı sunmak, kendini vermek gibi bir ödevi ve görevi var" şeklinde konuştu.    'ÜÇÜNCÜ TARAFLAR KATILMALI'   Sivil toplumun işin içinde olması ve rol oynaması gerektiğine dikkati çeken Duran, "Sadece görmek ve ne olacağını beklemek gibi bir beklenti içerisinde olmak kaygı vericidir, bu işin tam da içinde olmak gerekir" dedi.    Üçüncü tarafların işin içine girmesi gerektiğini kaydeden Duran, şöyle devam etti: "Ülkede yaşayan tüm kimliklerin mutabakatıyla uluslararası sözleşmeler ve kişilerin düşünce özgürlüklerini ve varlıklarını güvence altına alan yeni yasal düzenlemeler ve yeni bir anayasa ile mümkün olacaktır. Çağrının bir karşılığı da barolar, sivil toplum örgütleridir. Bugün biz kardeşçe bir arada yaşayabilir, kendi varlığımızı sürdürebilir, bu ülkenin zenginliklerini birlikte inşa edebiliriz. En önemlisi ülkenin geleceğini birlikte tayin edebiliriz. Bu süreci yürütenlerin dışında, üçüncü taraf olarak da herkesin kendini katması gereken bir süreç. Böyle olduğunda aslında vücut ve anlam bulabilecek bir süreç. Hak, kavramı herkesin kendini bulduğu bir kavram. Yoksa 'O ne dedi?', 'Bu ne dedi?' diyerek durumu şarta bağlamamak gerekiyor. Üçüncü taraflar da bu sürece katıldığında süreç başka bir yöne evirilebilir. O yüzden benim öncelikli olarak barolardan böyle bir beklentim var. Barolar, insan hak ve özgürlüklerini korumak ödevi olan hukuk örgütleridir. Bu insanları bir arada yaşatmak ve adalet kavramını şekillendirir. Dolayısıyla adaletsizlik, hak ve özgürlük kayıpları baroları doğrudan ilgilendirir. Anayasa toplumsal bir sözleşmedir. Bu yüzden barolar, herkesin kendini katabileceği bir uzlaşmayla yeni bir anayasa tartışmasını da yapabilirler. Gelecekte özgür bir ülke için rol üstlenmeleri zorunludur. Bu görev barolar olarak bizlere düşüyor. O yüzden üçüncü taraflar üstlerine düşeni yaparsa süreç çözüme dönüşebilir."   MA / Ceylan Şahinli