ESKİŞEHİR - Sivrihisar'da yaşam alanlarını etkileyen Siyanürlü Atık Barajı’nın yapımıyla kanser vakalarında yaşanan artışa dikkat çeken CHP Milletvekili Utku Çakırözer, barajın geri dönüşü olmayan felaketlere yol açacağı uyarısında bulundu.
Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu’na (TMSF) bağlı kayyım yönetimindeki Koza Altın İşletmeleri, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) raporuna onay vermesiyle, Eskişehir'in Sivrihisar ilçesinin Kaymaz ve Karakaya köyleri arasında ikinci Siyanürlü Atık Barajı yapımına başladı. Bölgeye giderek barajın başlayan inşaat çalışmalarını yerinde gözlemleyen Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Eskişehir Milletvekili Utku Çakırözer, gözlemlerini Mezopotamya Ajansı'na (MA) anlattı.
İLK YAPILAN BARAJIN ÜSTÜ HALA AÇIK
İlk yapılan atık barajının çok büyük ve üstünün hala açık olduğunu belirten Çakırözer, barajın içinin doldurulduğunu ve kapatılması gerektiğine işaret etti. Barajın çevreye verdiği zarara ve bölgeyi kuraklaştırmasına dikkat çeken Çakırözer, “23-24 yıl önce hem altın madenine hem de atık barajına karşı çıkan yöre halkı, karayollarını kapatıp, tabut taşıyarak karşı durmuşlar, ‘bunu istemiyoruz’ demişler. Ama bir şekilde kurulmuş. Yöre halkının ve çevreci derneklerin verdiği bilgiye göre, kanser vakaları o günden sonra çok fazla artmış” dedi.
APAR TOPAR BARAJ YAPIMI
Yeni atık barajının yapılması için ilgili kamu kurumlarına yazıların gönderildiğini ifade eden Çakıözer, kendilerinin de bu şekilde haberdar olduklarını söyledi. Çakırözer, “Bunu apar topar salgın döneminde yaptılar. Herkes salgınla meşgulken, düşünün muhtara yazı gidiyor, muhtar konuyu köylülerle konuşamıyor, çünkü sokağa çıkma yasağı var, 65 yaş üstü sokağa çıkamıyor. Bölge halkı duyar duymaz hemen karşı çıktı. Büyükşehir belediyemiz hemen karşı çıktı ve itiraz ettiler. Yüzlerce imza toplandı. Ben de Eskişehirlilerin bu konudan haberdar olması için katkı sunmaya çalıştım” diye konuştu.
‘BUNU DEVLET YAPIYOR’
Atık barajının TMSF tarafından yapıldığını söyleyen Çakırözer, “Özel sektör yaparsa, kar hırsı dersiniz ama bunu devlet yapıyor. Devletin yönettiği bir işletme. Bu kadar itiraza, yüzlerce toplanan dilekçeye rağmen, bakanlık ÇED raporunu onayladı ve 30 Nisan itibariyle hemen çitler dikilerek yapımına başlandı” diye belirti.
Devletin Anayasa’ya göre insanların sağlığını korumakla yükümlü olduğunu hatırlatan Çakırözer, “Hal böyleyken, devlet burada süratle salgın döneminde yangından mal kaçırır gibi zehir havuzunu yapmaya çalışıyor, diğer yandan da vatandaşları korkutuyorlar. Baraja karşı olan Kaymaz Mahallesi’nde yaşayanlar ifade vermeye çağrılıyorlar” şeklinde aktardı.
ÇERNOBİL HATIRLATMASI
Barajın bölgeye vereceği zararlara değinen Çakırözer, “Bölgede yaşayan insanların, hayvanlarının otlandığı mera alanlarını kapatıyorlar. Baraj yapıldığında siyanür ile birlikte kurşun, kadmiyum çinko bakır ve cıva gibi zehirli ağır metaller doğaya karışacak ve geri dönüşü olmayan çevre felaketlerine yol açacak. Toprağa, suya zehir olarak zarar verme ihtimali büyük. Kaymaz Mahallesi’nden aktif (diri) fay hattı geçiyor. Olası bir depremde bu barajlarda taşma, çökme ve yarılma ihtimali çok büyük. Diğer yandan, korunması gereken nesli tükenmekte olan hayvanlar var. Büyükşehir Belediyesi’nin itiraz nedenlerinden birisi de içme suyuna vereceği zarar. Baraj Sivrihisar ilçesinin içme ve kullanma suyu kaynaklarına çok yakın bir bölgeye kuruluyor ve burada bir deprem olduğunda içme suyuna sızma ihtimali çok büyük. Bunun geçmişte çok örnekleri var. Nükleer anlamda Çernobil’i hatırlarsınız. Facialar yaşandı. Bunların yaşanmasını istemiyoruz. Bu nedenle olabildiğince buna karşı durmaya çalışacağız” ifadelerini kullandı.
‘FELAKETİ ÖNLEMEK İÇİN…’
Bayram sonrası barajın yapımının durdurulması için hukuki sürecin başlatılacağını söyleyen Çakırözer, “Eskişehir Barosu karşı, Eskişehir Büyükşehir Belediyesi mahkemeye başvuracağını açıklamıştı. Benzer şekilde çevre ve doğa dernekleri hukuki başvuru yapacaklar” dedi.
Madencilik ve yer altı kaynaklardan faydalanılmasının doğanın korunarak yapılması gerektiğinin altını çizen Çakırözer, “Dünyada bu işi yaparken çevre ve doğayı koruyan ülkeleri örnek almamız gerekir. Ben bu konuda uzman da değilim. Ama yapıldığı yer yaşam alanına çok yakın. Yönetmeliğe uygun olabilir ama burası insanların yaşam alanına zarar verecek, üstü açık ve içinde atık var. Son derece zararlı. Türkiye’nin dört bir yanında bu yaşanıyor. Geçmişteki örneklere bakarak önlem almak ve başından beri ‘hayır’ demek lazım. Umarım bu yanlıştan dönülür. Çünkü felaket olduğunda bunun sorumlusu şuydu buydu demenin anlamı yok. İş işten geçmiş olacak, şimdiden o felaketleri önlemek için tedbir almakta fayda var” ifadelerini kullandı.
MA / Zemo Ağgöz