Su kaynakları yok edilmekle karşı karşıya

img

ESKİŞEHİR - Ülkenin her bölgesinde su kaynaklarının özelleştirildiğini belirten ESÇEVDER, “Su kaynaklarımız yok edilmekle karşı karşıya” uyarısında bulundu. 

 
Eskişehir Çevre Koruma ve Geliştirme Derneği (ESÇEVDER), 5 Haziran Dünya Çevre Günü’ne ilişkin yazılı açıklama yaptı. Salgınla yaşanan küresel krizde, insanların doğaya olan müdahalesine dikkat çekilen açıklamada, “Yaşamakta olduğumuz küresel kriz bir kez daha gösterdi ki, insanlık bir parçası olduğu doğanın sahibi gibi davranmaktan ve bir avuç insan topluluğunun önüne geçilmez kâr hırsı ile doğal değerleri talan etmekten ve yağmalamaktan vazgeçmez ise bugünden geleceğe insanlığın yaşamını sürdürmesi neredeyse olanaksız olacaktır. Gördük ve anladık ki, kriz küresel çözüm de küreseldir. Çünkü krizin temel nedeni küresel ölçekte iklim değişikliği ve buna yol açan doğanın tahrip edilmesidir” denildi. 
 
YAĞMA YASALLAŞTIRILIYOR
 
Yapılan düzenlemelerle birbiri ardına nükleer santral ve kömürlü termik santrallerinin ihale ve inşaat sürelerinin devam ettiği kaydedilen açıklamada, “Bunun önündeki kimi hukuksal engelleri de aşacak tedbirler, yasa değişiklikleri birbiri ardına yapılmaktadır. Yağma ve talan adeta yasallaştırılıyor, olağan kılınıyor. Ülkemizin hemen her bölgesinde su kaynaklarımız, akarsularımız adeta özelleştirilerek, Hidro Elektrik Santral (HES) yapma adına işgalleri sürüyor. Ülkenin doğal su kaynaklarının ticarileştirilmesi ile su kaynaklarımız yok edilmekle karşı karşıyadır. Buna karşın doğal su kaynaklarının doğal sahibi olan yöre halkı, bu talana karşı ayağa kalkmış, direniyor, isyan ediyor. Halkın çığlığı, yaşamını sürdürme talepleri derelerle, ormanlarla, göllerimizle, doğal değerlerimizle kucaklaşıyor” ifadelerine yer verildi.
 
TALEPLER
 
Açıklamada, doğal yaşamın korunması için şu talepler sıralandı: 
 
“* Temiz ve yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımı ile enerjinin etkin kullanımı ve yüzde 100 yenilenebilir enerjiye geçilmelidir.
 
* Sinop ve Akkuyu’da yapılması öngörülen nükleer santral antlaşmalarından ve tabii ki ülkeyi bir nükleer çöplüğüne dönüştürme girişimlerinden derhal vazgeçilmelidir.
 
* Yüzlerce HES yapımlarından vazgeçilmelidir. Termik santrallerin çalışması durdurulmalı, yenilerinin yapımlarından vazgeçilmelidir.
 
* Kıyıların doldurulması ve işgaline son verilmelidir. Kanal İstanbul vb. ‘çılgın’ projelerden vazgeçilmeli, doğa dostu akıllı projeler yaşama geçirilmelidir.
 
* Orman alanları ile tarım alanları mutlaka korunmalıdır. Türkiye’nin plastik atık çöplüğüne dönüşmesinin önüne geçilmelidir.
 
* Elektrikli taşıtların kullanımı için alt yapı çalışmaları hızlandırılmalıdır. Porsuk çayını kirletilmesinin önüne geçilmelidir
 
* Tarımda ciddi teşvik ve destek programlarıyla çiftçilerimiz, tarım işçileri desteklenmelidir. Tarımda kullanılan kimyasalların sulama ve yeraltı su kaynaklarına karışarak çevre sorunları yaratması önlenmeli, kimyasal madde kullanılmadan yerel tohumların kullanımı özendirilmelidir.
 
* 2020 yılı doğa ile barışık yaşamın dönüm noktası olmalı ve karbon salınımı asgariye çekmek için gerekli adımlar bir an önce atılmalıdır.”