BATMAN - Batman'daki siyasi parti temsilcileri, Türkiye’nin kimyasal silah kullanımına tepki göstererek, “suçüstü yakalanmanın bir yansıması” olarak itiraz eden herkesin hedef haline getirildiği söyledi.
Türkiye’nin 17 Nisan tarihinde KDP ortaklığıyla Irak Federe Kürdistan Bölgesi’nin Zap, Metîna ve Avaşîn bölgelerine yönelik başlattığı saldırılarda kimyasal silah kullandığına dair yayınlanan görüntülerin yankıları sürüyor. JINNEWS’in sorularını yanıtlayan Kimyasal Silahların Yasaklanması Örgütü (OPCW), konuyu “izlediklerini” ancak konuya araştırma için taraf devletlerin başvurusunun olması gerektiğini belirtti. Türkiye cephesinde ise, konunun araştırılmasını talep eden ve haberleri yapanlar hedef haline getirildi. Batman’da çalışma yürüten siyasi parti temsilcileri, kimyasal silah kullanımına tepki göstererek, yürütülen gözaltı ve tutuklamaların “suçu örtme çabası” olarak değerlendirdi.
‘İKTİDARLA AYNI DÜŞÜNCEDELER’
Halkların Demokratik Partisi (HDP) Batman İl Eşbaşkanı Hüseyin Sarik, kimyasal silah kullanımının dünya devletleri tarafından yasaklandığını hatırlatarak, “Kimyasal silahların kimi tarafından kullanıldığı önemli değil. Kim kullanırsa kullansın uluslararası bağımsız bir heyetin bunu denetlemesi gerekiyor. Uluslararası hukuk bu anlamda ciddiyetini ortaya koymalı ve ortada böyle bir durumun olup olmadığını ortaya koymak için müdahil olmalı” dedi. Kimyasal silah kullanımına karşın sessizliğini koruyan ve kendine muhalif olarak adlandıran kimi kesimlerin gösterdiği tutumu da eleştiren Sarik, “Mesele Kürt olunca maalesef kendine muhalifim diyen birçok kesim ile iktidar aynı düşünce, aynı pratik içinde oluyor. Aslında suça sessiz kalınarak ortak oluyorlar. Kimyasal kullanımını eleştirmek insani bir durum” diye belirtti.
‘SUÇÜSTÜ YAKALANMANIN YANSIMASI’
Konuyu gündeme getiren Özgür Basın emekçileri ile kimyasal kullanımının araştırılmasını isteyen Türk Tabipleri Birliği (TTB) Merkez Konseyi Başkanı Şebnem Korur Fincancı’nın hedef haline getirilmesinin “suçüstü yakalanmanın bir yansıması” olduğunu belirten Sarik, “Büyük zorluklarla görevini sürdüren, gerçekleri bize aktaran özgür basına yönelik baskı ile bu durumdan çıkmak isteniyor. Gazetecilerin başlarını eğerek, gözaltı yaparak bu durumdan kurtulamazlar. Basın olsun, doktorlar olsun bu ülkeye boyun eğmeyeceğini herkes biliyor. İlkelerle görevini yürüten kişiler sürekli iktidarın hedefinde. Suçluluk psikolojisi ile bir saldırı halindedirler. Bu saldırılar ‘suçüstü yakalanma’ halinden kaynaklı” dedi.
‘ARAŞTIRILSIN’
Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Batman İl Eşbaşkanı Ruken Onat, kimyasal silah kullanımına dair ortaya çıkan görüntülere dikkati çekerek, “Bu görüntüler ve kimyasal silah kullanımı endişe verici boyutta. Madem kullanılmadı deniliyor. O zaman bağımsız bir heyet olay yerine gidip orada incelemelerde bulunsun. Bugün önlem alınmazsa daha da kötü bir aşama ile karşı karşıya kalabiliriz. Saddam Hüseyin de ilk başlarda bu şekilde bir kimyasal kullanımı ile gündeme gelmişti. Daha sonra on binlerce Kürt’ü kimyasal silahlarla katletti. Kimyasal silah Kürtlerin havzasında derin yaralar açmıştır. Bunun uluslararası alana taşınıp araştırılması gerekiyor. Kimyasal suç tüm dünyada suçtur” diye konuştu. Kimyasal silah kullanımında Türkiye’ye bu kimyasalları satan ve alan açan KDP’nin sorumlu olduğunu ifade eden Onat, KDP’nin maskelere el koymasının bunun somut örneği olduğunu söyledi.
‘SUÇ İŞLENİYOR’
Yeşiller Sol Parti Batman İl Eşsözcüsü Sedef Özdemir ise, Türkiye'nin Uluslararası Kimyasal Silahlar Sözleşmesine üye bir devlet olduğuna işaret ederek, “Bu sözleşmeye üye devletler kimyasal silah üretemez. Kimliği, üniforması ne olursa olsun tarafların bu sözleşmeye uyma zorunluluğu vardır. Uymayan devletler hem insanlığa karşı hem de savaş hukukunu çiğneyip, suç işliyor. O yüzden Türkiye, Federal Kürdistan bölgesinde yürüttüğü operasyonlara son verip, olayın geliştiği bölgeye bağımsız heyet gönderilmesi gerekiyor” dedi.
‘YAŞAMI SAVUNACAĞIZ’
Ortaya çıkan görüntülere dikkati çeken Özdemir, şunları söyledi: “Bölgede yaşanan hiçbir olay birbirinden bağımsız olarak ele alınamaz. Sıcağı sıcağına savaş koşullarında dahi basına dokunulmazken, sırf bu haberi paylaştıklarından dolayı onlarca basın çalışanı gözaltına alındı, TTB Başkanı Şebnem Korur Fidancı düşüncelerini ifade ettiği için tutuklandı. Sansür yasası tam da bunun için hayata geçirildi. Yani basın çalışanları ve Şebnem Hoca şahsında topluma mesaj veriliyor. Son olarak şunu net olarak söyleyebiliriz ki, Türkiye Cumhuriyeti tarihinde düşünce ve ifade özgürlüğü hiç bu denli yok sayılmamıştı. Demokrasi ve özgürlük talebi olan bizler, düşünce ve ifade özgürlüğünü, yaşamı, hukukun üstünlüğünü savunmaya devam edeceğiz.”
MA / Fethi Balaman