ANKARA - HDP, kongre kararlarının yerellerde hayat bulması için atölye çalışmalarına başladı. HDP PM Üyesi Bedriye Yorgun, stratejik olan yerinde yerel yönetim anlayışını ete kemiğe büründürerek çözüm üreten bir çalışma yürüttüklerini söyledi.
Halkların Demokratik Partisi (HDP) İç Anadolu Bölgesi’nde örgütlü olduğu Ankara, Konya ve Eskişehir il, ilçe yöneticileriyle birlikte 5’inci Büyük Olağan Kongresi’nde alınan 13 kararın yerelde nasıl pratikleştirileceğine dair Ankara’da bulunan parti Genel Merkezi’nde 7 Eylül’de 13 başlıkta atölye çalışması gerçekleştirdi.
Yapılan atölyelerde “Demokratik İttifak”, “Demokratik Cumhuriyeti İnşa”, “Savaş ve Tecrit Politikalarına Karşı Barış ve Çözüm”, “Cezaevi Hak İhlalleri ve Hasta Tutsaklar”, “Demokratik ve Halktan Yana Ekonomik Yaşam”, “Doğaya Karşı İşlenen Suçlarla Mücadele”, “Tohumlar Yeşeriyor”, “Demokratik Yerel Yönetimler”, “Gençlik Meclisleri”, “Engellilik Politikaları”, “Halkların Kardeşliği”, “Çocuklarla Özgür Geleceğe” ve “Emekliler İçin İnsanca ve Onurlu Bir Yaşam” başlıklı konular bütün katılımcılar tarafından ortak olarak ele alınıp tartışıldı.
Atölye çalışmalarını Kadın Koordinasyonu ve PM üyesi Nilgün Salmaner ile birlikte koordine eden HDP PM üyesi Bedriye Yorgun, çalışmalarını ve sonuçlarını değerlendirdi.
HDP’nin temel politikasının yerinde ve yerelde yaşayan güçlerle birlikte yönetim anlayışı olduğuna dikkat çeken Yorgun, yaptıkları çalışmalar aracılığıyla yerelde nasıl bir politika icra edildiği ve sorunlara çözüm üretmedeki eksiklikleri konu edinmeyi hedeflediklerini belirtti.
‘ÖRGÜTLÜ BİR MEKANİZMA ÖNEMLİ’
HDP’nin siyaset anlayışı ve politika üretme mekanizmalarının sistem içi partilere göre farklı olduğunu söyleyen Yorgun,“Bizim farkımız siyaseti yerinde, yerel dinamiklerle yapmak. Kadınlarla, sivil toplum örgütleriyle, sokaktan başlayarak açığa çıkarmaktır. Bireyin kendisinden, ailesinden sokağa, mahalleye, beldeye, ilçe/il ve genel merkeze doğru örgütlenmesini sağlamaktır. Bunun pratikte böyle olmadığını biraz daha merkezden bekleyen bir anlayışın hakim olduğunu gördük. Sizin gerçekten siyasetinizi dayandırdığınız paradigmanız, ideolojik politik hattınız ne kadar güçlü olursa olsun bunun örgütlendirilmesi ve pratikleştirilmesi ya da siyasetin toplumsallaştırılıp, toplumun politikleştirilebilmesi için denk bir örgütlü mekanizmanın olması gerekiyor. Bu kadar güçlü, her kesimi kapsayan ve toplum tarafından kabul görecek olan politik hattımızın ve ideolojik argümanlarımızın yeteri kadar anlaşılmadığını gördük” diye belirtti.
ÇÖZÜM GÜCÜ OLMAK
HDP paradigmasının daha fazla toplumsallaşması için daha fazla örgütlülük ihtiyacı olduğunu belirten Yorgun, “Atölyelerde bu anlamda eksikliklerimizi gördük. Yerelden sorunları esas alan, demokratik mekanizmaları oluşturan, açığa çıkaran yereldeki öznelerle birlikte sorunların çözüm yollarını nasıl arayacağına ve çözüm üreteceğine dair de yeterince soruların sorulmadığı ve kendisini öznesi olarak görmediği, çalışmayı yürüten arkadaşların kendisi gördü. Kendi rol ve misyonlarını yeteri kadar oynamadıklarını, rol ve sorumluluklarında dair nasıl bir yol ve yöntem izleyeceklerini de bizzat kendileri tartıştı. Tespit ettikleri yerel bir sorunu kısa, orta ve uzun vadede nasıl çözeceklerine dair bir planlama yapacaklarına ilişkin çözüm perspektifi açığa çıkardılar. Yerelde, ekolojiye, suya, tarıma, çocuğa, engellilere, kadınlara dair sorunları tespit etmenin yeterli olmadığı, yerel dinamiklerle sorunları tartışma, konuşma ve çözüm önerileri geliştirme ve kendisini çözüm üreten olarak görmesi gerektiğini de ortaya çıkardı” diye konuştu.
TECRİDİN YAŞAMIMA SİRAYET ETMESİ
Yorgun, partilerinin tecridi bir insanlık suçu olarak gördüğünü hatırlatarak, “Tecridin ortadan kaldırılması gerektiği noktasında somut politikalar üretiyor ve adımlar atıyor. Tecridin sadece İmralı’da oluyormuş gibi bir algının doğru olmadığını, oranın bir laboratuvar olduğunu ve oraya dönük sessizliğin tecridin toplumun bütün alanlarına yaygınlaşmasına, ayrıca Türkiye’de demokratikleşmenin önündeki en büyük engellerden biri olduğu atölyelerimizdeki tartışmalarda görüldü. Tecridin toplumun tüm yaşam alanlarına sirayet eden yasakçı bir zihniyetin uygulaması olduğu burada daha da anlaşılır oldu. Çocuklarla Özgür Geleceğe Atölyesinde çocukların anadilinde eğitim hakkının engellenmesinin zihinsel gelişiminden kişinin özgürleşmesine kadar ne kadar önemli olduğunu görünür kılmasını, bu sorunu yerelden ve yaşayanların sahip çıkarak, çözüm üretmesi gerektiği daha da anlam kazandı. Politika yapanlar olarak, bu başlıkları uzmanlık alanı olarak görmemek, bu başlıkların yaşamımızın ta içinde olduğunu görmek gerekiyor” dedi.
‘ÇALIŞMAYI GENİŞLETECEĞİZ’
Atölyelerin heyecan ve motivasyon yarattığına da işaret eden Yorgun, son olarak şunları ekledi: “Stratejik olan anlayış ve yaklaşımımızı ete kemiğe büründüren, anlaşılır kılan, yerelde çalışma yürüten arkadaşlarla yani öznelerle eksiklikleri tartışan, çözüm üreten bir çalışma yürüttük. Parti program ve tüzüğümüzde sorun alanlarına dair tespit edilen konuları kısa, orta ve uzun vadede programa kavuşturma, refleksleri biraz daha güçlü tutma, olaylar karşısında günübirlik değil, stratejik ele alan bir yaklaşımla gerçekleştirme kararlılığı açığa çıktı. Üçüncü yolun yerelde nasıl ele alınmasını, nasıl kurumsallaşması gerektiğini tartıştık. Yerel demokrasiyi, kendi içerisinde demokrasiyi güçlendiren, ittifakını halklarla, inançlarla, esnafla, çiftçiyle, kadınla, işçiyle bir bütün toplumla yapan bir yaklaşımla hareket alanımızı geniş kapsamlı, derinlikli gerçekleştirme noktasında ele aldık. Bu çalışmayı yaygınlaştırmayı hedefliyoruz. Her bir kentte özel olarak bu çalışmayı yürüteceğiz.”
MA / Berivan Altan